ürkiye’de obezitenin hızla arttığını söyleyen Op. Dr. Babek Tabandeh, “Genel anlamda obezite, vücutta gereğinden fazla veya normal sınırların üzerinde yağ dokusunun bulunmasıdır. Bu nedenle kilonun rakamsal değeri obezite hakkında çok az bilgi vermektedir. Kas kütlesi çok yüksek olan genç bir sporcunun kilosu yüksek iken kendisi obez olmayabilir” dedi.
Çağın hastalığı kabul edilen obezitenin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla arttığını söyleyen Medicana Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahı Uzmanı Op. Dr. Babek Tabandeh, en etkili tedavinin obezite cerrahisi olduğunu söyledi. Genel anlamda obezitenin, vücutta gereğinden fazla veya normal sınırların üzerinde yağ dokusunun bulunması olduğunu ifade eden Op. Dr. Babek Tabandeh, “Bu nedenle kilonun rakamsal değeri obezite hakkında çok az bilgi vermektedir. Kas kütlesi çok yüksek olan genç bir sporcunun kilosu yüksek iken kendisi obez olmayabilir” dedi.
Op. Dr. Babek Tabandeh, sözlerine şöyle devam etti: “Boy da önemli; kısa boylu bir insan daha düşük kilolarda obez olabiliyor ve tam tersi çok uzun boylu bir kişi yüksek kiloda obezite sorunu yaşamayabilir. Vücut kitle endeksi denilen; hastanın boyu ve kilosu üzerinden hesaplanan bir oran obeziteyi belirlemede yıllarca en çok kullanılan değer oldu. Vücut kitle endeksi/Ağırlık (Kilogram)/Boy normal bir insan için vücut kitle endeksi veya İngilizce’deki kısaltımı BMI değeri 18-24.9 arası olmalıdır. BMI 25’in üzerine çıktığında, hasta obezite sınırlarına girmiş olur. BMI 35 ve beraberinde obezitenin getirdiği diğer hastalıkların varlığı durumunda da morbid obezite varlığından bahsetmek gerekir. Ancak günümüzde daha detaylı vücut değerlendirmeleri ile yağ miktarının belirlenmesi, hatta yağ oranının vücudun hangi bölgesinde yoğun bulunduğu daha önemli bilgiler olarak kabul edilmektedir”.
“FAZLA İNSÜLİN SALINIMI OBEZİTEYE YOL AÇIYOR”
Op. Dr. Tabandeh, “Hastanın genetik ve kültürel yapısı, ailesel zemini, anne karnındayken maruz kaldığı tüm fiziksel ve ruhsal travmalar, çocukluğundan bu yana devam eden çevresel sorunlar, stresler, hastalıklar, tedaviler ile iş ve hayat koşullarının hepsi hastanın beyni tarafından kontrol edilen metabolizma ve iştah merkezini etkilemekte, hastanın kilosunun artışında rol oynamaktadır. Tıpta genel kavramlarımızdan biri; hastalığın gelişmeden önlenmesi, her zaman tedaviden daha etkili ve daha ucuz olduğu gerçeğidir. Diğer önemli bir olay ise hastalığın tedavisi her zaman altta yatan veya ağırlaştırıcı diğer tüm nedenleri de mümkün olduğunca tedavi etmek gerekliliğidir. Alışılagelmiş, az kalori alma ve çok kalori yakmaya dair inancın bu hastalığın tedavisinde yeterli olmadığı gerçeği, tüm dünyada obezitenin büyük bir hızla artmasından anlaşılmıştır. Obezitenin oluş mekanizmasında bilinen en önemli nedenlerden biri, fazla insülin salınımı ve bunun sonucunda da alınan kalorilerin vücut tarafından yağa dönüştürülüp depolanmasıdır. Bir diğer önlem, gerçek gıdaların tüketimi, yani doğal besin alımıdır. Takip ve devamlılık; Obezite ve metabolik cerrahi öncesi ve sonrası hastalara bilgilendirme, hayat tarzı değişikliği ile ilgili eğitimler, kişisel ve grup hatırlatma toplantıları, gerektiğinde profesyonel psikolojik, fizik tedavi destekleri uzun bir süre takip ve devam ettirilmelidir. Her ameliyat tipine göre hastaların yememesi gereken gıdalar, uyum sağlaması gereken beslenme çeşit ve tarzları olabilir” şeklinde konuştu.
“OBEZİTE VE METABOLİK CERRAHİ SONRASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER”
Obezitenin tedavisi konusunda dünya çapında yapılan çok sayıda çalışmalarda, kısa ve uzun vadede en etkili tedavinin Obezite Cerrahisi olduğunu söyleyen Op. Dr. Tabandeh, “Tartışmasız, obezite cerrahisi herhangi bir ilaç tedavi, diyet, egzersiz programından daha etkili ve uzun vadede kiloların geri alınması konusunda da daha güvenilir bir tedavidir. Oluşan hormon, metabolizma ve ruhsal düzelmelere paralel; cerrahi sonrası diyetle ve yeni hayat tarzı ile uyum sağlamak da ameliyatsız hayat tarzını değiştirmeye çalışanlara göre daha kolay oluyor. Aynı sonuçları elde etmek metabolik cerrahi için de geçerlidir. Daha hafif diyetler, hiç ilaç kullanmadan veya çok düşük dozlarda ilaç kullanımı ile beraber daha iyi kan şekeri ve yağları seviyesini yakalamak ve çoğu zaman bunu ömür boyu devam ettirmek mümkündür. Ancak baştaki açıklamalarımıza dönersek, çok faktörlü bir hastalık gurubu ile karşı karşıyayız. Hayat ve beslenme tarzı, alışveriş, eğlence, yemek pişirme alışkanlıkları dahil birçok alışkanlığımızda değişiklik yapmadan bu tarz cerrahilerin de etkisi yetersiz veya geçici olabilmektedir” diye konuştu.