Sosyal medya sayesinde, bir yalanın dünya çapında ne kadar hızlı yayılabildiğine hayret ettim. İddialarla ilgili konuştuğum Haham Mayer, “size gururla ünlü sinagogumuz diye tanıttığımız binamızın bir gün tüm dünyada böyle ünleneceğini asla düşünmezdim” diyor.
Bahsi geçen sinagogun altındaki tünellerle ilgili yayılan haberleri ve videoları gördüğümde binayı hemen tanıdım çünkü yaklaşık bir buçuk sene önce o binadaydım. New York’u ziyaret edenler bilirler, dünya üzerindeki her kültür, her inanç, her mutfak ve her çeşit insan oradadır. Birkaç metro durağı sonra İtalya’ya birkaç metro durağı sonra ise Çin’e varabilirsiniz. New York’un benim için en büyüleyici tarafı budur. Yine keşfetme isteğime karşı koyamadığım günlerden birinde üşenmeyip metroyla Brooklyn’in en uzak noktası Crown Heights’a gittim. Burası tünel haberlerinin yayıldığı o meşhur sinagogun bulunduğu Hasidik Yahudilerin yoğun olduğu bir yerleşim bölgesi. Öyle ki, metronun yürüyen merdivenlerinden çıktığınız anda kendinizi bambaşka bir çağda ve bambaşka bir yerde hissediyorsunuz. Bütün tabelalar, satılan gazete ve dergiler, dükkan isimleri, direklerdeki ilanlar İbranice.
Gelelim meşhur Sinagog binasına. Crown Heights bölgesindeki bu sinagog binası, Chabad Lubavitch Hasidik Yahudi Hareketi’nin dünyadaki merkezi. Bu binaya bulunduğu sokağın adresinden dolayı apartman 770 diyorlar. Tüm dünyadaki Hasidik Yahudiler için kutsal ve önemli bir merkez. Yalnızca sinagog değil aynı zamanda din adamı yetiştiren bir okul. Yüzlerce öğrencisi var ve din adamı olabilmek için senelerce binada eğitim görüp orada uzun saatler geçiriyorlar. Tünel mevzusu da tam buradan patlıyor. Bir grup 19-20 yaş aralığında öğrenci, sinagogun onlara artık yeterli gelmediğinden şikayet ediyorlar. Uzun süredir sinagogun öğrenim gördükleri alanının genişletilmesiyle ilgili talepleri yerine getirilmeyince meseleye kendileri müdahale etmeye karar veriyorlar. Binanın arka tarafında atıl durumda olan ve yine sinagog yerleşkesine ait yıkık dökük bir yapıyı elden geçirmeye karar veriyorlar. Atıl durumdaki yapının içinde bir Mikve bulunuyor. Mikve yağmur sularının depolandığı ve Yahudilerin dini ritüel olarak içine girdiği bir yer altı havuzu. Okulun öğrencileri Mikve’nin bulunduğu bu binadan sinagoga doğru bir çukur açmaya başlıyor. Sinagog yönetimi bunu duyar duymaz duruma müdahale ediyor ve çukuru doldurmak için çimento kamyonları ayarlanıyor. Sinagogu genişletme niyetindeki öğrenciler bu duruma çok sinirleniyor ve kazdıkları bölümlerin kapatılmasına karşı koymaya başlıyor. Sinagog yönetimi bu noktada polisi arıyor ve videolardaki polis müdahalesinde de diyaloglar oldukça açık şekilde duyuluyor. Görüntülerde sinagogun bölme duvarını yıkan öfkeli öğrenciler ve onları engellemeye çalışan polisler var. Sinagog yönetiminin radikal olarak adlandırdığı bu öğrencilerin sinagogun ana salonuna zarar vermesi durdurulamayınca aralarından dokuz tanesi gözaltına alınıyor.
HAHAM MAYER TÜNEL İDDİALARINI ANLATTI
Görüntüleri ve gizli tünel iddialarını bana bölgeyi gezdiren Haham Mayer’e sordum. Yukarıda paylaştığım hikayeyi olduğu gibi anlattı, sinagogun arkasında öğrencilerin kazıya başladıkları binanın yıllardır birçok farklı amaç için kullanıldığını ama terk edilmiş bir depo halinde olduğunu söyledi. Ortada kazılan bir tünel olmadığını, hikayenin bundan ibaret olduğunu ve tüm dünyada yayılan haberleri hayretle takip ettiğini söyledi. Birçok haberde polisin bu dokuz genci gizli tüneller kazma iddiasıyla tutukladığı iddia edilirken aslında bizzat sinagog yönetimi tarafından özel mülke zarar verdikleri gerekçesiyle şikayet edilmişler.
Sosyal medya sayesinde, bir yalanın dünya çapında ne kadar hızlı yayılabildiğine hayret ettim. Üstelik günlerce bu yalan üzerinden nefret suçu içeren söylemler ve antisemitik içerikler paylaşıldı. Daha da ilginci şu ki, barışçıl bir inanç hareketi Filistin meselesiyle ilgili nasıl günah keçisi haline gelebildi ve her sakallıyı siyonist zanneden binlerce sosyal medya kahramanının hedefi haline geldiler. Her Yahudi’nin siyonist olduğu ya da olması gerektiği yanlış bir algıdan ibarettir. Her Müslüman cihatçı olmadığı gibi, her Musevi de siyonist değildir.
İsrail devletinin katliamlarına karşı durmakla dünyadaki Musevilere yönelik nefret propagandasına alet olmak birbirinden ayrı şeyler ve bunun bölgede barışın sağlanmasına da bir yararı olacağını hiç sanmıyorum.
İddialarla ilgili konuştuğum Haham Mayer, “size gururla ünlü sinagogumuz diye tanıttığımız binamızın bir gün tüm dünyada böyle ünleneceğini asla düşünmezdim” diyor. Kim bilir belki de dünya üzerinde barışçıllığı ile ünlü bir Musevi hareketi bilerek hedef haline getirildi ve siz de bu kara propagandanın bir parçası oldunuz. Olamaz mı, olabilir…
Kaynak: Ezgi Daryürek /Gerçek Gündem