Bu sabah Observer gazetesinde düzenli köşe yazarlarından Will Hutton’ın ‘İngiltere’nin ekonomik toparlanmasının ilk adımı doğruyu söylemeye başlamaktır’ başlıklı yazısı gözüme çarptı.
Observer gazetenin eski genel yayın yönetmeni ve editörü Will Hutton şöyle devam ediyor ; Son 12 yıllık Muhafazakar parti “hükümetinin” açtığı yaralardan sarsılan bir ülke olarak, başımızın belada olduğundan neredeyse hiç şüphe yok. Birleşik Krallık Hazine Şansölyesi Jeremy Hunt’ın sonbahar bütçe açıklaması, yeni bir felaket getiren hataların önüne geçmiş olabilir, ancak ona miras kalan karmaşayı gizlemenin hiçbir yolu yok. Hesaplaşmayla karşı karşıyayız. Hepimiz çok uzun süredir kendimizi kandırıyoruz – bizi neyin rahatsız ettiğini kabul edelim ve sonunda yolumuza devam edelim.
Sadece kopyaladığım net cümlelerden kurulmuş birkaç paragraf, Büyük Britanya politikasında gelinen noktayı çarpıcı olarak özetlemeye yetiyor da artıyor demek mümkün. Tecrübeli İngiliz yazar Will Hutton ‘Britanya’nın, ön koşulu doğruyu söylemek olan ciddi bir ulusal diyaloga ihtiyacı var.’ diyor ve adeta ‘ülkenin yalan sorununa’ doktor edasıyla teşhisini tamamlayıp noktayı koyuyor.
Politik yalanların hızla yayılması ve düzeltici gerçeklerin çok daha yavaş yayılmasıyla ilgili metaforik özdeyişlerin çok uzun bir tarihi vardır. Yalanların hızla yayılmasıyla ilgili ı bir açıklama genellikle Mark Twain’e atfedilir, doğru olmamasına rağmen günümüzde hala tartışılır durur.
1) Gerçek ayakkabılarını giyerken yalan dünyayı dolaşır.
2) Gerçek botlarını giymeden önce bir yalan dünyanın yarısını dolaşabilir.
“Yanlışlık” ve “yalan” hemen hemen eş anlamlıdır. Amerika Birleşik Devletleri tarihinde, Başkan Donald J. Trump kadar pervasızca yalan söyleyen ve demokratik değerlerini ve özyönetim kurumlarını hiç durmadan alçaltan bir başkan tarafından yönetilmediği yazıldı, çizildi, üzerinde çok tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediliyor. Donald Trump , Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak görev yaptığı süre boyunca on binlerce yanlış veya yanıltıcı iddiada yani ‘yalan’ ifadede bulundu.
Washington Post gazetesi ,Ocak 2021’e kadar bu sayıyı 30.573 yalan olarak tespit etti, bu da başkanlığının sonuna kadar günde ortalama 21 yanlışlık veya “yalan”. Yalanlardaki bu şaşırtıcı sıçrama, Trump’ın çalkantılı saltanatının hikayesidir yorumu yapıldı. Eski Başkan Donald Trump, 2024 başkanlık kampanyasına tam da 2021’de başkanlığını bitirdiği gibi başladı: pek çok yanlışla.
Donald Trump’ın başkanlık döneminde sözlüğünü düzenli olarak süsleyen kelimeler, şöyle sıralandı: “Çok doğru”, “Dürüst olmalıyım”, “Dürüstçe”, “Açıkçası”, “Tamamen dürüst olmak gerekirse”, “Gerçeği bilmek istiyorsanız”, “İnanın bana,” “Garanti ederim”, “Doğru”, “Doğru değil”, “Yanlış!” Bu nedenle, Trump’ın politik rakiplerini veya sorgulayanları ne sıklıkla “yalancı” olarak etiketlemesi pek şaşırtıcı değildi.
Büyük Britanya’da Observer gazetenin eski genel yayın yönetmeni ve editörü Will Hutton’un makalesinde belirttiği gibi durum biraz daha farklı. Johnson, tıpkı Trump gibi, rakiplerinin çoğunun samimiyetsiz olduğuna inanmış ve tepki vermiştir. Boris Johnson gazeteci kökenli olması sebebiyle müthiş bir konuşmacıdır. Seyirciyi, kendisine kulak verenleri memnun etmek için sürekli yalan söyler, böyle bir huyu vardır. Yalan söylediği için en az üç kez işini kaybettiği iyi bilinir. Yapılan ağır yorumlarda ‘sahtekârlık, Boris Johnson’ın politik kariyerinde değişmeyen tek şeydir, sonunda aldatmanın dayanılamayacak kadar çok olduğu ortaya çıktığı’ yazılıp, çizilip, tv ekranlarında konuşulmuştur . Boris Johnson, başbakanlık dönemine “Yanlışlık” ve “yalanla” başladığı gibi 10 Downing Street’te son veda konuşmasını 6 yalanla noktalamıştır.
Geçen sene bu aylarda Guardian gazetesi ‘Yalanlar, kahrolası yalanlar’ başlığı altında eski başbakan Boris Johnson’a yöneltilen yalanlar zinciri suçlamalarının rezil listesini yayınlamıştı. Britanya başbakanı Johnson yanlış bir şey yapmadığını ima ederken; yanıltmak, atlamak, şaşırtmak, yaygara koparmak, inkar etmek, saptırmak, saldırmak, özür dilemek adeta bir krizle başa çıkma planı olarak kullandığı taktikler olduğu vurgulanarak şu detaylar eklenmişti; Bu yaklaşım onun için yıllarca işe yaradı, ta ki sonunda işe yaramayana kadar. Yalanlar ve kurallara karşı küstah bir küçümseme eski başbakan Boris Johnson’un yükselişini güçlendirirken aynı zamanda – yalanlar ve kurallara karşı küstah bir hor görme onun düşüşünü de getirdi. Boris Johnson, zaman zaman sözlerinin yalan değil “hiciv” olduğunu, iddia etti durdu.
Dağınık civciv sarısı dökülmüş saçları, düşen pantolonu, çözülmüş gömlek düğmeleri, görünüşte doğaçlama olarak insanlara gelebilir ama genellikle titizlikle hazırlanmış olsa da elinde bir metin var dı. Yazılan ‘O’ metne Boris Johnson’un ne kadar sadık kaldığı ise pek bilinmiyor.
Geriye dönüp bakılınca Johnson’un durumu, neredeyse kesinlikle dikkat çekici bir strateji olarakta duruyor. Boris Johnson, siyasi geçmişinde skandallara ve İngiliz halkına yalan söylemeye yabancı bir kişilik değildi. İngiltere’nin AB’den ayrılarak haftada 350 milyon Sterlin tasarruf edebileceği “yalanı”, Brexit’e karşı çıkanları kızdırmış. En çok Johnson’un Brexit sonrasında ki samimiyetsizliği insanları çileden çıkartmıştır.
Tabloid Daily Star gazetesi palyaço “Bozo” olarak tasvir ettiği dağınık başbakan Boris Johnson’ı defalarca kapak sayfasından manşete taşımıştır. 10 Downing Street’te on yıl geçirmenin hayalini kuran Johnson, her şeyden önce, halkın güven rezervini tüketti ve 10 Downing Street başbakanlık binasını, 44 günlük Liz Truss felaketine terk etmek zorunda bırakıldı.
Boris Johnson politik kariyeri, tek uluslu muhafazakarlığın bir savunucusu olarak tanımlandı. Yorumcular ayrıca Johnson’ın siyasi ideolojisini liberalizm ve özgürlükçülüğe ve bazı durumlarda Gaullizm ve Trumpizm’e benzettiler.
Boris Johnson, 24 Temmuz 2019’dan 6 Eylül 2022’ye kadar Başbakandı. Daha önce 13 Temmuz 2016’dan 9 Temmuz 2018’e kadar Dışişleri Bakanıydı. Mayıs 2015’te Uxbridge ve South Ruislip Muhafazakar Milletvekili seçildi.