CHP’deki başörtülü kadınların sembolik olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yaptı. Bunu siyasete alet etmedim, televizyonlarda şov için yapmadım, inandığım için yaptım” dedi.
Halk Tv Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’deki başörtülü kadınlara ‘vitrin mankeni’ sözleri üzerine başörtülü başörtüsüz tüm kadınlardan özdür dilemesi gerektiğini vurgulayan CHP lideri Kemal Kılındaroğlu, “Partimizde başörtülü kadınların olması işte sembolik değil. Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yaptı. Biz bunları alıp siyasete malzeme etmiyoruz. Bunu kalkıp televizyonlarda şov için yapmıyorum. Ben inandığım için yapıyorum.” dedi.
Halk Tv’ye konuk CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan kısımlar şöyle:
2021 yılı için ne güzel dileklerde bulundunuz. Aynı dileği Erdoğan’dan da beklerdim. Erdoğan da yılın ilk günü vatandaşlara sıcak sevgi dolu bir mesaj verebilirdi. Ama bir televizyon programındaki tartışmadan yola çıkarak, Cumhuriyet Halk Partisi’ni tekrar başörtüsü üzerinden suçlaması, akıl alacak şey değil.
“Erdoğan gündem yaratamıyor”
Yeni bir yıla girmişiz, bari hiç değilse sevgiden söz et, saygıdan söz et. İnsanlar bir dert ortağım içindeler. Pandemi var, ekonomik sıkıntıları var, geçinemiyor. İnşallah bunları atlatırız de, güzel mesajlar ver. Ama onun üzerinden fırsat bilip, CHP’yi suçluyor. Nedeni şu aslında, Erdoğan gündem yaratamıyor. Erdoğan’ın bütün hayatı Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemal Kılıçdaroğlu. Nasıl ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok ederim, nasıl Kılıçdaroğlu’nu zor duruma sokarım, nasıl CHP’yi zor duruma sokarım. Sokamazsın kardeşim sokamazsın.
Ben yeri geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisi’ni de, geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren birisiyim. İnsanlar hata alabilirler, insanların eksiği olabilir, insanların yanlış olabilir. Kurumların da eksiği yanlışı olabilir. Hepimiz bir şekilde hayatın bir döneminde görev alıyoruz, görev yapıyoruz eksiğimiz fazlamız olabilir. Ama artık 21. yüzyılda bir başörtüsü sorununu gündeme getirip; siz şöyle yaptınız, böyle ettiniz. Bak bay Kemal konuşmadı. Halbuki ben konuştum. Tabi oradaki sorun şu, buna da girmek istemiyorum ama hadi gireyim. Bizim konuşmalarımızı bizim yaptığımız açıklamaları havuz medyası diye tanımladığımız televizyon ve gazeteler vermiyor. Vermediği için Erdoğan da onları izlediği için benim hiç konuşmadığımı sanıyor. Oysa ben konuştum düşüncemi söyledim düşüncemi açıkladım.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin muhalefet partisi olduğu için yandaş medya tarafından da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aktarıldığını belirten Toktaş’a şöyle yanıt verdi:
“Başörtüsü tartışması artık Türkiye’nin gündeminden çıkmalı”
Belki sinirlenmesin diye makaslanıp aktarılıyordur bilmiyoruz. Orası benim için kocaman bir muamma. Çünkü konuşmadı diyor, konuştum. Söylemedi diyor, söyledim. Düşüncemi de rahatlıkla söyledim. Üstelik bu düşünce yeni bir düşünce değil. Öteden beri ifade ettiğim bir düşünce. Başörtüsü tartışması artık Türkiye’nin gündeminden çıkmalı. Türkiye’nin gündeminde, kadının kılık kıyafeti ile uğraşmak diye bir şey olmamalı. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinirler, arzu ettikleri gibi rahatlıkla gezebilirler. Siyasetçi olarak bizim görevimiz de herkese saygı duymaktır. Biz kimsenin kimliğiyle uğraşmıyoruz yaşam tarzıyla uğraşmıyoruz inancıyla uğraşmıyoruz. Dünyanın en zengin kimliğine sahip bir ülkeyiz biz. Her kimlikten insanımız var bu bizim bir zenginliğimiz. Çok farklı inançlar da insanlar var bu da bizim bir zenginliğimiz. Hepimiz aynı Allah’a aynı kitaba aynı peygambere inanıyoruz. Farklı inançlar da olan insanlarımız var. Onlara da saygı duymak zorundayız. Yaşam tarzları farklı olan insanlar var onlara da saygı duymak zorundayız.
“Siyasetçinin görevi ne olmalı?”
Siyasetçinin görevi şu olmalı onun kimliğiyle yaşam tarzıyla başörtüsüyle uğraşacağına kardeşim o kişinin işi var mı yok mu, o aile geçiniyor mu geçinemiyor mu, ailenin talepleri nedir, o talepler karşılanıyor mu karşılanmıyor mu? Neden hala İstanbul’da bazı bölgelerde kişi başına düşen yeşil alan sayısı 1 metreden az. İstanbul’da yaşayan insanlar en çok Ak Parti’ye ak oy veren insanlar. Peki Bu insanların ağaç görmeye hakkıları yok mu, park görmeye hakları yok mu, çocuklarını güzel bir okula göndermeye hakları yok mu, bu mahallede bir kreşin olması bu insanların talebi değil mi? Siyasetin konusu budur, bu sorunu çözecek siyaset. Bunları bırakmışız insanlar evlerinde perişan vaziyette onun gündeminde vay Kılıçdaroğlu vay CHP vay başörtüsü.
“Bütün kadınlardan özür dilemesi lazım”
Daha ağır bir şey söyledi; vitrin mankeni. Bütün kadınlardan özür dilemesi lazım . Başı açık başörtülü bütün kadınlardan özür dilemesi lazım. Hiçbir kadın vitrin süsü vitrin konusu falan değil olmamalı. Her insanın bir gururu her insanın bir onuru her insanın bir beklentisi vardır. Bir insanı kalkıpta bir başka kişi aşağılamak gibi bir hakkı hukuku yoktur.
Partimizde başörtülü kadınların olması işte sembolik değil. İnanan o kadar çok kişi varki. Erdoğan sadece adalet yürüyüşüne baksaydı orayı bir izleseydi, orada görecekti. Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yaptı. Biz bunları alıp siyasete malzeme etmiyoruz. Zaman zaman bir araya geliyoruz, oturuyorum konuşuyorum. Ne kadar samimi olduğumuzu inanca ne kadar yaklaştığımızı herkesin kişiliğine, kimliğine ne kadar saygı duyduğumuzu anlatıyorum. Ama bunları kalkıp televizyonlarda şov için yapmıyorum. Ben inandığım için yapıyorum.