Kars’ın Selim ilçesinde samanlıktan dönüştürülen müzede sergilenen kaybolmaya yüz tutmuş eserler, yakın tarihe ışık tutuyor.
Tacettin DURMUŞ
Kars’ın Selim ilçesinde samanlıktan dönüştürülen müzede sergilenen kaybolmaya yüz tutmuş eserler, yakın tarihe ışık tutuyor.
Selim’de yaşayan Akbaba Ailesi, ilçede 250 yıl öncesine kadar gündelik hayatta kullanılan eşyaları, daha önce samanlık olarak kullandıkları bir odada sergilemeye başladı.
Kadın girişimciler Ebru Akbaba Demir ve kayınvalidesi Leyla Akbaba, müzeye dönüştürdükleri samanlıkta, yıllar önce tarımda kullanılan at ve öküz arabası, tarım aletleri, peynir yapımında kullanılan mandıra malzemeleri, yün eğirmekte ve Kafkas halısı dokumasında kullanılan aletler, mutfaklarda kullanılan ev aletlerini sergiliyor. Ayrıca müzede tüplü televizyonlar ve transistörlü radyolar ile birlikte, gramofonlar, eski uzun ve kısa namlulu silahlar, kılıçlar ve hançerler sergileniyor. Bir zamanlar Kars’da dokunarak özellikle Rusya’ya ihraç edilen Kafkas halıları, o zaman giyinilen yöresel giysiler, masa ve sehpa örtüleri ile birlikte çay servisinde kullanılan semaverler ve diğer eşyalar gibi sayıları yüzleri aşan eşyaları da görmek mümkün.
“GELEN HERKES MEMNUN KALIYOR”
Samanlıktan müzeye dönüştürdükleri binayı aynı zamanda restoran olarak da kullandıklarını söyleyen Demir, “Yıllardır düşündüğümüz ama bir türlü cesaret edip başlayamadığımız bir işti bu açıkçası. Burayı kendimiz kullanıyorduk. Etraftakilerin ‘burayı sadece kendiniz kullanmayın, bencilik yapmayın, burayı turizme kazandıralım’ baskıları sonucu bizlere de bir cesaret geldi. O şekilde ailemin ve eşimin de desteği ile başlamış olduk. Zaten buradaki eserlerin büyük bir kısmı annemin ailesine ait. 200 yıllık semaverlerimiz, 150 yıllık aynamız var. Zaten halılarımız başlı başına bir esedir. Hepsi yünle el dokumadır. Doğu Ekspresi ile Kars’a gelenler de uğrayıp memnun kalıyorlar. Aynı zamanda burada günübirlik gezme amaçlı gelen misafirlerimiz var. Uğrayıp tekrar Kars’a geldikleri zaman mutlaka geri dönüp gelenler de var. Yöresel yemeklerimiz var. Tamamen organik, hiçbir şekilde katkı maddesi olamayan kahvaltımız var. Reçellerimizi ve yemeklerimizin büyük kısmı zaten anne elinden çıkıyor” dedi.
“BU ESERLER BİZİM ÖZÜMÜZ”
Leyla Akbaba da “Benim evime gelip memnun gitmek çok önemli. Biz çünkü eski toprak babalardan böyle gördük. Gelen de bir anne elinden, bir ev huzuru içerisinde, kendi evlerinde gibi rahatça ayılacaklar, daha sonra da buradan ayrıldıktan sonra da tekrar geri gelecekler. Çünkü tek hedefimiz bu. Buradaki eşyalar çok nadide parçalar, çok değerli insanların ellerinden ve gönüllerinden kopan parçalardır. Buranın mimarı babamdır. Onun emeği ve özverisini artık biz ne yapsak ödeyemeyiz. Onun bize aktarmış olduğu baba özverisiyle eşim yeri geldiğinde baba oldu. Kars o kadar güzel bir şehirdir ki kültümüz o kadar geniştir ki öldürmeyelim. Ben Kars’ı çok seviyorum. Bizim özümüzü göstermemiz lazım, özümüzü bilmemiz lazım. Bu eseler bizim özümüz” diye konuştu.