İstanbul’un taksi sorunu son hızla devam ediyor. İBB plaka sahiplerini trafiğe çıkarmaya hazırlanırken, bu uygulamalar İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu öncülüğünde bir kısım taksiciler tarafından protesto ediliyor. Peki, İBB’nin getireceği yeni sistemin detayları neler ve İstanbul’da taksi plaka sahipliği nasıl işliyor?
İstanbul’da yolcular hala taksi bulamamaktan, taksiciler ise şehrin trafiğinden şikayet etmeye devam ediyor. Uzun zamandır İstanbul halkının gündeminde olan taksi meselesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni planını açıklamasıyla seviye atladı. İBB Başkanı İmamoğlu’nun duyurduğu yeni sistem, taksicilerin aylık net maaşının 6.622 lira olmasını, yılda 2 kez performans priminin ödenmesini, sigortayı ve tek tip giyinmeyi kapsıyor.
Bu yeni sistemin, İstanbul’da yeni taksilerin hayata geçmesiyle beraber uygulanması öngörülüyor. 5 bin yeni taksinin İstanbul’da hizmete girmesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde (UKOME) 10. kez gündeme getirildi ve yeniden reddedildi. UKOME toplantısı öncesi İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu öncülüğündeki taksiciler, eylem yaptı, ‘Esnaf burada İmamoğlu nerede?’ sloganları attı.
İstanbul’da kaç taksi var?
İstanbul’da 17 bin 395 adet taksi bulunuyor. 1990 yılından beri sayısı artmayan taksiler için 3 Mayıs 1986 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göre, ticari plaka verilebilmesi için şoförlük mesleğini geçim kaynağı olarak seçmiş olma şartı mevcut. İBB, bu kararı uygulamaya koyarak, plaka sahibini şoför koltuğuna oturtmayı planlıyor. Kurulacak komisyon mevcut plaka sahipleri denetlenecek, yeni olanların ise şartları sağlaması üzerine trafiğe çıkmasına izin verilecek.
Bu kararın uygulamaya geçmesiyle, hisse üzerinden taksi plakası sahibi olmak rafa kalkacak. Zira mevcut durumda taksi plakası hisseleri bijon üzerinden 16 hisseye kadar çıkabiliyor. Aksu, hisseli satışın engellenmesi yönelik yargıya gideceklerini de belirtti.
Peki, İstanbul’da taksi plakası sahipliği nasıl işliyor? Sputnik, İBB Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan ve İstanbul’da 38 senedir plaka sahibi olan ve kendisi de taksi şoförlüğü yapan Ekrem Yüksel ile konuştu.
‘İstanbul’da taksi bir yatırım aracı, son 20 yıldır dolar yerine plakaya yatırım yapılsaydı 2-3 kat daha fazla kazanmış olacaklardı’
Cihan, İstanbul’da taksilerin uzun zamandır bir yatırım aracı olarak görüldüğünü belirterek “Bir şeyi sınırladığınızda ve gelir getireceği zaman da değeri artıyor. Takside önemli olan şey plaka, buna yatırım yaptığınızda ve gelir getirdiğinde değeri artıyor. Plaka sahibine aylık 10-12 bin lira gelir getiriyor. Bunun karşısında da bir engel olmadığı ya da bu zamana kadar bir uygulama olmadığı için biraz parası olup yatırım yapmak isteyenler plakaya yatırım yapmışlar. Son 20 yıldır eğer dolar yerine plakaya yatırım yapmış olsaydı insanlar 2-3 katı daha çok kazanmış oluyorlar. Plaka yatırım aracı olarak dolardan bile daha fazla gelir getiriyor” ifadelerini kullandı.
‘Taksi sisteminin en altında çalışan, kendi masraflarını ve kazancını çıkarmaya çalışan şoför, farklı davranışları gitmeye başlıyor’
Plaka sahibinin verilen hizmet ile ilgilenmediğini ifade eden Cihan, taksi plakalarının defalarca kiralandığını bu sebeple direksiyon başında olan şoförün kendi kazancını çıkarmak için ‘farklı davranışlara’ gittiğini şu ifadelerle anlattı:
“Plaka sahibi aracıyla, hizmetle ilgilenmiyor. Sadece aylık gelirine bakıyor. Plaka sahipleri, İstanbul’daki birkaç şirkete emanet ediyor plakalarını. Bu şirketler kiralayıcılara kiralıyor. O kiracı başka bir şoför buluyor, ona kiralıyor plakayı tekrar. Dolayısıyla herkes bundan bir komisyon elde ediyor. En yukarıdaki plaka sahibi ayda binlerce lira alıyor hiçbir şeye karışmadan, üzerinden komisyon alan plakayı kiralayan kişi aylık 3 bin lira gelir elde ediyor. Daha sonra ikinci bir kişiye kiralanıyor, o da gelir elde ediyor. En sonda çalışan şoför hem plaka kirasını hem araç masraflarını hem de aradaki bu komisyoncuların masraflarını çıkarmak zorunda. Bir de kendi kazancını çıkarmak zorunda, SGK’sını da kendi çıkarmak zorunda. Mazot parasını, araba giderlerini çıkarmaya çalışıyor. Sistem bu şekilde işliyor. Bu anlamda en altta ezilen şoför de bu sefer farklı davranışlara gitmeye başlıyor. Çünkü zaten mal onun değil, orada çalışıyor, günlük bir kazanç elde etmeye çalışıyor.”
‘Her bir kişinin tek bir taksi plakası ve tek geçim kaynağının bu olması gerekir ancak sahadaki durum bu şekilde değil’
Bu sebeple taksiciliği bir ‘meslek’ olarak yapmadıklarının altını çizen Cihan “Aslında değiştirmeye çalıştığımız bu. Plaka rantı dediğimiz, plaka sahipliği 10 bin 553 sayılı Bakanlar Kurulu kararında olduğu şekliyle uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten Bakanlar Kurulu kararı diyor ki, plaka sahipleri sadece ve sadece buradan geçimini sağlıyor olması gerekiyor. İstanbul’daki tüm ticari plakalar, taksi ve minibüsler, bu karara istinaden verilmiş durumda. Her bir kişinin sadece 1 tane taksi plakası olabilir. Tüm geçimini de buradan sağlıyor olması gerekir. Ancak sahada karşılaştığımız durumlar maalesef böyle değildi” dedi.
İBB tarafından kurulacak komisyonda taksi plakaları sahiplerinin başka gelir kaynağı olup olmadığı kontrol edilecek
Cihan, önceden belediye tarafından verilen taahhüt belgelerini araştırmaya başladıklarını, taksi sistemini Bakanlar Kurulu kararının ‘özüne’ döndürmeyi amaçladıklarını ifade etti. Bunu 2 etap halinde yapmaya başladıklarını belirten Cihan, yeni alım-satım işlemlerinde SGK kayıtlarından başka geçim kaynağı olup olmadıklarını kontrol ettiklerini ve ona göre tahsis belgesini verdiklerini belirtti. İkinci etapta ise bir komisyon kurma aşamasında olduklarını ifade eden Cihan, mevcut taksi plakalarındaki durumu araştıracaklarını ifade etti.
‘16 kişinin geçimini 1 taksiden sağlaması mümkün değil’
Bakanlar Kurulu kararının uygulanmaya başlamasıyla taksi plakasının hisse üzerinden satışının artık mümkün olmayacağını vurgulayan Cihan, “Kanunun ruhunda ‘geçimini buradan sağlamak’ vurgusu var. 16’ya bölündüğü için söylüyorum, 16 kişinin geçimini 1 taksiden sağlaması mümkün değil. Böyle bir sisteme de gitmemek gerekiyor. Hisseli satışlara da izin vermeyeceğiz. Mecburen tabii, verasetle iştigal edenler var, bununla ilgili bir şey yapmamız çok mümkün olmayacak ama bundan sonra artık İstanbul’da taksi plakalarının hisseli satış yapılması, hisseye bölünmesi mümkün olmayacak” dedi ve kurulacak komisyonda hisseli satışlara da bakılacağını belirtti. Cihan aynı zamanda gereken belgeleri belediyenin vermeyeceğini ve denetimlerde cezai yaptırımları olacağını aktardı.
‘Plaka sahibinin kendisinin çalışmasını sağlamak istiyoruz’
“Biz plaka sahibinin şoför olmasını, kendisinin çalışıyor olmasını sağlamak istiyoruz” diyen Cihan, mevcut şoförlerin şartlarını yerine getirdiği takdirde çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Cihan, 5 bin yeni taksi sistemiyle bir ‘pilot uygulaması’ yaptıklarını asıl amacın tüm taksileri kurumsallaştırmak olduğunun altını çizdi.
‘Eyüp Aksu bize rutin olarak bunu yapıyor, taciz suçu işlemiş olanların taksicilik yapmasını engelleyen maddemize de dava açmıştı’
Aksu’nun açacağı davayı da değerlendiren Cihan şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye bir hukuk devleti ve isteyen istediğine dava açabilir. Eyüp Aksu da zaten bize rutin olarak dava açıyor. Eyüp Aksu’nun Bakanlar Kurulu kararına dava açması gerekir Eyüp Aksu’nun. Hisseli satış üzerinden dava açacağını söylüyor. Kurul kararında hisseli satış diye bir şey yok. Eyüp Bey geçen sene taciz suçu işlemiş olanların taksilerde çalışamaması ile ilgili bir denetim maddemize dava açmıştı. Ama başarılı olamadı, biz bu davayı kazandık. Çatalca ve Silivri’deki bordo taksileri sarı taksiye dönüştürdük. Buna da dava açtı Eyüp Bey ama bunu da kaybetti.”
Taksi plakası sahibi: 12 saat için 250 lira alıyorum ancak 320 isteyen de var
İstanbul’da taksi plakası sahibi olan Ekrem Yüksel ise plaka sistemini ve taksicilerin yaşadığı sıkıntıları aktardı. 38 yıldır kendisinin de şoförlük yaptığını belirten Yüksel, bir şoförünün olduğunu ve günde 12 saat taksiyi işlettiğini anlattı. Yüksel “Ben günlük olarak 250 lira alıyorum ama 300, 320 isteyenler de var. Masrafları da kendim karşılıyorum mesela otogara aylık 800 lira veriyorum. Şoförüm 30 yıldır benimle çalışıyor, sigortasını da ben ödedim. Benden 1-2 sene sonra emekli oldu. Benim şoförüm pazar günleri de çalışmaz, istirahatli. Biz basit usul üzerinden vergiye tabiyiz, devlet ne kadar derse o kadar yatırıyoruz. Bir de şoför vergisi (götürü ücret vergisi) vardır. Şoförler bu açıdan zorlanıyor, senelik 1600 civarında bu vergi de. Mesela ben hastalandım, 2 gün için şoföre veriyorum, yine bu vergi ödeniyor. Bunu da ben yatırıyorum” dedi.
‘Para önemli değil, ben evime parayı helaliyle getirmek isterim, ‘Allah razı olsun’u duymak her şeyden önemli’
İstanbul’da taksicilerin gelirlerinin fazlasıyla çok olduğunu aktaran Yüksel “İş çok. Kimin elini gördüysem onun yanında dururum, yolcumu alırım. ‘Nereye gidiyorsun’ demem, benim görevim, vazifem bu. Biz bu şekilde çalışıyoruz. Para önemli değil, ben evime parayı helaliyle getirmek isterim. ‘Allah razı olsun’u duymak her şeyden önemli. ‘Allah razı olsun, bir saattir taksi bekliyorum’ diyor yolcularım da” dedi ve ekledi:
‘Herkes parasını güzel kazanıyor, iş beğenip almıyorlar bile’
“Taksicinin sorunu olmaz, herkes parasını güzel kazanıyor. İş beğenip almıyorlar bile. Herkes evine güzel para götürüyor. Yolcular ‘bütün taksiciler ağlıyor’ diyor. Ben de ‘onlara bakmayın, şoför milleti hep ağlar’ diyorum. Yolcu fazla bahşiş versin diye ağlıyorlar, resmen dilencilik gibi.”
‘Bazı taksicilerin yolcuları kandırmak için tırnakçılıktan, sahte para vermeye türlü yolları var, yolcu seçen de bunlar’
Bazı taksicilerin yolcuları kandırmak için pek çok yola başvurduğunu söyleyen Yüksel, “her meslekte kötü olan vardır” diyerek, bu taksicilerin, işlerini doğru yapanları da zan altında bıraktıklarını belirtti:
“Yolcuları kandırmak için türlü yolları var. Para bozacağım bahanesiyle yolcuları bekletip kafalarını karıştırıyorlar, sonra pazarlığa oturuyorlar. Yıllardır İstanbul’un içindeyim, insanları tanıyorum artık. Sonra benim taksiye biniyorlar, beni de üçkağıtçı sanıyorlar. Türlü türlü yolları var yolcuları dolandırmak için. Paranın ucunu yırtar, tırnakçı deriz onlara, kolunun içine saklar. 50 lira vermişsinizdir, der ki ‘abla 5 lira verdin bana’. İnsanların gözlerini şaşırtıyorlar, böyle bir cambazlık. Bu işin sanki kursuna gitmişler. Sahte para veren de çok. Her meslekte kötü olan vardır. Bunları yapanlar işte, yolcu seçen de onlar. Benim arabamda yolcu seçme işi yok. Bunları yapan hırsız, hırsızın arabası yürümez ki.”
‘5 bin taksi koyulsa da insanlar taksiye ulaşamaz, bunun çözülmesi için taksinin her durağa girebilmesi lazım’
Ancak Yüksel, İBB’nin yeni taksi sistemine olumlu bakmıyor. Önemli olan sorunun trafik olduğuna işaret eden Yüksel, taksicilerin her durağa girebilmesi gerektiğini savunuyor:
“Bu taksileri koysa da insanlar taksiye ulaşamaz. Çok fazla kitleniyor trafik. Durağa telefon ediyorlar mesela otelden, ‘bir taksi gönder, yolcu var’ diyorlar. Çok trafik var, ulaşamıyorsunuz, bu sefer basıyorlar fırçayı. Bu ancak şu şekilde çözülür. Her taksinin her durağa girebilmesi lazım. Mesela Beylikdüzü’ne gittim, yolcu inince Beylikdüzü’ndeki bir durağa gidip oradan yolcu alabilmem lazım. Oradan boş gelmeyeceğim. Her köşe başı da sahiplenilmiş. Yanaşıyorsunuz Aksaray’da bir yere, hemen bakıyorsunuz arkada biri korna çalıyor. ‘Bizim buranın arabaları var’ diyorlar. Gitmek zorundasın, gitmesen kavga çıkacak. Değmez, tek başınasın, bir anda toplanıveriyorlar. Eskiden beri bu böyle.”
‘İBB şoför başı 6 küsür bin lira veremez, daha yolları yapamıyorlar’
Yüksel sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İBB şoför başı 6 bin küsür lira vereceğim diyor. Ama bir takside 3 şoför çalışacakmış. Bu paranın imkanı yok, araba kazanmaz ki. İBB o kadar zengin mi, daha yolları yapmıyorlar. Nasıl bunu yapacaklar? Bu taksiler çıksa da trafiğe yine insanlar taksi bulamayacak, boş iş. Herhalde şimdi taksi çok ucuz, herkes taksiye biniyor. Taksiye çok binen var, o yüzden kimse taksi bulamıyor. Sonra gündeme girdik işte, gürültü devam. İnceldiği yerden kopacak. 5 bine ihtiyaç yok, zaten minibüslerden bin tane verildi şu anda.” Kaynak: Sputnik