MHP LİDERİ BAHÇELİ’NİN CUMHURBAŞKANILIĞI SİSTEMİ İÇİN ÖNERİSİ RUH SAĞLIĞI KANUNU OLDU
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için yapılması gerekenleri sıraladı. Bahçeli, seçim barajı makul düzeye indirilmesi ve partilerin ittifak kurması halinde de uygulanmasını, yerel seçim sisteminin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uygun hale getirilmesi ve Ruh Sağlığı Kanunu çıkarılmasını istedi.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminin nasıl uygulanması gerektiğiyle ilgili değerlendirmede bulundu. Bahçeli, EtikHaber’de yayımlanan yazıbında, Ruh Sağlığı Kanunu çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, “Toplum ve bireyin ruh sağlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması ve hizmet standartlarının belirlenmesi amaçlayan ‘Ruh Sağlığı Kanun Teklifi’ MHP milletvekilleri tarafından 27 Temmuz 2018 tarihinde TBMM’ye verilmiştir” dedi.
Bahçeli’nin değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN ESASLARI: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ABD ve diğer başkanlıkla yönetilen ülke örnekleri de incelenerek Türkiye’ye özgü, Türk milletinin tarihi ve kültürel dokusuna uygun bir hükümet sistemi olarak inşa edilmiştir. Dünyada uygulanan başkanlık sistemlerine göre rasyonelleştirilmiş bir hükûmet modelidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin merkezinde sadece millet egemenliği ve demokratik değerler bulunmaktadır. Anayasamız ile güvence altında bulunan cumhuriyetin temel nitelikleri, millî ve üniter devlet yapımız, Türk millî kimliği, Atatürk, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerler yeni sistemin kırmızı çizgileridir.
PARLAMENTER SİSTEMİN AĞIRLIKLARI TASFİYE EDİLDİ: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, parlamenter sistemin ağırlıklarını tasfiye etmiş, olumsuzluklarını gidermiştir. Türkiye vesayet odaklarından arındırılmış, ayak bağlarından kurtulmuş, özgüvene kavuşmuştur. Devlet yönetiminde çift başlılık, hükûmet krizleri, yönetim sisteminde tıkanıklıklar ve siyasal istikrarsızlıklar dönemi sona ermiştir. Hükûmet bunalımlarına kilit vurulmuş, hükûmet etme sistemindeki engeller aşılmıştır. Böylelikle, siyasi, ekonomik ve demokratik istikrarın yolu açılmış; hızlı işleyen, çabuk karar alan, sorunların çözümüne ve Türkiye’nin gelişmesine odaklı bir yönetim yapısı tesis edilmiştir.
DENGE DENETLEME GÜÇLENDİ: Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi kuvvetler arasındaki denge ve denetimi güçlendirmiştir. Kuvvetler ayrımı net olarak sağlanmıştır. Yürütme yetkisini doğrudan milletin vermesi temin edilmiş, yürütme Meclis içinden çıkmadığı ve güvenoyunu bizzat milletten aldığı için de güvenoyu ve gensoru mekanizması kaldırılmıştır. Meclis Yürütmeye karşı denetim gücüyle donatılmış, Cumhurbaşkanı, Meclis’e hesap verebilir hale getirilmiştir. Parlamenter sistemdeki sınırsız yetkili ve sorumsuz Cumhurbaşkanı yerine, her türlü iş ve işlemleriyle ilgili sorumlu, hem yasama, hem yargı denetimine tabi, hem de millete karşı hesap veren bir cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuştur… Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkemiz yönetimde istikrarın, temsilde adaletin temin edildiği bir yönetim sistemine kavuşturulmuştur.
YÜRÜTME ÇİFT BAŞLI OLDU: Parlamenter sistemin ülkemizdeki en önemli sorunlarından birisi Cumhurbaşkanı ve Başbakandan oluşan iki güçlü organ tarafından yerine getirilen yürütmedeki çift başlılık olmuştur. Türkiye’nin yönetim yapısını sakatlayan, hukuk ve anayasa tartışmalarını alevlendirip kriz ve kaosu derinleştirme ihtimali taşıyan hükümet etme sistemindeki karmaşa, özellikle de 15 Temmuz sonrasında çözülmesi zorunlu bir problem olarak tekrar karşımıza çıkmıştır.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ BAŞARILI: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Uygulama Sonuçları: Türkiye, 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmektedir. Bugüne kadar geçen 2,5 yıllık (13 Ocak 2021 tarihi itibariyle 2 yıl 6 ay 4 gün – 914 gün) süre zarfında birçok alanda tarihi adımlar atılmış, başarılar elde edilmiştir.
SİSTEMİN TAMAMLAYICILARI: Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tamamlayıcı unsurları kapsamında değerlendirdiğimiz hususlar şunlardır: Siyasi Partiler Kanunu değiştirilmelidir. Siyasetin ahlaki bir temele dayandığı, demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olduğu, ayrıştırıcı dilin törpülendiği, Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini ortak payda olarak kabul eden bir siyaset anlayışı hâkim kılınmalıdır. Anayasada yer alan temel ilkeler çerçevesinde kalmak şartıyla, her siyasi partiye teşkilat yapısını ve işleyişini belirleme hakkının verilmesi sağlanmalıdır. Siyasete katılım artırılmalı, parti içi demokrasi güçlendirilmelidir. Siyasi partilere devlet yardımı şartları yeniden düzenlenmelidir. Siyasi partilerin ticaret yasağı hükümleri açıklığa kavuşturularak titizlikle uygulanmalı ve denetlenmelidir.
SEÇİM KANUNU’NDA DÜZELEME YAPILMALI: Seçim Kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ülke seçim barajı makul düzeye indirilmeli ve siyasi partilerin ittifak kurması halinde de uygulanmalıdır. Mahalli idareler seçim sistemi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uygun hale getirilmelidir. Milletvekili adaylığı ve belediye başkan adaylığı şartları gözden geçirilmelidir. Muhtarlık seçimlerinde adaylık şartları ve süreci yasal düzenlemeye kavuşturulmalıdır. İllerin çıkaracağı milletvekili sayısına göre belirlenen seçim çevresi sayısı yeniden düzenlenmelidir. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile yönetimde istikrar ilkesi sağlandığından, seçim çevrelerini çok fazla daraltmanın anlamı kalmamıştır. Dar bölge ya da az sayıda milletvekilinden oluşacak daraltılmış bölge sisteminin temsilde adalet ilkesini geçersiz kılmasının yanı sıra, etnik, dini yahut belirli yapıları öne çıkartma ve güçlendirme, parti kurumsallığını ve disiplinini ortadan kaldırma, ayrıca siyasetin çok yerelleşerek genel ülke meselelerinden uzaklaşması gibi riskler nedeniyle ayrıştırıcı yönde etki yaratabileceği ve Türkiye için uygun olmayacağı dikkate alınmalıdır.
SİYASİ ETİK KANUNU ÇIKARILMALIDIR: TBMM üyelerinin ve siyasi partilerin çalışmaları, tüm yönleriyle etik esaslara bağlanmalıdır. Milletvekillerinin parti değiştirebilmeleri konusunda etik kurallar konulmalıdır. Milletvekillerinin yapamayacakları işlerin kapsamı, yeni sistemde daha aktif yasama faaliyetine imkan sağlamak üzere genişletilmelidir. Milletvekillerinin kabul edebilecekleri hediyeler ile milletvekilliği dışında elde ettikleri gelirlerin beyan edilmesi temin edilmelidir. Siyasî partiler ile parti yönetici ve adaylarının siyasi faaliyetlerine ilişkin gelir kaynaklarının ve seçim harcamalarının etkin bir biçimde denetimi temin edilerek kamuoyunun bilgisine sunulması sağlanmalıdır.
DOKUNULMAZLIK KALDIRILMALI: Milletvekili dokunulmazlığı, kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanarak belli durumlar dışında kaldırılmalıdır. Bunun için Anayasa’nın 83’ncü maddesinde değişiklik gerekmekle birlikte, Anayasa değişikliği mümkün olmadığı takdirde, birçoğu bölücülük faaliyetleri sebebiyle hazırlanmış ve TBMM’nde bekleyen dokunulmazlıkların kaldırılması dosyaları süratle işleme konulmalı, buna ilişkin süreç TBMM’nde işletilmelidir.
MESLEK KURULUŞLARININ YAPISI: Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının Anayasa’nın 135’nci maddesinde düzenlenen “kamu kurumu niteliği” dikkate alınarak; Anayasa ile belirlenen çerçevede faaliyet göstermeleri temin edilmelidir. Mesleki kuruluş ve birlik organlarının oluşumuna ilişkin seçimlerin katılımcı, mesleğin onuruna yakışır, adil temsile imkân verecek şekilde düzenlenmelidir. Mesleki kuruluşlara üyelik önündeki engeller kaldırılmalıdır. Mesleklerin ideolojik amaçlı istismar edilerek mensuplar arasında ayrılık yaratılması önlenmelidir.
KAMUOYU ARAŞTIRMALARI KONUSUNDA YASAL DÜZENLEME YAPILMALIDIR: Kamuoyu araştırmaları son yarım yüzyılı aşkın süredir, modern demokrasilerin vazgeçilmez operasyonel unsuru haline gelmiştir. Bu araştırmalardan beklenen, kamunun tutum ve eğilimlerine dair doğru ve tarafsız ölçümlere ulaşımın sağlanmasıdır. Kamuoyu araştırmaları yüksek bilimsel ve ahlaki standartlara uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Araştırmacı ve araştırma kuruluşlarının nitelik ve yeterliliklerine ilişkin esas ve usuller belirlenmeli, kamuoyunu manipüle eden, yönlendirme veya etkileme maksadıyla yalan, yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgiler sunan kamuoyu araştırmalarının ve araştırmacılarının önüne geçilmelidir.
RUH SAĞLIĞI KANUNU ÇIKARILMALIDIR: Toplum ve bireyin ruh sağlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması ve hizmet standartlarının belirlenmesi amaçlayan “Ruh Sağlığı Kanun Teklifi” MHP milletvekilleri tarafından 27 Temmuz 2018 tarihinde TBMM’ye verilmiştir.
YÜKSEK MAHKEME YENİDEN DÜZENLENMELİ: Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uygun hale getirilmelidir. Yargı reformu kapsamında yapılan düzenlemelere devam edilmelidir. Sağlam teminatlara bağlanmış bir yargı bağımsızlığı demokratik rejim için hayati önemdedir. İnsan odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuk güvenliğinin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya güvenin arttırılması kapsamında belirlenen ilkeler hayata geçirilmelidir.
ÇERÇEVE KANUN NİTELİĞİĞİNDE KAMU YÖNETİMİ KANUNU: Yeni Hükümet Sistemi esas alınarak, bir çerçeve kanun niteliğinde kamu yönetimi temel kanunu çıkarılmalıdır. Bu kanunda; devlet teşkilatının Anayasal çerçevede işleyişine ilişkin temel normlara ve idarenin bütünlüğü, verimlilik, etkinlik ve kaynakların rasyonel kullanımı doğrultusunda şekillendirilmesine yönelik temel ilkelere yer verilmelidir. Anayasa’da açıklığa kavuşmamış bazı konularda bu kanunla yetkilendirme yapılabilecek, uygulamada herhangi bir karışıklığa yol açılmaması temin edilecektir. Bunla birlikte yerel yönetimlerin de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uygun hale getirilmesi uygun olacaktır.
İDARİ USUL KANUNU ÇIKARILMALIDIR: Bu kanun ile yürütmenin iş ve işlemlerine yön verilmiş, vatandaş odaklı yönetim anlayışının hukuki zemini oluşturulmuş, vatandaşla idare arasında oluşan çekişmelerin asgariye indirilmiş olması mümkün hale gelecektir. Devlet teşkilat ve personel yapısı etkinleştirilmelidir. Bu çerçevede; teşkilatlanmada, etkili bir idare ve işbölümü ile şeffaflık esas olmalıdır. Cumhurbaşkanına bağlı, makro ve stratejik bakış açısı olan bir birim kurulmalıdır. İnsan gücü kalitesi için ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır. Üst düzey kamu yöneticileri yeniden tanımlanmalıdır.
İÇTÜZÜK DEĞİŞMELİ: TBMM İçtüzüğü yeni sistemin ruhuna uygun hale getirilmeli bu amaçla Yeni Bir İçtüzük Hazırlanmalıdır. İçtüzük değişikliğinde gözetilmesi gereken temel ilke, Meclis çalışmalarının etkin, verimli, kaliteli ve sağlıklı bir şekilde yürütülebileceği bir çalışma düzeni ortaya konulması, yasa yapım sürecine sivil katılımın ve etkinliğinin artırılması ve kuvvetler ayrılığına uygun düzenlemeler yapılması suretiyle demokrasinin güçlendirilmesi olmalıdır. Siyasi parti gruplarının yasama çalışmalarında işbirliği ve uzlaşı sağlamasını kolaylaştıracak mekanizmalar da inşa edilmelidir. Yürütme, sivil toplum ve vatandaş taleplerinin kanun teklifine dönüştürülmesine dair bir mekanizma oluşturulmalıdır.
KALKINMA PLANI YAPILMALI: Kalkınma Planı, Uluslararası Anlaşmalar ve Tezkerelerin görüşme usulü belirlenmelidir. Komisyon odaklı yasama sürecine geçilmelidir. Bu amaçla Kanun görüşmelerine dair usul ve esaslar gözden geçirilmelidir. TBMM ihtisas komisyonları yeniden tanzim edilmeli, Kesin Hesapları İnceleme Komisyonu kurulmalıdır. Ayrıca, Milli Strateji Komisyonu ve Siyasî Etik Komisyonu kurulmalıdır. Yasama ve denetim sürecinde yasama-yürütme ilişkisi, kuvvetler ayrılığı ilkesi de dikkate alınarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ruhuna uygun olarak İçtüzükte düzenlenmelidir. TBMM İdarî Teşkilatının Kurumsal ve İşlevsel Kapasitesi Artırılmalıdır. Yeni sistemle beraber kanun yapma, kanun teklif etme kapasitesini artırmak için Meclisin idari kapasitesinin de buna uygun olarak geliştirilmesi gerekmektedir. TBMM’nin daha etkin, güçlü, şeffaf, güvenilir ve itibarlı bir kurum olarak yapılandırılması sistemin özünü teşkil eden bir zorunluluktur. Bunun temin edilebilmesi için yasama tekniğinin ve kalitesinin geliştirilmesi, bu amaçla da mevzuat ve teşkilat başta olmak üzere fiziki, beşeri ve teknolojik kapasitesinin artırılması gerekmektedir. Ekonomiye Yönelik Reformlara Devam Edilmelidir. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal problemlerinin köklü ve kalıcı çözüme kavuşturulması bazı yapısal tedbirleri almayı gerektirmektedir. Bu çerçevede; üretimin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılması, yurt içi tasarrufların ve yatırımların artırılması, vergi reformu, harcama reformu, gelirin adil bölüşümü ve yoksullukla mücadele, tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınma, işgücü piyasası ve çalışma hayatı, bankacılık ve finans alanlarında reformlar hayata geçirilmelidir. Türkiye 2023 seçimlerine kadar çözüm bekleyen birçok temel problemini aşabilecek güçte ve aşma kararlılığındadır.