Okuyucusu Yılmaz Özdil’e Gara’da neler oldu diye soruyormuş. Özdil de bugünkü yazısında, bana değil, PKK’yla geçmişte açılım-gizli anlaşma ilişkilerine giren AKP’ye sorun, akil adamlara sorun, diye geçmişte unutulmuş gerçekleri Tayyip Bey’in suratında patlatıyor. Helal valla.
Arslan Yılmaz Özdil, ağzının tam ortasına çaktı lafı, helal Yılmaz Bey, doğru söylüyorsun gız, sana niye soracaklarmış AKP’ye sorsunlar, ağzınıza sağlık.
Sevgili kahraman yazar Yılmaz Özdil, kaleminize kelebekler konsun, ağzınızdan kuğular öpsün!
Ancak biraz da efsane diye kahraman yazılar döşediğiniz Kaftancıoğlu’na da sormalı. Hani Napolyon çok sevdiği askerlerine kendi göğsündeki madalyayı söküp takarmış, o hesap, biraz da oy uğruna soluğu Diyarbakır’da alan madalyalar taktığınız İmamoğlu’na sormalıydınız.
Biraz da özerklik sözü verip el altından anlaşmalar yapan yeni CHP’ye sormalı?
Değil mi? Madem Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve toprak bütünlüğünden yanayız?
Bu BOK’a niye bulaştık diye içimizdeki Fetö’cü, Sorosçu, 10 Aralıkçı, Bidencı gladyocu sızmalara da ve aynaya bakıp makyajsız suratınıza sormalıydınız!
Sizler daha iktidara gelmeden oy uğruna bu kadar bulaştığınıza göre….?!
İktidara geldiğinizde AKP’den bir farkınız kalacak mı?
Olsun güzel kemalist yiğit kardeşim, sen lafını çaktın, sıra bizde ‘gardaş’!
Bu soruları da siz değil Nihat Genç sorsun, bu yüzden kovulsun, tu kaka yapılsın, oyunu bozan piç olsun. Aman siz sormayın, siz kötü olmayın.
Aman simleriniz dökülmesin, siz bayramlarda ve böyle ağır şehit verdiğimiz günlerde ortaya kılıcınızla atlayıp heeeyyyyt diye naranızı atın, biz Ataaaaaaatüüüüüürkkkkçüüüüüyüüüüüzzzz!
Bakın, yeni CHP’nin ‘dostları’ kimmiş: En baş ‘dostu’ Babacan.
Ne diyor: ‘Anayasa’nın değişmez maddelerini uygun iklim olursa tartışırız!’
Kılıçdaroğlu’ndan Özdil’den Sözcü’den daha uygun ‘iklim mi?’ olur!
Adamdaki havalara bakın..
Daha dünkü siyasetçi bugün bismillah oynadığı oyunun büyüklüğüne bakın,. Aldığı oy, yüzde 0,5, ama daha ilk röportajında ülkenin yarısını pey diye sürüyor.
Yani daha ilk kumarında ülkeyi ortadan ikiye bölüyor.
Sayın Babacan, bütün mal varlığımızı hazinelerimizi bizi ayakta tutan ANAYASAMIZI daha ilk elden pey diye sürmeyin. Sakin ol, oyun uzun sürecek,.
İlk elden anayasayı oyuna sürerseniz ikinci el’de rehin verecek ülke de bulamazsın!
Terbiyesiz adam!
Nasıl aldı verdi siyasi tezgahlar içindeyse yüzünde erkek bir ifade de kalmamış.
Ama bakın sizi ‘pey’ diye oyuna sürenler işi biliyor, sen olmasan Davutoğlu, o da olmazsa Akşener, ki, daha önce Ekmeleddinler Abdullah Güller oyun’a sokulmuş hepsi ‘ütülmüştü’, önlerinde sizden başka oyuna sokacak kimse de kalmadı.
Bunlar adam olacak, sizin en çok acı çeken yeriniz cebiniz-cüzdanınız.
Sizin siyasetle ne ilişkiniz olur?
Türkiye’yle olan tek ilişkiniz Tayyip Bey’le nefret-aşk ilişkisi.
Bu çok özel ve mahrem nefret-aşk ilişkinizle de siyaseti zehirlemeyin çünkü aranızda ne yaşandı bizi ilgilendirmez.
Zaten islamcı geçmişinizin alınır satılır kullanılır tek kimliği sadakat ve adanmışlık duygusunu çıkarttığımızda sizden geriye sadece bir boşluk kalır.
Kendini yeterince sevilmemiş hisseden her insan günah işler, her kötülüğü yapar, kendini yeterince sevilmemiş hisseden insanlar hiç beklenmedik anlarda şeytanlaşır aklınıza gelmeyecek öfkeyle her şeylerini satarlar!
Davutoğlu ve Babacan, sizin büyük acınız, Tayyip Bey’in sizi yeterince sevmemiş olması.
Yoksa, ülkeymiş memleketmiş, sizin anlayacağınız boyunuzun yeteceği işler değil.
23 Nisan çocukları gibi bir müdddet o koltuklara oturtulmuş sonra kulağından çekilip kaldırılmışsınız.
Sonra da ‘bana ne bana ne ben oturmak istiyorum’ diye tutturup zırlamaya başlamışsınız.
Tayyip Bey de herkesi sevmek zorunda değil. Anlayın artık adamın bin tane okşayan seven yumuşatan tokatlayan azarlayan yön veren ufku gösteren vs. eli yok, herkese yetişemiyor!
Milletin tokadını yiyince de…
Zırıl zırıl ağlayıp…
Parayla maaşla kiraladığınız her dönemin kullanışlı aptalları Yıldıray Oğur gibi bozukluklara Karar Gazetesi’nde yazılar yazdırıyorsunuz.
Bu bozdurulmuş bozuk para…
Daha önce de Taraf Gazetesi’ne açık artırmayla satılmıştı.
Sonra kullanılmış ikinci el don ve gömleğin izlerini yazıyor hala.
‘Bu anayasayı destekleyenler Kenan Evrenci’dir gibi’ aklınca babası adam olmuş da bir de bize laf çakıyor.
Bak, kullanılmış bozuk para…
Kenan Evren’i de seni de…
Kenan Evren’in mezarından kemiklerini çıkartır, münasip.
Kenan’ın kemiklerini eline verip sana Kenan ellerinde askeri talim yaptırırım.
Elinde kemikler, sonra seni..
Fetö’nün 15 Temmuz gecesi en yüksek dizili rütbeli komutanlarının ipe dizilir gibi esir edildiği o Jandarma Komutanlığının kapısına götürür elinde kemiklerle marş marş yürütürüm.
Mermileri bitince korkudan teslim olup haşatı çıkartılıncaya kadar sırılsıklam dövülmüş Fetö’nün satılmış komutanlarını hatırladın mı, hah işte, eline Kenan’ın kemiklerini kaşık diye verip alayınıza Fetö’nün boklu donuyla servis eder maklube diye yediririm.
Bu tescilli kullanılmış Taraf gazetesi yazarlarının .ötünü kim kaldırdı, Kılıçdaroğlu?
Canbaz gibi sahneye çıkıp ‘Davutoğlu-Babacan dostum var, dostlarımız var’ demedi mi?
Çalkala boncuk çalkala.
Abdullah Gül, İmamoğlu, Kaftancıoğlu gibi dostların var, çalkala CHP çalkala, çalkala Yılmaz Özdil çalkala.
Evet, Yılmaz Özdil bey güzel yazmış: OY DİNGALA DİNGALA!
Kömür de koydum mangala…
Kaftancıoğlu, Hüda Kaya, Halk TV, açılımcılar, Fetö’nün kapatmaları, Şirin Payzınlar ve Ayşenur Arslan ve şürekası:
AYŞE DE FATMA DA DOSTUN VAR, ÇALKALA SÖZCÜ ÇALKALA HALK TV ÇALKALA.
Bence de bir yarışma açmalı, acaba, kim daha iyi ÇALKALIYOR!
Ya da,
Bu liberal ekolün bütün yazarlarını şenlik olsun diye operasyon yapılan o dik tepelere çıkartacaksın.
Adım atılacak yeri olmayan, derin yarlar, bodur ağaçlar, dikenli keskin kayalık uçurum yamaçlara…
Hepsini canlı yayın tam da bu kuş uçmaz kayalık tepelere helikopterle indireceksin.
Sonra Kılıçdaroğlu tepelerden hızır gibi bir komanda ipine sarılıp aşağı, zuhur edip, süzülüp inecek.
Bunu gören PKK’lıların yüzlerindeki derin korku birden sevince dönüşecek.
Ne görsünler, iplerden aşağı Kaftancıoğlu, İmamoğlu da ‘kuğu’ gibi süzülüp bir bir iniyorlar, herşey güzel oluyor zılgıtları herşey güzel oluyor…
Alayı mağaralarından barış barış demokrasi demokrasi Biden Biden megri megri diye zılgıtlar eşliğinde halay çekerek çıkıveriyor!
Ve ınnnn ınnnn, en son bembeyaz bir helikopterten Babacan, Davutoğlu, büyük komutanlar yani, komutlarını veriyor: -bir an evvel başlasın özerklik anayasa diyarbakır meydanı megri megri şenliği!
Kılıçdaroğlu, Babacan, Davutoğlu, Kaftancıoğlu, Akşener, alayı halay olmuş, ah AKP megri şenliğinden nasıl unuturuz Nagehan Alçılar Sevilay Yılmanlar, alayı, OY DİNGALA DİNGALA, KÖMÜR DE koydum MANGALA.
Söylerken, karşı dağın eteklerinden makineli tüfekler keyfince seri atışlarını sürdürürken Nagehan Alçılar Babacanlar karşılıklı ‘oryantal’ göbek dansına dönerler, oh, suyundan koy, oh, değişmezmiş ilk dört madde, oh dördünü de yesinler, oh, üçüncü maddeden de koy, oh….
Sevgili okuyucu.
Her gün izlediğiniz bu oyuncuları dağ başında komik bir mizansenle oynatmam büyük bir abartı hiç değil.
Çünkü, bu oyuncular ‘aktif oyuncu’ değildir.
Yani kararları kendileri veremez.
Bu oyuncular, karton kesme yapıştırma kuklavari oyunculardır, replikleri önceden yazılıp ellerine verilmiştir.
Mesela bunların hiç birini tek başına gezerken göremezsiniz.
Çünkü kendi başlarına tek başına takılma kararı dahi alamazlar.
Holding medyası tarafından tayin edilmiş atanmış muhalefet adı konulmuş ‘yozlaşmış’ bir topluluktur.
Statü rütbe ve maaş için tıpkı Fetöcü komutanlar gibi her şeylerini satarlar.
Bu topluluk Türkiye’nin en umutsuz yeri’dir.
Ve bu umutsuz kukla topluluk Türk Milleti’nin iradesinin parçası hiç değildir!
Bir tiyatrocudan ne beklersiniz, oyununu oynamasını.
Ve ama, oynuyorlar işte, bu kadar, hiç değil, sizlerin iradesini yıkmak için oynuyorlar, sizleri umutsuzluğa çaresizliğe ülkenizi Cumhuriyet’i parçalatmak için oyuna sürülmüşler.
Kendi oyununuzu kendiniz kurana kadar bu deliler kuklalar matinesini sabah akşam seyretmek zorundasınız!
Ben Karadenizliyim iyi bilirim, yağmur fazla yağıp sele dönüşünce toprak yerinden oynar ve yılanlar ortaya çıkar. Her sel felaketinde hiç görmediğin kadar yılan görürsün.
Ülkemizde de aynen bu oldu. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Eşref Bitlis, Behçet Oktay, vs. onlarca Cumhuriyetçi yazar öldürüldü ve toprak yerinden oynadı. Seri suikastler devleti sarstı ve yılanları ortaya çıkartıp iktidar ve muhalefete, akademiye, medyaya her yana saldı…
Alıntı: Veryansıntv