TCG Muavenet’in vurulması, Millenium Challenge tatbikatında Türkiye’yi işgal senaryosunun işlenmesi ve diğer NATO tatbikatlarında Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef alınması… NATO’dan çektiğimizi hiçbir NATO ülkesinden çekmedik.
71 yıldır NATO ülkesiyiz. NATO’dan çektiğimizi hiçbir NATO ülkesinin çekmediğini söylesek yalan olmaz. Sözde savunma teşkilatı ancak Türkiye’de yaptığı düşmanca operasyonlar onun saldırgan yüzünü bize acı olaylarla gösterdi. Darbeler, darbe girişimleri, vatansever aydınlara düzenlenen suikastlar, iç savaş kışkırtıcılığı ve bu doğrultuda katliamlar, gerici ve etnik bölücülüğü destekleme…. Unutamayacağımız bu olayların yanı sıra bir de ortak tatbikatlarda ‘kaza’ süsü verilen ve bazen de açıkça yapılan saldırılar yaşadık.
2 Ekim 1992 günü NATO Kararlılık Tatbikatı’nda Türk Donanmasının göz bebeği TCG Muavenet muhribimiz, Amerikan USS Saratoga uçak gemisinden atılan 2 adet Sea Sparrow (Deniz Serçesi) füzesi ile vuruldu.
TCG Muavenet’in genç komutanı Yarbay Levent Kudret Güngör ile birlikte 5 denizcimiz şehit oldu; 22 asker de yaralandı. Gemi kullanılamaz hale geldi, hurdaya ayrıldı.
Muavenet, 300 kadar personeli ile birlikte dinlenme saatinde vuruldu. 3 mil ötedeki Amerikan USS Saratoga uçak gemisinden ateşlenen füzeler TCG Muavenet’in köprü üstünü ve savaş harekât merkezini vurdu.
TCG Muavenet, Kıbrıs Barış Harekâtında görev yaptı. Torpido atabilme gücüne sahipti; sonarları ve radarı güçlüydü.
DENİZ HEDEFLERİ İÇİN İLK VE TEK ÖRNEK
USS Saratoga’nın kaptanı “yanlışlık” olduğunu söyledi. Olay eğitimsizlik ve disiplinsizlik olarak addedildi, idari kovuşturmayla yetinildi, uçak gemisinin komutanı dâhil 8 ABD askeri çeşitli askeri disiplin cezalarına çarptırılarak, dosya kapatıldı. Ama geride pek çok soru kaldı:
– USS Saratoga’nın yeni senaryoda TCG Muavenet’ten 50 mil uzaklıkta olması gerekiyordu. Neden o kadar yaklaştı?
– NATO tatbikatında gerçek silahlar kullanılmıyordu, güdümlü füze olan Sea Sparrow’lar neden ateşlendi?
– Hava hedefleri için tasarlanan Sea Sparrow füzeleri niçin denizdeki bir hedef için kullanıldı? Deniz hedefinde kullanıldıkları ilk ve tek örnek Muavenet oldu.
‘YANLIŞLIK İHTİMALİ MİLYONDA SIFIR’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı görevindeyken kaybettiğimiz E. Amiral Soner Polat şöyle diyordu:(2)
“Bütün kariyerim boyunca bu füzeleri taşıyan gemilerde her seviyede görev yaptım. Hem teknik hem taktik uzman olarak rahatlıkla söyleyebilirim. Bu füzenin yanlışlıkla atılması ihtimali milyonda sıfırdır. Yanlışlıkla namludan çıksa bile, hedefi ile buluşuncaya kadar gemideki radarla ısrarla tarif edilmezse füze hedefini bulamaz. Dolayısıyla ABD gemisi Muavenet gemimizi uzun süre radarına kilitlemiş ve füze vuruncaya kadar bu kilidi muhafaza etmiştir.”
ABD BU SALDIRIYI NEDEN YAPTI?
Birinci tez Türkiye’nin terörle mücadelesiyle ilgilidir. TCG Muavenet 2 Ekim’de vuruldu. 10 gün sonra 12 Ekim’de Orgeneral Eşref Bitlis komutasında Irak’ın kuzeyindeki PKK terör hedeflerine karşı sınır ötesi harekât başlatıldı.
İkinci tez, Güneydoğu’da görev yapan ABD helikopterinin, Türk makamların defalarca uyarmasına rağmen PKK’lı teröristlere yardım atması ve yardım atan helikopterlerden birinin düşürülmesi (Bu olaya ilişkin hiçbir belge veya resmi bir açıklama basına yansımadı). ABD’nin TCG Muavenet ile misillemede bulunduğu üzerinde duruluyor.
MUAVENET-İ MİLLİYE’NİN İNTİKAMI MI?
Üçüncü bir tezi ileri sürenler de var. 18 Mart Çanakkale zaferi sonrası, 12-13 Mayıs 1915 gecesi İngiliz-Fransız savaş gemilerinin artan saldırılarına karşı Yüzbaşı Ahmet Bey komutasındaki Muavenet-i Milliye torpido botumuz, İngiliz dretnotu HMS Goliath’ı Çanakkale Boğazı dışında Morto koyunda kıstırdı. Atılan üç torpidonun da isabetiyle Goliath dakikalar içinde battı; 700 kişilik mürettebatın 570’i öldü. Muavenet-i Milliye düşman gemilerinin takibinden de sıyrılmayı başardı.
Goliath’ın batırılması haberinin Londra’ya ulaşmasıyla Kabine toplantısı yarıda kesildi. İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher, yoğun tartışmalar sonrasında istifa etti. İki gün sonra da (17 Mayıs) Bahriye Nazırı Winston Churchill’in istifası geldi.
MİLLENİUM CHALLANGE 2002 TATBİKATI
ABD 2002 yılında Nevada çöllerinde Türkiye’ye karşı Millenium Challange 2002 (Bin Yılın Meydan Okuması) adlı büyük bir askeri tatbikat gerçekleştirdi. Tatbikatın hazırlığı iki yıl öncesinden başlatıldı.
Tatbikatın adı yanında 24 Temmuz günü başlaması (Lozan’ın imza tarihi), 22 gün sürmesi (Sakarya Savaşı’nın süresi) ve hedef ülkenin 96 saatte işgalini öngören senaryosu (Türk Ordusu’nun seferberlik süresi) vb,
Bütün bu olgular hedef ülkenin Türkiye olduğunu gösteriyordu.(3)
Vurgulanan coğrafi ve siyasi sembolleri ile de tatbikat Türkiye’yi işgal senaryosudur: Hedef ülke Ortadoğu’dadır ve deniz yollarını (Akdeniz) kontrol etmektedir. İçinde azınlık sorunları vardır. Ülkenin ordusu darbe yapmıştır ve ada ülkesini (Kıbrıs) denizden kuşatmıştır. BM, ABD’nin girişimleriyle hedef ülkeye yaptırım kararı almıştır.
Associated Press (AP) ajansı, 18 Temmuz 2002 günlü bülteninde tatbikatın haberini yaptı ve hedef alınan ülkenin Türkiye olduğunu açıkladı.
Türkiye, ABD’nin bu alçakça mesajlar içeren tatbikatını Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’ten öğrendi.
NATO KOLEJİNDE BÖLÜNMÜŞ TÜRKİYE HARİTASI
15 Eylül 2006 tarihinde NATO’nun Roma Savunma Koleji’nde Ortadoğu’daki gelişmeler hakkında brifing veren Pentagon’da görevli ABD’li Albay Ralph Peters, Türkiye’nin 18 ilini Kürdistan sınırlarında gösteren bölünmüş bir harita kullandı. Türk subaylar olayı protesto ederek topluca salonu terk ettiler.
Türkiye’de yoğun tepkilere yol açan olayla ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD Genelkurmay Başkanını arayarak Türkiye’nin tepkisini iletti.
Söz konusu harita kısa süre önce de Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde (Armed Forces Journal) yayınlanmış ve Türkiye’den yoğun tepkilerle karşılanmıştı. ABD’li yetkililerin yanıtları ise şöyleydi: “Harita bizi bağlamaz, emekli bir albay çizmiş”, “Akademik çalışmalar kapsamında bunlar olabiliyor, tepkiyi anlayışla karşılıyoruz.”
Aynı haritanın birkaç ay sonra Roma’daki toplantıda ortaya çıkması ve dahası göze sokulur gibi Türk subaylarına gösterilmesi, yanlışlık veya kaza ile değil, kasıtlı olduğunu gösteriyordu.
Albay Ralph Peters, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ilk saatlerinde darbecileri iyi insanlar (good guys) olarak tanımladı ve tanrıdan onlara yardımcı olmasını diledi.(4)
NORVEÇ TATBİKATINDA ‘DÜŞMAN ÜLKE’
NATO’nun planlı Trident Juncture tatbikatlarının dördüncüsü, 8-17 Kasım tarihlerinde Trident Javelin-2017 (Üçlü Mızrak) adıyla Norveç’te düzenlendi.
Tatbikat senaryosunda Türkiye, “NATO’ya rağmen S-400 füze sistemi edinme yönünde önemli aşamalar kat eden ve S-400 üreticisi ülke ile yakınlaşan” ifadesiyle ve “Skolken Ülkesi” adıyla tanımlandı.
Yani tatbikat, düşman ülke Türkiye’ye karşı NATO tarafından açılan savaşla ilgiliydi. Tatbikatta düşman ülkenin diktatör lideri olarak da Atatürk’ün fotoğrafı kullanıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise adına sahte bir hesap açılarak, “düşman ülke liderleriyle işbirliği yapan” şeklinde gösterildi.
Skandalı tatbikatta görevli Türk subaylar ortaya çıkardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO tatbikatında kendisinin ve Atatürk’ün hedef alınmasına ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı: “Böyle bir ittifak, böyle müttefiklik olmaz. Bazı yanlışları aptallar değil, alçaklar yapar. Bu da böyle bir hadisedir.” (18 Kasım 2017.)
Erdoğan’ın “41 görevli askerimizi süratle geri çekin” talimatı üzerine Türkiye tatbikattan çekildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Atatürk ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a yönelik hakaretlerin failleri hakkında” soruşturma başlattı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek NATO tatbikatında Atatürk’ün fotoğrafının ‘Düşman hedef’ olarak kullanılmasına gereken yanıtı verdi:
“Vatan Partisi yıllardır Türkiye’ye Amerika’nın müttefikimiz olmadığını anlatıyor. ‘NATO bizi koruyan örgüt, NATO ülkeleri bizim müttefikimiz’ diye ezberletilmişti. NATO bize bağımsızlık vermiyor, bağımsızlığımızı yok ediyor. NATO bizim vatanımızı parçalamak istiyor, ekonomimizi tahrip ediyor. Öyleyse çözüm Türkiye’nin bu dayatmadan kurtulmasıdır.”
ABD’nin Ortadoğu projesini gerçekleştirmek için savaş oyunları planladığını söyleyen Doğu Perinçek, “Atomu parçalayabilirsiniz ama Türkiye’yi parçalayamazsınız.” diye konuştu. (18 Kasım 2017.)
BİR YIL SONRA YİNE NORVEÇ’TE NATO SKANDALI
2018 yılı Kasım ayında NATO’nun Trident Juncture tatbikatında da benzer bir skandalın yaşanması, olup biteni anlamaya yetiyor.(5)
Yine Norveç merkezli tatbikatta, medyadaki yansımalarla ilgili brifingte, Mayıs-2018 tarihli Time dergisi kapağında yer alan bir fotoğraf kullanıldı. “Rise of the Strongman (Güçlü Adamın Yükselişi)” başlığı ile yer alan fotoğrafta Erdoğan ve Putin ile Filipinler Başkanı Duterte ve Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın fotoğrafları bulunuyordu.
Tatbikat senaryosunda yer almayan fotoğraftaki liderlerin kimliği, skandalın bir rastlantı veya yanlışlık eseri olmadığının açık kanıtıdır. Putin, NATO’nun bir no’lu rakip ve hedef olarak belirlediği Rusya’nın lideridir; Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, izlediği milli politikalarla emperyalist Atlantik merkezlerinin hedefinde olan isimdir. Macaristan Başbakanı Victor Orban, CIA güdümlü George Soros’u ülkesinden kovan lider olarak tanınıyor. Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte ise eski ABD Başkanı Obama’ya, Filipinler’de yürütülen uyuşturucuya karşı mücadelede yargısız infaz yapıldığı iddiası üzerine ‘Sürtüğün oğlu’ demişti.
NATO GENEL SEKRETERİ STOLTENBERG’İN YALANLARI
NATO Genel Sekreter Stoltenberg, özür diler gibi yaptı ve sözde “güvence” verdi. Ama benzer bir skandal 2018 yılı Kasım ayındaki Trident Juncture tatbikatında da yaşandı.
Dahası 2022 yılında yine Norveç’te, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türkiye’yi alçakça hedef alan yeni bir saldırı daha gerçekleşti.
Ne yazık ki tek bir Türk devlet yetkilisi bile Stoltenberg’e hak ettiği tepkiyi ortaya koymadı. Stoltenberg Norveç İşçi Partisi’nin genel başkanlığını ve 2005-2013 yılları arasında 8 yıl başbakanlık yaptı. Kendi ülkesi Norveç’te Türkiye’yi hedef alan bu saldırılar karşısındaki pişkinliği, sorumluluk dahi üstlenmeyişi, ikiyüzlü ve yalancı olduğunun açık kanıtıdır.
Stoltenberg, Türkiye’nin ABD ve NATO ile cephe cepheye geldiği bir dönemde; Ekim-2014’te NATO Genel Sekreterliği’ne getirildi. Atamanın ABD ve NATO’nun Türkiye planlarıyla doğrudan ilgili olduğu kuşku götürmez. Verilen görev “hizadan çıkan” Türkiye’yi yeniden NATO zincirlerine bağlamaktı ve o görevi yaptı.
İskandinav ülkelerinin diğer pek çok Avrupa devleti gibi NATO’nun kirli işlerinde görevli oldukları biliniyor. Sosyal demokrat partiler ise Batı’nın en hızlı NATO’cuları arasında yer alıyor.
71 yıllık tarihinde NATO’nun 13 genel sekreterinin 3’ü İngiltere’den. Hollanda, Belçika ve Almanya’nın 2şer, Danimarka, Norveç, İtalya ve İspanya’nın 1’er genel sekreter var. NATO’da ikinci en büyük orduyu besleyen Türkiye’nin adı yok.(aydinlik.com.tr / Cüneyt Akalın)
ABD’li bir genel sekreter olmayışı da anlamlı değil mi? Patron olduğunu gizlemeye gerek duymuyor.
Kaynak: Aydınlık