Kırım Tatar Türk halkının vatan Kırım’dan katil Stalin yönetimi tarafından koparılmasının 79. yılı. 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin eli kanlı lideri Stalin’in emriyle Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı.
Sovyetler Birliği’nin gizli polis komiserliği görevlileri, sabah saat 5 sularında Kırım Tatar Türkleri’nin evlerine tek tek baskın düzenledi. Kırım’ın dört bir yanından Türk ve Müslüman olan Kırım Tatarları, kucaklarına bir Kuran’ı Kerim, bir bohça, bir kuru ekmek ancak alabildi. Sovyet canileri, koca bir halkı açlığa, sefalete, soykırıma sürdü.
Sürgün ve soykırımın yaşattığı bunca acı halen hafızalarda canlılığını koruyor. Kırım Tatarları, bugün dimdik ayakta. Katil Stalin’den Putin Rusyası’na her türlü katliama, baskı ve yıldırmalara, soykırım girişimlerine karşı mücadeleye devam ediyor.
Ukrayna’da da, her yıl 18 Mayıs tarihi, Kırım Tatar Soykırımı Kurbanları Anma Günü olarak geçiriliyor.
18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR TÜRKLER’İ SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI
Bundan tam 79 yıl önce, Kırım’ın aslî sahipleri olan Kırım Türkleri, anavatanlarından zorla
koparılmış ve çok ağır şartlar altında sürgün edilmiş, uzun süre boyunca da yurtlarına geri
dönmeleri zalim Sovyet yönetimleri tarafından engellenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın işgal ettiği Kırım’ı, 10 Nisan 1944’te yeniden ele
geçiren Kızıl Ordu, masum ve savunmasız Kırım Türklerine yönelik mezalime başlamıştır.
Bununla yetinmeyen Stalin, 11 Mayıs 1944’te, “vatan hainliği, Sovyet halkını imha etmeye
yönelik girişim ve Nazi işgalcileriyle işbirliği” gibi asılsız gerekçeler öne sürerek Kırım
Türklerinin anavatanlarından sürülmesini emreden bir karar almıştır. 18 Mayıs’ta bu
sürgün kararının uygulanmasıyla insanlık tarihinin en acı olaylarından birisi vuku
bulmuştur.
18-19-20 Mayıs 1944’te, her eve eşyalarını toplamak için 15-20 dakika gibi kısa bir süre
tanınmış, Kırım halkı kamyonlarla tren istasyonuna taşınmıştır. 400 binden fazla Kırım
Türkü, 70 trenle ve 2-3 hafta süren yolculukla Özbekistan başta olmak üzere Urallar’a ve
Sibirya’ya sürgün edilmiştir. Susuzluk, açlık, hastalık, olumsuz hava şartları gibi sebeplerle
en az 150 bin insan bu sürgünde hayatını kaybetmiştir. Sürgün yerlerinde asgarî yaşam ve
barınma imkânları olmayan Kırım Türkleri, vatanlarından uzaklaşmış olmanın verdiği acı
ve hasretle vatan davasına tutunmuşlardır.
Sürgün işleminin bitmesinin ardından Sovyet Rusya’da kutlamalar yapılmış; Kırım
Türklerine ait geride kalan taşınmazlara el konularak, canlı hayvanlar ve değerli eşyalar
yağmalanarak, mezarlıklar harap edilerek Türklere ait izler silinmeye çalışılmıştır.
Büyük sürgünden bugüne 79 yıl geçmesine rağmen Kırım Türklerinin maddî ve manevî
kayıpları tazmin edilmemiş, yaraları kapatılmamıştır. Kırım Türklüğü, millî kimlik ve
bekasını ilelebet yaşatma uğruna her türlü baskı ve zulme göğüs germiş, Türklüğünden
ödün vermemiş ve namus saydığı bayrağı ve vatanından asla vazgeçmemiştir. Böylece
kimliğini, inançlarını ve tarihî mevcudiyetini korumayı başarmıştır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması sonrasında, Ukrayna’ya bağlı olacak
şekilde Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi ile birlikte, Kırım’dan koparılan
Türklerin anavatanlarına dönüş süreci başlayabilmiştir. Ancak, bu olumlu gelişme de
maalesef ki çok uzun sürmemiş, Rusya Federasyonu’nun 2014’te Kırım’a yönelik girişimleri
bir kez daha Kırım Türklüğünü hedef almıştır. Vatan parçası Ukrayna’nın elinden alınmıştır.
Kırım, Rusya tarafından bir oldubitti ile fiilen işgal edilmiş; türlü oyunlarla ve uydurma bir
referandumla hukuka aykırı bir şekilde ilhak edilmiştir.
Kırım Türklüğü üzerindeki baskı ve yıldırma politikalarının hâlen devam ettiği günümüzde,
İsmail Gaspıralı ve Cengiz Dağcı’nın ateşi ve ruhuyla harman olan Kırım Türklüğü, baskı ve
zulüm karşısında vatan ve özgürlük için mücadelelerini sürdürmeye devam etmektedir.
Kırım Türklerine yönelik uygulanan sürgün ve katliamın 79. yıldönümü münasebetiyle,
Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) olarak, bu menfur
hadiseyi bir kez daha nefretle kınıyor, tüm Türk dünyasında emperyalistlerin zulmüne
uğrayan soydaşlarımızı ve ecdadımızı hürmetle ve rahmetle yâd ediyoruz.
Kırım Türk’tür, Türk kalacak !
Tanrı Türk’ü Korusun…