Kanser hastalarının koronavirüse karşı risk altında olduğunu belirten Doç. Dr. Ömür Gökmen Sevindik, “Koronavirüsle mücadele ettiğimiz bugünlerde en önemli tedavi yöntemi korunmadır. En önemli koruyucu ve güvenilir yöntem ise aşıdır. Bu nedenle ayrım gözetmeksizin tüm kanser hastalarımızın hatta kanseri atlatan hastalarımızın aşılanmasını öneriyoruz” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Hematoloji Bölümünden Doç.Dr. Ömür Gökmen Sevindik, kanser hastalarının koronavirüse yakalanma riskinin oldukça yüksek olduğunu belirterek, Covid-19 aşısı açısından önemli değerlendirmelerde bulundu. Doç. Dr. Sevindik, özellikle kanser hastalarındaki en büyük sıkıntının hem hastalıkları hem de aldıkları tedaviler gereği bağışıklık sistemlerinin zayıf düşmesi olduğuna dikkati çekerek, “Bağışıklığın düşmesi koronavirüse karşı hem yakalanmayı hem de yakalanıldığında ağır geçirmeyi artıran bir faktördür. Tüm kanser hastalarının, özellikle hematolojik malignitesi olan, yani kan veya kemik iliği kanseri olan hastaların yüzde 10-15’i, diğer kanser hastalarının yüzde 5’i bir şekilde koronavirüse yakalanıyor. Gözlemler sonucu bu hastaların koronavirüsü daha ağır geçirdiği ortaya çıkıyor. Bu nedenle biz hastalarımızı korumak istiyoruz. Çünkü risk kendileri için daha yüksek ve yakalandıklarında da geçirme şiddetleri daha fazla olacağını söylemek mümkün” dedi.
“KAN VE KEMİK İLİĞİ KANSERLERİNDE RİSK DAHA YÜKSEK”
Koronavirüs korkusuyla hastaneye başvuruların ertelendiğine ve bu nedenle tanı alamama durumunun söz konusu olduğuna işaret eden Doç. Dr. Sevindik, şöyle devam etti: “Hasta kanser tanısıyla geldiğinde, daha ileri seviye gözlemlenmiş oluyor. Bu noktada hemen tedaviye başlanması gerekirken eğer araya bir de koronavirüs enfeksiyonu girerse, tedavi sürrciciddi bir sekteye uğruyor. Kanser türlerinden ise kan ve kemik iliği kanseri hastaları daha büyük risk altındadır. Bu kanser türleridirekt bağışıklık sisteminin düşmanı oldukları için bu hastalarımızda ciddi derecede bağışıklık düşüklüğü oluyor. Bir diğer risk altında olanlar da hastalığı kontrol altında olmayan kişilerdir. Yani; yeni tanı almış hastalar ya da bir şekilde kanseri nükseden kişiler çok daha büyük risk altındadır. Hastalık kontrol altında ise risk bir miktar azalıyor diyebiliriz. Ancak kontrol altında olmadığı tedavinin ilk aşamaları ve sonrasındaki nüksler ise bizim için en büyük sıkıntıdır”.
“KANSERİ ATLATANLARDA AŞI YAPTIRMALI”
Doç. Dr. Sevindik, koronavirüsle mücadele ettiğimiz bugünlerde en önemli tedavi yönteminin korunma olduğuna değinerek, “En önemli koruyucu ve güvenilir yöntem aşıdır. Bu nedenle biz, ayrım gözetmeksizin tüm kanser hastalarımızın aşılanmasını istiyoruz. Bir şekilde bu hastalarımızda antikor gelişimini sağlarsak, koronavirüs enfeksiyonuna yakalanmamalarını; hatta yakalanırlarsa da aşılandıkları için daha hafif geçirmelerini sağlayabiliriz. Aşı kemoterapi döneminde de yapılabilir. Aşılanmanın yan etkilerinden açıkçası çok korkmuyoruz. Esas sorun; bu hastalarımızda etkinliğinin zayıf olma ihtimalidir. Bunu da göze almak lazım. Bu çerçevede, tüm kanser hastalarının, hekimleri ile de görüşerek, aşılanmaları gerekiyor. Kanseri atlatmış, nüksetme ihtimali de kalmamış ya da düşük ihtimal olan bireylerde de aşılanmayı öneriyoruz. Çin’den gelen veriler bize gösterdi ki; hayatınızın herhangi bir döneminde bir kanser rahatsızlığı geçirdiyseniz, koronavirüse yakalanma ihtimaliniz diğer insanlara göre daha yüksektir. Ve bu ihtimal her daim yüksek olacaktır. Her ne olursa olsun aşı yaptırmakta fayda vardır” şeklinde konuştu.