Balık dünyada en önemli gıda maddelerinden biridir. Beslenme uzmanları haftada iki kez balık tüketimini öneriyorlar. 100 gr balıkta kalori değeri 205 kcal. Omega 3, epa, fosfor, demir, kalsiyum, A, D, E, B12 vitaminlerle sağlık deposu.
Karadeniz’ in kendisini ve balıklarını yazma çalışmam sırasında neredeyse Latince öğrenme aşamasına geldim. Ancak sizlerle bilimsel değil, sohbet paylaşımı yaptığımdan Latinceden kaçınmaya özen göstereceğim. Dünyada 600 kadar deniz balığı cinsi bulunuyor. Balıklar omurgalı canlılar içerisinde en fazla olanıdır. 40000 balık türü vardır. Balıklar kıkırdaklı ve kemikli olmak üzere ikiye ayrılır. Zırhlı ve dikenli köpek balığı türleri 300 Milyon yıl önce tükenmiş. Dünyada bulunmuş en eski balık fosili 500 milyon yaşında.
En uzun ömürlü balıklar Rougheye kaya balıkları 205 yıl yaşayabiliyor. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde, tatlı su balıkları su içmezler. En büyük balık balinalar 21500 kg ve 16 m uzunlukta olabiliyorlar ancak insana zarar vermez planktonlarla beslenirler. En minik balıklar Hint okyanusunda yaşayan 2 mm boyunda Trimmaton nanus (kaya balığı cinsi). En hızlı balığında 130 km hizla yüzebilen Black Marlin olduğunu söyleyip dönelim konumuza.
IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) verilerine göre Karadeniz’de (Azak-Marmara dahil) 25 ordo (takım), 50 family (aile) üye toplam 186 çeşit balık var.(eskiden bu sayı 247 idi) Latince adlarına takılsak balık bile yiyemeyiz. Bunların 111 i Perciformes ( Levreksi) grubundan. Zaten dünyadaki balıkların yüzde kırkı da bu familyadan. Karadeniz’in 186 balığının 28 i haricindekileri Türk kara sularında bulunuyor. Nesli tükenen balıklarda var Karadenizde, bunların içinde nehir ağızlarında yaşayan mersin balıkları havyarı nedeniyle kontrolsüz avlanarak yok edildiler. Karadeniz’de karasuları 12 mildir.
Karadeniz‘de ticari balık sayısı 1960 lar da 36 türdü şimdi 13 e geriledi. Türkiye balığının yüzde yetmişaltısı Karadeniz’den çıkar bununda yüzde altmışbiri Hamsi, yüzde 26 sı çaça, yüzde 4,3 ü istavrit ve yüzde ikisi palamut. Ayrıca Karadeniz’de balık avının % 93 ü nü Türkiye yapıyor. Rusya % 5, Bulgaristan % 1, kalanı Ukrayna, Gürcistan, Romanya. Türkiyenin Karadeniz’de 22000 balıkçı teknesi bulunuyor.
Dalyan balıkçılığı çok eskilere dayanır. En eskisi Beykoz dalyanı Bizans döneminde kurulmuştu. Dalyanlar Rum köylerinde yaygındı. Rumlara özgü bir meslek olduğundan, balık isimleri genelde Rumcadır.
Yirminci yüzyıl başlarında ilkel balıkçılık vardı. Balıkçı tekneleri; yelkenli veya iki-üç çift kürekli teknelerdi. Yunus avcılığı, dalyancılık, ığrıp ve alamanacılık üzerine kurulu idi. Hamsi ise kıyı voli ağları ve “pasta” tabir edilen yönlendirici ağ kapanlarıyla yakalanırdı. O yıllarda palamut ve torikçilik ünlüydü. Haziran’ dan başlayarak önce torik, Eylül’ de ki “kestane karası” fırtınası ardından palamutçuluk başlardı. Rumlardan kalan en eski geleneksel avcılık ise ağ dalyancılığı idi. Kıyı boyunca, ağ dalyanlar ile levrek, kefal, mavruşgil, torik, kofana hatta orkinos bile avlanıyordu.
1903 te Sinop’tan Yunanistan’a oradan da Roma’ya palamura ve salamura gönderilirdi. “Mumyakmaz Nikola” nın tersanedeki binası balık tuzlama tesisi idi. Kaçina oğullarından Yorgi oğlu Vasil usta bu mesleği Türklere öğretmiş, hatta bir ara Sinop cezaevinde mahkumlara kurs açmış, 43 parça alet edevatı buraya bağışlamıştı. Tesis son olarak 1922 yılında “Kosova” adlı vapurla 100 fıçı palamutu göndermişti.
Duyunu Umumiye borçlarının geri ödenmesinde dalyancılık önemli bir rol oynamıştı. 22 Kasım 1879 da Osmanlı savaşlar nedeni ile Galata Bankerlerine ve Osmanlı Bankasına parayı ödeyemeyeceğini duyurunca; telaşlanan alıcılar, Macaristan’dan uzman getirtti. Uzmanın raporunda Bogaz ve Marmara’nın balıkların göç ve yumurtlama yeri olduğunu belirtince, Duyunu Umumiye Osmanlı’ nın balıkçılık gelirine el koydu.
1937 de hamsinin tenekesi Doğu Karadeniz’de 5 kuruşa satılıyormuş. Takas ekonomisi nedeniyle satılamayan hamsiler ağaçlara, bitkilere gübre olarak atılıyormuş.
1940 lar da Kızılırmak Bafra sahillerinde havyarcılık ünlü idi. Karmak adı verilen tuzaklarla mersin balığı avlamak için kafilelerle yola çıkılırdı. İlk balıkçılık kooperatifi 1955 te “ Gümenez Balık İsthsal ve Satış Kooperatifi” adı ile kurulmuştu. 1959 da balık azalınca kooperatif kısıtlama kuralı koydu. Üye olmayan balıkçılarla ciddi arbedelar yaşandı. Ticaret Bakanlığı ilk kez 6 Mart 1959 da “Avcılık düzeni kıdıtlaması” getirdi. Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya ağızlarında avlanan balıklardan, havyarlarını döküp dönmekte olan her yaştaki balıklarla, “şip” balığının 15 kg, “mersin” balığının 10 kg dan küçük olanların avlanılmasını yasakladı. Balıkçılar bu balıların küçüklerini kılıç balığı yerine Ankara’ya satmaya başladı. Sonuç bu balıklar bitti.
1955 ler de devlet balıkçılara tüfek dağıtıp yunus balıklarını öldürmeyi teşvik etmiş. Yunuslar ekonomik değeri olmadığı gibi ticari balıkları yiyerek ve ağlara takılıp yırtarak balıkçılara zara veriyor diye.
Osmanlı’ da su ürünleri ile ilgili ilk yasal düzenleme 1882 de “Zabıta i Saydiye Nizamnamesi” adıyla yürürlüğe kondu. Bu yasa 1971 de 1380 sayılı “Su Ürünleri Kanunu” yayınlanana kadar geçerli oldu.
Balıkçılık Türkiye’de 1950 ler de Gırgırlarla birlikte gelişti. Doğu Karadeniz’de Ekim ayının ikinci haftasında balıkçılar dualar okuyarak ve kurbanlar keserek denize açılır, gırgır adı verilen çevirme ağlarla avlanırlardı.1970 lere kadar hamsi bol ve ucuzdu.
Hamsi adı arkaik KOLH dili kökenli olup “küçük sivri balık” anlamına geliyor.İp şeklinde hafif yassılaşmış olup , yanlarda yuvarlaktır. Üst çene uzun, alt dudak yoktur. Sırt rengi koyu mavi, siyahımsı, alt tarafı açık renklidir. Açık denizlerde 400 m derinliklere kadar yaşar. Ocak Mart arası 18 cm ye ulaşır boyu. Ömrü 5 senedir. Balıkların avlanılmayıp ölümlerinden ötürü Karadeniz’ in dibi Hidrojen Sülfürle kaplanmış olup 200 m altında yaşam yoktur.
Değerli arkadaşım Su Ürünleri Mühendisi Hayati Baydar bana katkılarda bulundu ve bazı tiyolar verdi. “Ağzı aşağıya bakıyorsa dip balığıdır çamurla beslenir ve ağır metal yüklüdür, ağzı yukarıya doğru olan balıklar balıkla besleniyordur. Dip balıklarını sakın yemeyin” dedi ve benim moralimi bozdu benim en çok sevdiğim kırmızı balıklar “barbunya ve tekir “ olumsuzlar grubundaymış. Mecbur büyük sözü dinleyeceğiz. Bizim mezgit bildiğimiz balıkta Bakalorya imiş gerçek mezgit Karadeniz’de olurmuş.Teşekkürler Sayın Valim.
Türkiye 2019 da tarihinin rekorunu kırarak 830 bin ton Hamsi avlamıştı. Bu sene pandemi ve küçük boy hamsi kısıtlamasına rağmen sezonu 800 bin tona yaklaşarak ve 1 Milyar dolar ihracat gerçekleştirerek bu gece kapattı. (15.04.2021) yeni sezon 1 Eylül 2021 de açılacak.