“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim, karanlığı gördüm korktum
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi, ağladım.
Yaşamayı öğrendim, doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu.
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim” demiş Mevlana.
Necip Fazıl ’da “ Fazla ciddiye almayın hayatı ! Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız !” demiş
Ölüm , bir canlının hayati faaliyetlerinin kesin sona ermesidir. Bu sona eriş bir daha geri gelmemek üzere bir sona eriştir. Spiritüalizmde ölüm dezenkarnasyon terimi ile adlandırılır “ ruh ile fiziksel beden arasındaki ilişkinin kesin olarak kesilmesi ”şeklinde tanımlanır. Buradaki “ etten ayrılma” ifadesi vücudun içinden çıkıp gitmek anlamında değil, ruhun vücut üzerindeki hakimiyetini durdurması, vücudu etki altında tutmayı bırakması anlamında kullanılır.
Kutsal kitaplara göre ilk ölen insan eceliyle değil, cinayetle öldürülmüş. Kabil, Habil’i kıskançlıktan dolayı öldürmüş. Allah, kendisine sunulan kurbanlarda Habil’in sunusunu kabul etmiş, Kabil’ de onu kıskanmış deseler de, işin içinde bir kadın parmağı olduğunu söyleyen kaynaklar da var derler. İnsana gömme olayını da öğreten yerleri eşeleyen karga olmuş. Allah’ın ; Adem, Havva ve Şeytanı birlikte cennetten kovmasının haklılığı bu cinayetle doğrulanıyor.
Mezar veya kabir ölen birinin gömüldüğü yerdir. Arapça ziyaret kökünden gelen ”ziyaret mekanı” anlamındaki mezar kelimesinden Türkçe türetilmiş yer adıdır.
Karacaahmet Mezarlığı; dünyanın alan olarak 5. büyük, içinde yatan nüfus olarak 3. büyük mezarlığıdır. 750 dönüm üzerinde, 5 büyük bölgeden oluşur; Miskinler, Saraçlar Çeşmesi, Şehitlik, Musalla ve Duvardibi. Orhan Gazi Üsküdar çevresini hicri 753 yani 1352 de fethetmiş. Ancak kayıtlarda Karacaahmet mezarlığının 1338 dan beri varlığı biliniyor. Karaca Ahmed ise Anadolu’ nun İslamlaşmasında önemli katkıları olan abdalan-ı Rum zümresinden bir zattır. Burada bir tekkesi de varmış. İlk adı “Üsküdar Mekabir-i Müslimiye “ olan mezarlığa 1698 den itibaren “Karacaahmet” adı verilmiş. Karacaahmet’ te 1 milyonu aşan bir nüfus yatıyor.
Mezarlıktaki bazı mezarlar açık türbe haline getirilmiştir. Osman Şems Efendi, Melek hazretleri, Şeyh Behcetî Konevî, İbrâhim Hayrânî, Silistreli Süleyman Efendi ve Bekir Sıdkı Ateşli’ nin kabirleri bu tür türbelerdir. Nişancı Hamza Paşa’nın üstü kubbeli açık türbesi yanlışlıkla “at mezarı” olarak tanıtılmaktadır. Divan edebiyatının ünlü şairlerinden Nâbî, Nedîm, Enderunlu Vâsıf ile Emin Hâkî, Nâbizâde Nâzım, Mirzazâde Ahmed Neylî de Karacaahmet’te gömülüdür.
Dünyanın en büyük ve en eski mezarlığı Irak Necef’ te 2300 dönüm alanda “Vadi es-Selam” mezarlığında 6 milyon kişi yatıyor. Kuruluş tarihi bilinmiyor. İkinci sırada Avustralya Sydney’ de “Rockwood” mezarlığı milyonu aşan bir nüfus barındırıyor. Alan olarak ikici sırada 1045 dönümle NewYork Calverton mezarlığı bulunuyor, burada 212000 kişi yatıyor. Avrupa’ nın en büyük mezarı ise Viyana’ da “Zentral friedhof” 590 dönüm ve 330000 kişi.
Mezarlıklar ve selvi ağaçları insana huzur veriyor ve duygulandırıyor. Betonlaşmaya karşı kurtarılmış yeşil alanlar oluşturuyorlar metropollerde. Londra’ da ki parkların altında binlerce kişinin yattığı toplu mezarlar var. Salgın hastalıklarda ölenler toplu gömülmüş ve üzeri park haline dönüştürülmüştür.
Bu ara sık cenaze törenlerine katılır oldum, yakın akrabalar, arkadaşlar üzüyor insanı. Zakkum’ un şarkısında olduğu gibi; “ Birer, birer eksiliyor dostlar”. Üniversite döneminde çekilmiş siyah beyaz fotoğraflarda göçenlerin sayısı yarıyı geçti. Ekim 2021 de Sevgili Adnan Çakmakçı’ yı, geçen ay Dt Ünal Atakcan’ ı, iki hafta önce Salih Bayrak’ ı uğurladık. Hepsinin ruhu şad olsun. Artık son düzlüğe girdik. Yine ilk yazılarımda ki bir Arvasi şiri ile bağlayalım,
“İşte Gördük Seni Dünya,
Ne Gerçeksin, ne de Rüya,
Bir Resim Çizilmiş Suya,
Sahte Işık Sahte Boya”
Sevgilerle,