Kılıçdaroğlu’ndan Abdullah Gül’ün adaylığı ile ilgili gündem yaratacak çıkış!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin ‘Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki aday hala Abdullah Gül’dür’ iddiasına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu; ‘Abdulkadir Selvi niye benim adıma konuşuyor, yoksa birileri yazdırıyor mu? Onlara belli cümle kalıplarını verip bunu yazacaksınız diyorlar, onlar da ‘elbette’ deyip yazıyorlar. ‘ dedi… h
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Medyascope canlı yayınında Gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kafasındaki adayın Abdullah Gül olduğu iddiasına bulunarak; “Erdoğan’ı Gül’le tasfiye etme planından vazgeçmiş değil. Eğer o döneme kadar Ali Babacan daha iyi bir performans gösterirse, Gül yerine Babacan tercih nedeni olabilir. Ama henüz A planı Abdullah Gül’ün ortak adaylığı.” ifadelerinde bulunmuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu Selvi’nin bu satırlarına yanıt vererek; ‘Abdulkadir Selvi niye benim adıma konuşuyor, yoksa birileri yazdırıyor mu? Onlara belli cümle kalıplarını verip bunu yazacaksınız diyorlar, onlar da ‘elbette’ deyip yazıyorlar. ‘ dedi…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:h
“Devlete duyduğum saygı dolayısıyla devlet bizi dinliyor demek istemem, bazı yerler ve çevreler bizi dinliyorlar ben bunu biliyorum. Erdoğan demişti bir arada, “Ey Kılıçdaroğlu senin nefeş alışını bile biliyoruz” diye. Bunu söyledim, Sayın İçişleri Bakanı ağır bir ifade kullandı dinleyenler açısından. O da bakanken kendisinin haberi olmadan dinlenmişti. Demokrasinin olmadığı bir ülkede rakibinizi dinlersiniz.
Mahkemelerde büyük bir çürüme var. Adalet Bakanlığı’nda çürüme var. Türkiye’de adaletin olduğunu kimse kabul etmiyor. Yargıtay başkanı bile adalete olan güvenin yüzde 30’larda olduğunu söylüyor. Yargıtay başkanı bunu söylüyorlarsa iktidarın şapkasını çıkarıp önüne koyması lazım.
Lafa gelince yargı bağımsız. Erdoğan’ın avukatı neler yapıyor ya bu ülkede. FETÖ’den MASAK, MİT raporu olmasına rağmen çatı iddianamesinde adı geçmesine rağmen kimse korkudan dava açamadı ya. Avukatı kimdi, Erdoğan’ın avukatlarıydı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı intihal yapıyor, siz bu kişiyi getirdiniz Yargıtay’a üye yaptınız.
Türkiye’de yargı Erdoğan’ın taleplerini yerine getiren bir kurum haline geldi. Yargı bağımsız değil, ondandır ki hiçkimsenin can ve mal güvenliği yoktur.
Bütçe konuşmasında bütçe üzerine konuşmadım. AKP’li vekillerin vicdanına seslendim. Aklını kullanmayan bir insanın parlamentoda olmaması lazım. Kızanlar oldu, evet kızıyorlar. Çünkü onlar da aslında vicdan azabı çekiyorlar.
Babası şehit olan bir çocuğun aylığı 190 lira. Üstelik 52 milyon lira para toplanmış. Nerede bu paralar? Hortumculuğun bu boyutunu ben hiç görmemiştim.
Eğer bizi millet seçtiyse biz milletin sorunlarına tercüman olmak zorundayız. Sorunlar giderek derinleşiyorsa, iktidar partisinin milletvekilleri gördüğü halde ses çıkarmıyorsa vicdanlarına seslenmem zorunlu oldu.
Fakirlikten yoksulluktan bahsettiler 18 yılda sadece bu lafları edenler zenginleşti.
Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu ya? Yüz karası olayıdır. Bu ülkede namuslu adam mı kalmadı? Türkiye Cumhuriyeti’ni namusuyla temsil edecek adam mı kalmadı? Bunu tabii onlara söyleyeceğim, kime söyleyeceğim.
Devlet yönetiminde kin, intikam olmaz. Bir şey yapacaksınız hukuk içinde yapacaksınız. Kin, öfke ve intikam duygusuyla yola çıkarsanız bunlardan farkınız kalmaz.
KILIÇDAROĞLU CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLACAK MI?
Sorulması gereken soru şu: Halk nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor? Cumhurbaşkanı tek adam mı olsun, her şeye o mu karar versin. Cumhurbaşkanı mal varlığından ötürü kendisine yönelik suçlamaları geçiştiren biri mi olsun, yargıya müdahale mi etsin? Cumhurbaşkanı ailesiyle beraber mütevazi bir hayat yaşasın yoksa toplumdan kopuk mu olsun?
Benim düşüncem şu; Bakın tek adam rejiminde hiçbir tartışma yok. Herkes bir kişiyi gösteriyor. Diyorlar ki, bizi de besliyor dünyanın parasını aktarıyor, dolayısıyla bizim adayımız belli.
Peki biz ne diyoruz; Millet ittifakıyız demokrasiye bakıyoruz. Ali mi oldu Veli mi oldu önemli değil. Cumhurbaşkanı nasıl olacak, yetkileri nasıl olacak? Bunun üzerinde durmamız lazım.
Onlar tek adam rejiminin devamını istiyorlar. Biz tek adam rejimi istemiyoruz.
ABDULKADİR SELVİ’YE SERT TEPKİ
Abdulkadir Selvi niye benim adıma konuşuyor, yoksa birileri yazdırıyor mu? Onlara belli cümle kalıplarını verip bunu yazacaksınız diyorlar, onlar da “elbette” deyip yazıyorlar.
Önümüzdeki seçimlerin demokrasiye taraf olanlarla karşı olanların seçimi olarak bakıyoruz.
SALGINI ÖNLEMEK SİYASİ BİR OLAYDIR
Salgını önleme siyasi bir olaydır, siyasi otoriterinin başarısı da salgını ne kadar önlerse o kadar başarılı olur. Siyasi iktidar başlangıçta sağlıklı bir strateji belirleyemedi. Sağlık Bakanı “Efendim sayın cumhurbaşkanımızın talimatları ile…” böyle başladıktan sonra siz artık topluma doğruyu söylemiyorsunuz demektir. Bu cümleyle başlayan bakanlar bakan değil Erdoğan’ın memurları.
Çifte standart uygulamak devletlerin saygınlığına gölge düşürür ve sizin söylemlerinizin güvenli olmadığı ortaya çıkar. Zamana ve zemine göre konuştuğunuz algısını dünyaya yayar.
Sandıkta demokrasiden yana olanlar birleştiği zaman Türkiye’