Son iki yılda, Türk dünyasıyla ilgili olumlu, önemli gelişmeler yaşandı. 2020’de Azerbaycan’ın Karabağ zaferi, Zengezur Koridoru, KKTC’de Türkiye’yle yakın ilişkileri ve Kıbrıs’ta iki devletli çözümü destekleyen Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanı seçilmesi önemliydi. 2021’de, diğer Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin güçlenmesiyle birlikte, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha da gelişmesi, nihayetinde 12 Kasım 2021’de Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulması olumluydu. Fakat 2022, Türk dünyası için büyük sorunlarla başladı ve dünyanın gözü Kazakistan’a yöneldi. Başlangıçta, hükümetin LPG fiyatlarına yaptığı zam sonrası sokaklara çıkan yurttaşların eylemleri, hükümetin ılımlı tavrına rağmen kısa sürede, farklı yöne evrildi.
KORKUTUCU AŞAMA
Ülkenin uzun yıllar başkenti olan, günümüzde en önemli şehirleri arasında bulunan Almatı’da adeta iç savaş görüntüleri yaşandı. Güvenlik güçlerinin bir kısmının halka müdahale etmemesi ve durumun silahlı eylemciler lehine dönmesi tehdidine karşı, Kazakistan kendisinin de üye olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) askeri yardım istedi. Hükümet denetimi sağladı, tahkikat sürecini başlattı. 11 Ocak’ta, KGAÖ’nün 10 gün içinde çekileceği açıklandı.
Kazakistan’daki olaylar, sadece halkın zamlara yönelik tepkisiyle açıklanamaz. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, hayat pahalılığı gibi sorunlar yıllardır birikse de olayların bu noktaya varmasında farklı yapıların rolü vardır. Köktenci, Selefi örgütlerin faaliyetleri bilinmektedir. Bunların sayısının 20 bine yakın olduğu açıklanmıştır. Bu, sadece Kazakistan için değil, bölge güvenliği için de korkutucu düzeydedir.
ABD, RENKLİ DEVRİMLER PEŞİNDE
Kazakistan’daki gerilimde, ABD/Batı destekli “Renkli Devrimler” benzeri bir hareket görülmektedir. ABD, Kazakistan’da Rusya’yla mücadele edecek altyapıya sahip olmasa da bölgede yaratacağı istikrarsızlık, Rusya için büyük güvenlik tehdidi demektir. ABD; Ukrayna’da karşı karşıya olduğu Rusya’yı, en güçlü ve aynı zamanda en çekindiği bölgeden hedef almıştır. Kazakistan’ın Kuşak ve Yol projesinde kilit konumda olması sebebiyle bölgedeki karışıklık, Çin için de önemli bir tehdit kaynağıdır. Olayları, Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasına karşı bir yanıt olarak düşündüğümüzde de yalnızca Çin ve Rusya’nın değil, ABD ve Batı’nın da süreci yakından izlediğini unutmamak gerekir.
Çünkü yıllardır Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini, Türkiye’ye karşı koz olarak kullanan Batı, aynı zamanda NATO üyesi olan Türkiye’nin, bu örgütlerden bağımsız, farklı bir yapılanmada yer almasına karşıdır.
Kazakistan’daki gerilim sırasında, Türk devletlerinin gelecek yapılanması açısından en önemli meselelerden biri, KGAÖ’nün askeri yardım göndermesiydi. Ermenistan’ın da 70 askerle bölgeye gelmesi, Türk dünyası açısından manevi darbe oldu. Daima Azerbaycan’ı destekleyen Kazakistan’a karşı Ermenistan’ın eline koz verdi. Bu nedenle, Türk devletleri acilen, ortak askeri güçlerinden oluşacak bir askeri savunma paktı kurmalıdır. KGAÖ’nün bölgeye gelişi, Rusya açısından önemli bir adımdı. Bu sayede, Orta Asya için en önemli güvenlik kurumunun KGAÖ olduğunu gösterdi. Şanghay İşbirliği Örgütü ise olaylar karşısında pasif kaldı.
REFORMLAR YAPILMALI
Kazakistan’da olaylar denetim altına alınsa da tehditler yalnızca Kazakistan’ı değil, Türk dünyasını da kapsamaktadır. Kırılgan bir yapısı olan Kırgızistan, geçmişte radikal, Selefi terörle mücadele eden Özbekistan, bu süreçte hedef olabilirler. Afganistan’da Taliban’ın devlet otoritesini nasıl sağlayacağına ilişkin kaygılar ortadayken Selefi örgütlerin Afganistan üzerinden Orta Asya’ya uzanması, bölge ülkelerinin işbirliğiyle önlenebilir.
Ayrıca Batı’nın özgürlük ve demokrasi söylemlerini araçsallaştırmasına karşı, Türk devletleri yeni politik ve ekonomik reformlar yapmalıdır.
19.01.2022 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nden alınmıştır