Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, ”HDP kapatılsın dedik, sözümüzün arkasındayız. Meclis’te terörist istemiyoruz. Biz Demirtaş’a bakınca terörist görüyoruz, bebek katili caniyi görüyoruz. AİHM’in Demirtaş kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu söylüyoruz. Kimse bize masal anlatmasın.” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde;
”Zor ve zahmetli geçen bir yılın bitimine sayılı günler kala, kongrelerinde seçilen İl Başkanlarımızın tam kadro halinde katılımıyla düzenlediğimiz toplantının kapanış etabında basınımızın mümtaz temsilcileriyle bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Bu suretle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor en iyi dileklerimi sunuyorum.
Partimizi ve ülkemizi yakından ilgilendiren gündem konularıyla ilgili düşüncelerimi ana hatlarıyla paylaşmaya geçmeden evvel bugünkü basın toplantımıza hoş geldiniz sefalar getirdiniz diyorum.
Tarih, insanları umutsuzluğa iterek, karamsarlığa sevk ederek hiçbir şeyin kazanılmayacağını göstermektedir.
Esasen umutsuzluk yoktur, umutsuz olanlar vardır.
İmanla dolup taşan kalplerin, akıl ve şuurla bezenmiş irade sahiplerinin yeise kapılmaları, yılgınlığa düşmeleri başlı başına abesin ilan ve ifşasıdır.
27 Aralık’ta vefat yıldönümünü anacağımız merhum vatan şairimiz Akif’in dediği gibi: “Yeis haramdır, yeis küfürdür. Çalışalım, çalışalım, çalışalım.” tembihi acziyet ve ataleti reddetmiş manevi diriliş halinin açık beyanıdır.
Zaman ırmağının akışına isabetle müdahale edenler, çağların kilidini kırmak için özgüvenle inisiyatif üstlenenler umutsuzluk dalgalarına teslim olmazlar.
Bilirler ki, iman varsa imkân vardır, ilerleyiş kervanı süreklidir.
Korkunun harcı karamsarlıktır.
Yılgınlığın temeli inançsızlıktır.
Çılgınlığın temincisi cehalettir.
Bir davası olanın, bir amacı olanın, bir kararı olanın haklı ve onurlu bir mücadele için gerek ve yeter şartları teşekkül etmiş demektir.
Ülküsü olanların ülkesi için yapacağı fedakârlıklarda eşik ve sınır yoktur.
Bu fedakarlıkların ilki milletimizin her ferdiyle empati yapmak, duygudaşlık köprüleri kurmaktır.
Bu empatiyi önce en yakın halkamızdan başlamak suretiyle hayata geçirmek kanaatimce mecburiyettir.
Adamın adamı değil, davasının adamı olanlar; bugünün taliplisi olanlar değil, geleceğin mimarlığına soyunanlar; günlük heva ve hırslara kapılanlar değil, büyük hedeflerin potasında eriyenler Türk milletini hak ettiği menzile ve mevkie taşıyacak serdengeçtilerdir.
İnsan kaybederek bir yere ulaşamayız.
Çünkü siyaseti bir yönüyle insan kazanma sanatı olarak görmekteyiz.
Gönüllere girmeden tarihi görevimizi icra edemeyiz.
Ayrıca dar kadroculukla bir yere varılamaz.
Gıybet ve dedikoduyla bir dava savunulamaz.
Fitneyle faziletin bayrağı sallanamaz.
Hiç aklınızdan çıkarmayınız ki, birbirine kefil olamayanların, birbirine omuz veremeyenlerin bir davası, bir düsturu olmayacaktır.
Saygı olmadan, sevgi yeşermeden, biz duygusu ete kemiğe bürünmeden, birbirimizle ilgili kaygı taşımadan, amelimiz niyetimizi teyit etmeden ülküdaşlık hukukumuz pekişemez.
Ülkücü, Ülkücünün deniz feneridir.
Ülkücü, Ülkücünün parlak gökyüzüdür.
Ülkücü, Ülkücünün can siperidir.
Ülkücü, Ülkücünün can beraberidir.
Aksini düşünen bizim gibi görünse de bizden değildir.
Ülkücü, Türk milletinin ümit çeşmesi, huzur meşalesidir.
Birbirimizi çekiştirmek yerine dinlersek, birbirimize kulp takmak yerine kol kanat gerersek el hâk anlayış gösteririz, şayet anlayış varsa ortak aklın ve ahlakın safında her zamanki gibi birleşiriz.
Muhabbet varsa musibet yoktur, muhatara yoktur, müşkülat yoktur, muvaffakiyetin hükmü ise mutlaktır.
Bizim inancımıza göre, muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl.
Kulislere mihmandarlık, lobilere kuryelik, layüsel miskinlik, laubali gevşeklik, laçkalaşmış dağınıklık, lafazan kayırmacılık, lakayt durgunluk, unutmayınız ki, yapılanı yıkacak, hareketimize pranga vuracaktır.
Kendi aklını kullanacak cesareti gösterenler, milletin ruh köküyle eklemlenmeyi bilenler ne bir engele takılırlar, ne de zifiri bir karanlığa teslim olurlar.
Milli ve manevi hasletleri kafasında mayalandırıp istikbalin haysiyetini canlı bir resim gibi gönlünün hisarına asanlar için çileler azıktır, çetin yollar aşılmak için vardır.
Bir dava adamı, bir iman eri, bir inanç neferi bilir ve itimat eder ki, her akşamın bir sabahı, her yokuşun bir inişi, her zorluğun bir kolayı, her kahrın da bir lütfu olacaktır.
Muhteşem fecirlerin doğuşu belalara sabredenlerin, nimete şükredenlerin, milletine, vatanına ve mukaddesatına musallat olan hainleri defedenlerin hak edilmiş mükâfatıdır.
14 MART’TA MHP BÜYÜK KONGRESİ YAPILACAK
Milliyetçi Hareket Partisi’nin asil mensupları bu mükâfatın ikramıyla yarım asırdır siyaset meydanındadır, siyasi mücadele halindedir.
Hamd olsun mahcup olmadık, mağlup düşmedik.
Bizim için siyaset çıkarların at gibi yarıştığı, üzerine bahislerin oynandığı, ‘ne kazanırım ne kaybederim’ çetelesinin tutulduğu bir hipodrom değildir.
Bizim içim siyaset koltuk, makam ve para aracı değildir.
Bizim için siyaset basit heveslerin yekûnu, nesillerden ziyade nefislerin doyumunu önceleyen bayağı hedeflerin yekvücudu değildir.
Bilahare bizim için siyaset, millete hizmet gayesinin bir aşkla, bir adanmışlıkla taçlanmış Ülkücü eylemidir.
Siyaset, aklın rehberliğinde, somut gerçekteki düğümlerin çözüm başarısı ya da karmaşık sorunların sürüklediği çıkmaz sokaklardan çıkış becerisidir.
Bu hal ve durumun en kısa ifadesi bize göre şudur:
Siyaset milli yükselişin, milliyetçi silkinişin, demokratik irkilişin, fertten topluma, buradan da millete kadar uzanan sosyal ve ekonomik toparlanışın ağırlık merkezidir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türk siyasetinde ilkenin ve istikrarın simgesidir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türk siyasetinde sağlam duruşun sedası, devleşmiş dirayetin sembolüdür.
Nitekim Milliyetçi-Ülkücü Hareket milletin gür sesi, Türklüğün güçlü nefesidir.
Her adımımızı, her tavrımızı, her kararımızı milliyetçi aklın imbiğinde damıtan yılmaz bir iradenin sahibiyiz.
Bu akıl, Ergenekon’da dağları eriten demirci ustasının aklıdır.
Bu akıl, bengü taşlara Türk milletinin hasret ve hedeflerini emek emek kazıyan şuurun aklıdır.
Bu akıl, Söğüt’ü yurt tutan 400 çadırlık Türkmen obasından bir cihan imparatorluğu çıkaran görkemli başarının aklıdır.
Bu akıl, Çanakkale’de şehadete koşan, Samsun’da bağımsızlığın adımını atan, Dumlupınar’da zaferi kucaklayan, İzmir’de vatanı kurtaran, Ankara’da Cumhuriyet’i kuran Milli Mücadele’nin aklıdır.
Bu akıl ki, Türk-İslam asırlarının bereket, birlik, beka ve zafer aklıdır.
Aklın gergefinde işlenen gönül, gönlün tezgâhında ilmik ilmik dokunan kaynaşma ve kardeşlik, bundan mülhem ortak acı, ortak anı, bununla mündemiç adı bir, şanı bir, şerefi bir, atisi bir büyük Türk milleti, çok şükür işte biz buyuz.
Esaret ile emanetin birlikte var olamayacağına inanan bir uyanışın, ufuk ötesini gören bir mizacın tarafıyız.
Talih ve tesadüflerin ikmaliyle değil, tarihin ibra, iddia ve ihtişamıyla geleceği kurgulamanın ve kuşatmanın azmindeyiz.