Boris Johnson, Rus oligarkların Birleşik Krallık’taki lüks mülklerin mülkiyetini kaydettirmeleri için 18 ay süre verilmesi planlarından geri adım atarak, U dönüşü yaptı.”Ödeme süresini” altı aya indirdi.Ve hükümet avukatlarının tedbirleri uygulamadan önce “uygun” olduğunu göstermeleri için yasal gerekliliği kaldırarak, Vladimir Putin’le bağlantısı olan kişilere yaptırım uygulama sürecini kolaylaştırmayı planladığını duyurdu.
Ancak değişiklikler, bir paravan şirketten ziyade bir mülkün gerçek sahibini belirlemek için kayıtların güncellenmesinden önce maksimum 28 günlük bir gecikme çağrısında bulunan İşçi Partisi’nden gelen taleplerin oldukça gerisinde kalıyor.
İşçi Partisi milletvekili David hükümetin Londra’daki Rus “kirli parası” ile başa çıkmaktaki gecikmesinin, Ukrayna’nın işgaline yanıt olarak Putin’in yandaşlarına yaptırım uygulama konusunda İngiltere’yi ABD ve AB’nin gerisinde bıraktığını söyleyerek ağır bir dille eleştirdi.
Boris Johnson’ın Ekonomik Suçlar Yasası’nı yarın Avam Kamarası’na gelmeden değiştirme kararı, Britanya’nın yaptırım rejiminin şimdiden yüzlerce kişiye yaptırım uygulayan Amerikalı ve Avrupalı müttefiklerinden daha az hızlı yanıt verebildiğinin kabulü anlamına geliyor. Birleşik Krallık’ın yaptırım listelerini Washington ve Brüksel tarafından dayatılanlarla uyumlu hale getirmesine izin verecektir. Londra şu ana kadar Arsenal ve Everton futbol kulüpleriyle finansal bağlantıları olan Alisher Usmanov da dahil olmak üzere sadece 15 oligarkı onayladı.
Geçmişe dönüp bakıldığında şu soru akıllara geliyor; Peki özellikle Londra kenti, Putin’in oligarklarının cenneti haline nasıl geldi?
Son yıllarda Rus alıcılar arasında Avrupa’da ilk sırada popülerliğini kanıtlamış olan, Londra’nın merkezi Belgrave Square olduğu bilinir. Londra, en büyük özel tarihi evlerinden, kullanılmayan metro istasyonuna kadar, uzun zamandır Rusya cumhurbaşkanı yakınlarının mülk satın alması için çekici bir merkez haline getirilmiştir.
Onların tartışılan servetleri, İngiltere sermayesine sızmıştır. Özellikle, Londra ve güneydoğu İngiltere’deki lüks emlak piyasası Rusya ve eski Sovyet devletlerinden gelen yatırımlarla adeta altın yıllarını yaşamıştır. Oligarkın konağı, yüzme havuzları, sanat galerileri ve eski model araba koleksiyonları içeren çok katlı fantastik iç mekanlara sahip, adeta filimlerde ki gibi efsane haline getirilmiştir. Emlakçılar, avukatlar, muhasebeciler, finans kurumları, emlak şirketleri, halkla ilişkiler ajansları, mimarlar ve iç mimarlar, hepsi bu bol nakitten iyi iş çıkartarak yararlanmışlardır.
Bu arada, bu düzene karşı kampanya düzenleyenler ve gazeteciler yazılarıyla alarm veriyordu. Uzun süredir işaret ettikleri Londra, yolsuzlukla mücadele örgütü Transparency International UK’nin belirttiği gibi dünyanın her yerinden ve özellikle eski Sovyetler Birliği’nden “şüpheli servet” için benzersiz bir şekilde çekici görünüyor iddialarını gündeme getiriyordu.
1945’ten bu yana Avrupa’daki en tehlikeli savaşı başlatan seçkinlerin işlerine ortak olmanın Rusya – Ukrayna savaşına kadar kimsenin aklına gelmedi. Rusya’nın işgaliyle aniden akıllara kara para aklama – yaptırım gündeme gelmedi milyonlarca Sterlin ekonomiye akarken bu değerler çoğunlukla göz ardı edildi.
Tek olası (ve yetersiz) gerekçe ise, bu para akışının sıradan vatandaşlara akacağıdır, ancak çoğu Londralı için şüpheli bir yararı olmuştur. Londra’nın ünlü uygun fiyatlı evleri üzerinde daha fazla baskı yarattı ve bu aşırı talep metre kare rayiç bedelde değer artırdı . Güçlü yönleri açıklık ve erişilebilirlik olan Londra gibi bir şehirde dışlanmayı ve bölünmeyi teşvik etti.
Knightsbridge, Kensington, Highgate’in bazı bölümleri gibi oligarkların ve kleptokratların satın almayı sevdiği yerlerde ve Weybridge, Surrey yakınlarındaki St George’s Hill gibi banliyö güvenlikli sitelerde asla çalışan kesim pazarında olmayacaktı. Ancak, Transparency International – Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün de iddia ettiği gibi, bir dalgalanma etkisi oldu: milyarderler Kensington’da satın alırsa, o zaman bankacılar, en başarılı profesyonellerin daha uzağa itilebileceği marjinal olarak daha az pahalı bölgelere kayacağı düşünüydü. Ta ki Londra dışında ki ilçe ve köylerde ilk kez alıcılar stüdyo dairelerinin daha uygun olduğunu bulana kadar.
Oligarkların popüler hayal gücü evleri akıllara durgunluk verecek nitelikte lüks. Akla ilk gelen isimlerden , Roman Abramovich’in gerçek değerinin $12.2 milyar Dolar olduğu kayıtlarda var. Abramovich dünyanın en pahalı caddelerinden biri olan Kensington Palace Gardens’daki en az 150 milyon Sterlin değerindeki 15 yatak odalı evi veya Belgrave Square’ deki Oleg Deripaska’ya ait olduğuna inanılan evler örnek verilebilir. ABD’de yaptırımlar altındaki Putin müttefikleri Londra’nın temel taşı olan sıvalı klasik tarzdaki evin değerini hayal edilemez oranlarda şişirilirken, ruhu tamamen değiştirilmiştir.
Bunlar arasında, 2016 yılında AB tarafından onaylanan ve kendisini “Putin’in yakın çevresinin etkinleştiricisi” olarak nitelendiren Mikhail Fridman tarafından 65 milyon Sterline satın alınan Highgate’teki kuleli ve çatılı Jakoben tarzı bir fantezi olan Athlone House yer alıyor.Veya Surrey’deki 72 odalı bir Tudor binası olan ve Arsenal Futbol Kulübü’nün eski büyük hissedarı ve Everton’da bir yatırımcı olan maden milyarderi Alisher Usmanov’a ait olduğuna inanılan Sutton Place gibi gerçek bir kır evi var.
Surrey, Virginia Water’daki sanat dolu Palladian Ingliston House gibi, Fridman’ın iş ortağı Petr Aven’a ait, kendisi de yaptırıma tabi olan, etrafı çevrili bir malikanede banliyö konağı var. Ya da St George’s Hill’de eskiden Deripaska’ya ait olan ve hala olabilir bir art deco saray olan Hamstone House. Bunların en görkemlisi, fosfat kralı Andrey Guryev’in sahibi olduğu kuzey Londra’daki Witanhurst’tur. Genellikle başkentin Buckingham Sarayı’ndan sonra en büyük ikinci müstakil evi olarak adlandırılan evin zaten bol olan boyutları devasa bir bodrum katıyla genişletilmiştir.
Bu özelliklerin önemli bir yönü, fazlalık ölçekleridir. Witanhurst’un yenilenmesini tasarlayan klasik mimar Robert Adam bir keresinde New Yorker’a “evler insanların statüsünün, hırsının ve hayallerinin başlıca ifadesidir… Buna ‘ihtiyaç’ kelimesini koyamazsınız.” tanımlamasını yapmıştır.Benzer bir durum, Putin dostu Ukraynalı Dmytro Firtash’ın, yakınlarda zaten muhteşem bir modern eve sahip olmasına rağmen, kullanılmayan Brompton Road metro istasyonunu satın alma kararında görülebilir.
Diğer önemli hususlar güvenlik, gizlilik ve halkala olan bağlantının kesilmesidir. Tüm bu faktörler, Knightsbridge’de Rogers Stirk Harbour and Partners’ın liberal fikirli uygulaması tarafından tasarlanmasına rağmen, aşırı güvenlik ve ayrıcalık sunan bir apartman bloğu olan One Hyde Park’ın tek varlığı halinde sanayileştirildi. Sakinleri arasında Rus iş adamı Vladislav Doronin ve son on yılın başlarında orada bir çatı katı için o zamanlar rekor 136,4 milyon Sterlin ödeyen, Ukraynalı milyarder Rinat Akhmetov da vardır.
One Hyde Park camlı duvarlarının gerçek şeffaflığı, iç yaşamının gerçek opaklığını yalanlıyor. Çevresindeki sokakların canlılığına pek az şey katıyor. Yüksekliği, Hyde Park’ın ufkunu, Londra’daki daha sonraki ve daha yüksek binalarla karşılaştırıldığında neredeyse mütevazı görünecek şekilde duruyor. Daha büyük, daha yüksek ve benzer şekilde kuleler artık Londra Amerikan büyükelçiliği çevresindeki Nine Elms bölgesinde görülebiliyor. Bunlar Ruslar tarafından özellikle tercih ediliyor gibi görünmüyor, ancak oradaki satın alımların bir kısmının şüpheli kaynaklardan finanse edilmesi de tahmin ediliyor.
Çünkü bu tür ev ve lüks daire satışları daima Avukatlar ve belli emlak şirketleri tarafından çok gizli tutuluyor.
Bilinen tek şey, Transparency International – Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün belirttiği gibi, 2016’dan bu yana Birleşik Krallık mülküne 6,7 milyar sterlinlik şüpheli fon yatırıldığı ve bunun en az 1,5 milyar Sterlininin “yolsuzluk veya Kremlin’le bağlantılı olmakla suçlanan Ruslar tarafından satın alındığı”. Transparency International – Uluslararası Şeffaflık Örgütü, birçok işlemin gizliliği göz önüne alındığında, gerçek toplamın neredeyse kesinlikle bunun birkaç katı olduğunu söyleniyor.
Londra’nın cazibe merkezleri arasında, hukuk sisteminin sağlam ve güvenilir olarak kabul edilmesi ve siyasetinin en azından şimdilik istikrarlı olduğu şeklindeki paradoksal gerçeği içerir.
David Cameron, 2015’te “kirli parayı” kısma ve 2016’da İngiliz hükümeti, yabancılara ait mülklerin halka açık bir kaydını uygulamaya koyma sözü vermişti. Altı yıl sonra, Boris Johnson hala böyle bir kayıt için acele etme sözü veriyor. Kısa süre önce “İngiltere’de kirli paraya yer yok” demiş ve eklemişti. “Putin’i destekleyenler uyarıldı: Haksız kazançlarınızı saklayacak hiçbir yeriniz olmayacak.”
Tekrardan Chelsea’nin sahibi Roman Abramovich’ e dönersek, son gelişmeler sonrasında “Abramovich Rusya’ya geri dönemeyebilir.” Rusya parlamentosu Cuma günü ‘sahte haberlerin’ yayılmasına karşı yeni yasalar çıkardı.Rusya’nın tanımına göre ‘sahte haber’ örnekleri, “Ukrayna’yı işgal veya savaş olarak ele almalarını” içeriyor. Abramovich’in Chelsea kulübü satışına ilişkin açıklaması artık anavatanında yasa dışı bir eylem.
Vladimir Putin, Chelsea’yi sattığını söylediği son açıklamasında “Ukrayna’daki savaş” ifadesini kullandıktan sonra başkan olarak kaldığı müddetçe Roman Abramovich Rusya’ya dönme umutlarını sona erdirmiş durumdu. Rusya parlamentosu Cuma günü, ülkelerin Ukrayna’daki faaliyetleri hakkında ‘Sahte haberlerin’ yayılmasına karşı 15 yıla kadar hapisle cezalandırılan yeni yasaları çıkardı.
ROMAN ABRAMOVICH CHELSEA SATIŞINDAN 3 MİLYAR STERLING BEKLİYOR, SATIŞ GECİKEBİLİR –
Chelsea, Roman Abramovich’in belirlediği 3 milyar Sterlinlik etiketle satışın gecikebileceği bugünkü pazar gazeteleri haberlerinde yer aldı. Roman Abramovich’in yaptırımlardan etkilenmeden önce kulübü acil satmaya çalıştığı için Chelsea için 3 milyar Sterlin istediği bildiriliyor. Ancak The Mirror gazetesi, satmak için çok acelesi olduğu ve Chelsea’nin sıralamada diğer en iyi dört Premier kulüple rekabet edebilecek bir zemini olmadığı gerçeği göz önüne alındığında, istediği fiyattan en az bir milyar sterlin düşürmesi gerekebileceğini bildirdi. Ayrıca, herhangi bir fiyattan hızlı bir satış gerçekleştirebileceği konusunda da şüpheler var. Real Madrid hem Erling Haaland hem de Kylian Mbappe’yi istiyor. Barcelona, Chelsea’nin defans oyuncusu Andreas Christensen için yarışa liderlik ediyor.