Bu şarkılarda hepimizin hatırası var
Alıntı: Hürriyet Pazar // Hakan GENCE
Unutulmaz şarkılara ses ve nefes oldular. Onların şarkılarıyla âşık olduk, aşk acısı çektik. Sibel Can, Hakan Altun ve Hüsnü Şenlendirici, Kanal D’de başlayacak ‘Şarkılar Bizi Söyler’ programı için bir arada. Üç müzisyenle konuştuk: “Aramızda ortak bir müzik dili var. Herkes birbirinin sesinden, nefesinden etkileniyor.”
Üç önemli müzisyenimizin provalarını izleme şansı yakaladım. Saatlerce büyük keyif alarak çalışıyorlar. Şarkıları söylerken birbirlerinin gözlerinden ne demek istediklerini anlıyorlar. Muhabbet etmek için toplandığımız an Sibel Can insanı oturduğu yere çivileyen mavi gözleriyle beni büyülüyor. Hakan Altun ve Hüsnü Şenlendirici ortama neşe saçıyor. Üçlüyle müzikten aşka, hayattan geleceğe sohbetimize başlıyoruz…
‘Şarkılar Bizi Söyler’ bu hafta başlıyor. İzleyiciyi neler bekliyor?
Sibel Can: Her hafta Türkiye’nin şarkılarını seslendireceğiz. Programın teması yaşayan ya da yaşamayan bütün ustalara saygı duruşu… Çünkü bu şarkılarda hepimizin hatırası var. Sevdiklerimiz, incindiklerimiz, gözyaşlarımız, hüzünlerimiz, sevinçlerimiz, özlediklerimiz, hep inandıklarımız, kıyamadıklarımız, utandıklarımız, sakladıklarımız, mahcup olduklarımız, hatalarımız… Ve her şeye rağmen ebediyen âşık olduklarımız, ‘sahi sevgi neydi’ diye sorduklarımız…
O halde ben sorayım: Sahi neydi sevgi?
Hakan Altun: Birçok türü var. Mesela hayata olan sevgi bütün zorluklara rağmen yine de dik durabilmektir. Aileye ve dostlarımıza olan sevgiyse saygıdan ibarettir.
Sevgi demişken Sevgililer Günü’nde ‘Yalnız’ yazan bir tabelanın önünde fotoğrafın yayımlandı. O Photoshop muydu, gerçekten sen miydin?
Hakan Altun: Konsere giderken Antalya yolunda görmüştüm o tabelayı. O bir köyün girişi…
Hüsnü Şenlendirici: En sonunda oraya yerleşeceksin herhalde.
Hakan Altun: Ben oradan arsa bakayım kendime, doğru dedin…
AŞK KENDİNDEN VAZGEÇMEKTİR
Yıllardır birçok kuşak sizin şarkılarınızla âşık oldu, aşk acısı çekti. Peki, aşkı nasıl anlatırsınız?
Sibel Can: Her şarkıda yorumumla başka bir kadının aşkını anlatmaya çalışıyorum ve o duygularla söylüyorum.
Hüsnü Şenlendirici: Aşk biraz zaaftır. Benim de en büyük zaafım klarnetim. Az önce sosyal medyada klarnetimin fotoğrafını paylaştım ve altına ‘Aşk’ yazdım mesela. Bir de bu aşk öyle bir aşk ki çocukken yaşamaya başlıyorsun ve kendini en güzel orada ifade ediyorsun.
Çok kaçak bir cevap oldu…
Hakan Altun: Tabii canım. Bence de aşk ya dizi ya da sinema filmidir.
Nasıl yani?
Hakan Altun: Filmler ölümsüzdür. Dizilerse daha kısa sürebilir. Bir de aşk kendinden vazgeçmektir. Kıldan incesin… Âşıkken hem inanılmaz mutlu olursun hem de yapmam dediğin şeyleri yaparken bulursun kendini.
Şarkılarınızdaki gibi siz de romantik insanlar mısınız?
Sibel Can: Benim genel yapım bu zaten. Evde de arkadaşlarımla da böyle… Bu da şarkılara da sesime de yansıyor.
PROGRAM İZLEYİCİLERE DE BİZE DE İLAÇ GİBİ GELECEK
Pandemi nedeniyle konserlere ara verildi. Uzun zaman sonra orkestrayla şarkı söylemek nasıl olacak?
Hakan Altun: Bir beyin ameliyatı geçirdim. Aklımda kalan tek şey yüzü maskeli doktorlardı. Onun için pandemi döneminde evde kalmayı tercih ettim. Program izleyicilere olduğu kadar bize de ilaç gibi gelecek. Biz yıllardır canlı müzik yapan, konserler veren insanlarız. Ancak pandemi yüzünden bizi sevenler maalesef hiçbirimize kavuşamıyor. Onlar gelemiyorlar ya, biz onların evlerine girelim dedik.
Sibel Can: Ben pandemi dönemini en verimli geçiren sanatçılardandım sanırım. Evime stüdyo kurdurup 12 şarkılık ‘Hayat’ albümümü yayımladım ve müzikseverlere moral olsun diye bu dönemde onlara sundum. Onlar da sahip çıktılar, tüm dinlenme ve satış rakamlarında zirveye oturdu. Yıllardır televizyonda böyle özgürce bir müzik programı yapılmıyor. Çok şanslıyız ki biz bu programda Türkiye’nin şarkılarını söyleyeceğiz, bizim şarkılarımızı…
Hüsnü Şenlendirici: Bir taksiye bindiğimde, taksici “Abi klarnetini dinleyemiyoruz. Neden bir müzik programı yapmıyorsunuz” demişti. Demek zamanı geldi.
Programınızın adı ‘Şarkılar Bizi Söyler’. Peki sizi söyleyen şarkılar hangileri?
Sibel Can: Bütün şarkılar beni anlatıyor. Zaten sevmediğim hiçbir şarkıyı söylemem. Mutlaka kendimden bir şeyler buluyorum ki o şarkıyı seslendiriyorum. Demek ki bütün şarkıların içinde her kadın gibi ben de varım.
Hüsnü Şenlendirici: ‘Ah İstanbul’… O şarkı benim için öyle bir şey oldu ki şarkıyı benim yaptığımı zannedenler çıkıyor.
Hakan Altun: Ziya Taşkent’in ‘Ne Gelen Var Ne Soran’ şarkısı…
Provalarda izlediğim kadarıyla repertuvarınızda Müslüm Gürses şarkıları da var…
Sibel Can: Evet, şarkılarını dinlerken çok duygulandım, hep ağladım. Çok küçük yaşta tanımıştım kendisini. Rahmetli babam sahnede ona eşlik etmişti. En son rahmetli Muhterem (Nur) Abla’yla Müslüm Abi’yi Antalya’da konser verdiğimiz yerde ağırladık. Beraber tatil yaptık. Onlardan çok güzel hikâyeler dinledim. Bunlar gözümün önüne geldi.
Hakan Altun: Biliyor musun, Müslüm Gürses sadece Sibel’i dinlermiş.
BİR HAFTA ZEKİ MÜREN, BİR HAFTA NEŞET ERTAŞ…
Gerçekten mi?
Sibel Can: Evet, Muhterem Abla söylemişti. Ne büyük bir gurur, şeref benim için.
Hakan Altun: Bence Türkiye’nin en büyük serveti Müslüm Abi’deydi. Çünkü onun adı bir yerde geçtiği zaman insanların yüzü gülüyor, kalbi sızlıyor.
Peki, programda başka neler olacak?
Sibel Can: Bizim sesimizden bir hafta Sezen Aksu, bir hafta Ahmet Kaya, bir hafta Neşet Ertaş, bir hafta Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve daha birçok unutulmaz ismin şarkılarını dinleyeceksiniz. O hafta şarkılarını söyleyeceğimiz isim kimse onunla ilgili bilgiler de olacak. Adeta belgesel gibi. ‘Meşk’ bölümümüzde beraber oturup şarkılar okuyacağız. Hüsnü’den de izleyiciyi mutlu edecek, şaşırtacak sürprizler olacak.
SAFİYE’Yİ OYNAYAN EZGİ MOLA İLE TİTİZLİKTE YARIŞIRIM
Üçünüzü de yıllardır tanıyoruz ama söyleseniz şaşıracağımız bir şey var mı?
Sibel Can: Benim her şeyim o kadar ortada ki… Dinleyicilerin gözlerinin önünde büyüdüm. Ama illa söylemem gerekirse, inanılmaz titiz bir insanım. Titizlik ve düzen konusunda ‘Masumlar Apartmanı’ndaki Safiye karakterini oynayan Ezgi Mola ile yarışırım.
Hakan Altun: Ben timsahtan korkmam, fareden korktuğum kadar. Bir de yükseklik fobim var.
Hüsnü Şenlendirici: Ben uyurgezerim.
Sibel Can: Herkes bilsin, yolda Hüsnü’yü görürlerse şaşırmasınlar (gülüyor).
Hüsnü Şenlendirici: Evet, bayağı dolaşıyorum. Geçenlerde de oğlum “Sana bir tişört yaptıralım. Önüne uyurgezerim, arkasına da telefon numaranı yazdıralım” dedi.
Takıntılarınız neler?
Sibel Can: Aslında bunu en iyi Engincan (oğlu) bilir.
Engincan Ural: Mesela evde telefonu şarja koyuyorum. Çalıyor, açıyorum, daha bir dakika geçmemiş, geri dönüyorum ki şarj yerinde yok. Hemen toparlanmış ve dolaba kaldırılmış. Hiçbir şey yerinde durmuyor, evde asla dağınıklık yok.
Sibel Can: Düşün halimi Hakan…
Hüsnü Şenlendirici: Ben birkaç senedir uçaklara taktım. Uçak korkum o kadar belirginleşti ki… Artık ilaç almadan uçağa binemiyorum.
Sibel Can: Umarım uçakta uyumuyorsundur (gülüyor).
Sahneye çıkmadan önce yaptığınız totemleriniz var mı?
Sibel Can: Sağ bileğimde anne-babamın adı yazıyor. Onların adını tutup dua ederek çıkarım.
Hakan Altun: Her sahneye çıkmadan önce annemi ararım.
Hüsnü Şenlendirici: Bismillah der, sağ ayakla çıkarım.
İYİ Kİ SİBEL CAN’LA ÇALIŞIYORUZ
Sizce bu üçlü arasında ego savaşı var mı?
Sibel Can: Bizim aramızda asla öyle şeyler olmaz. Her şeyden önce üçümüz de müzisyeniz ve müziğe gönül vermiş sanatçılarız. Müzik adına her şeyin güzel olması için uğraşan yorumcularız. Bu programla müzikseverlere yıllar sonra da bizim yorumlarımızla dinlenecek eserler bırakmayı amaçlıyoruz.
Hakan Altun: Biz iki erkek “İyi ki Sibel Hanım’la çalışıyoruz” diyoruz. Birçok şey onun kontrolünde ilerliyor. Repertuvar önerileri getiriyor; prova organizasyonları, montaj ve daha birçok konuyu hallediyor. Hatta programda giyeceğimiz kıyafetlerimizle ilgili öneriler bile sunuyor. Bu bizim için büyük şans.
Geçmişte muhabbetiniz var mıydı?
Sibel Can: Tabii, bu camianın içindeyiz.
Hüsnü Şenlendirici: Biz konservatuvardan tanışıyoruz Hakan’la. Düşün, milattan önce…
Birbirinizi nasıl anlatırsınız?
Hakan Altun: Sibel naif ve güzel olmasının yanında yorumculuğuyla da sanat camiasının ana taşlarından biri. Onunla bu programda birlikte şarkılar söylemek büyük şans. Hüsnü de ‘Hüs’ işte…
Sibel Can: Hakan’ın besteci kimliği, çok farklı yorumculuğu, Hüsnü’nün dünya çapında virtüöz olması benim için de büyük şans. Hep birlikte müzik odaklı bir programa imza atacağız.
Hüsnü Şenlendirici: Sibel Can benim için şarkı kadın. Geçenlerde sana verdiği röportajda da zaten “Ben şarkıcı değil şarkıyım” demişti… O kadar doğru bir ifade ki…
ÜNLÜ OLMAK KOLAY, ZOR OLAN KALICILIK
Tırnaklarınızla kazıyarak bir noktaya gelmiş isimlersiniz. Sanki günümüzde her şey daha kolay. Ünlü olmak bu kadar kolay ve matah mı?
Hakan Altun: Ünlü olmak matah değil. Sezonluk şöhret değil, kalıcı şöhret olmak önemli. Herkes şarkı söylesin, birçok yeni insan çıksın istiyorum. Bu sayede kim iyi olacak göreceğiz. Ama inşallah kalan da olur.
Sibel Can: Aynı çizgide uzun süre durmak ve üretmek gerekli. Zor olan da bu. Müzik öyle bir şey ki içinde aşk var, adanmışlık var. Bir albümü bitirdiğinizin ertesi gün aynı heyecanla yeni şarkılara bakmak, müzikle yaşamak gerekir. Yeni isimlerden benim de çok sevdiklerim var. Keyifle dinliyorum ve onlara destek olunması gerektiğini düşünüyorum. En büyük isteğim bu işe gönül versinler ve kalıcı olsunlar.
Müzik dijitalleşti. ‘Ne kadar çok tık alıyorsan o kadar başarılısın’ gibi bir hava oluştu…
Hakan Altun: Biz bu camiada 20 yıldan fazla zamandır varız. Bunun muhakemesini yapmak için 10 sene sonrayı görmek lazım. Bakalım o çocuklar 10 sene sonra kalacaklar mı? Mesela, Sibel’in 20 sene önceki şarkısını insanlar bilir. Ama geçen sene popüler olan şarkı hangisiydi? Sözleri nasıldı? Kaç kişi bilebilecek? 90’lardan bakın kimler var? Tarkan, Kenan, Mustafa… Oysa neydi o pop furyası.
Neden eskisi gibi şarkılar yapılamıyor?
Hakan Altun: Çıkan şarkılar var ama çoğu elektronik… Rap’in Türkiye’ye gelmesi konusunda da geç kalındı. Bizde saman alevi gibi. Bir şey parlıyor. Sonra sönüyor. Bence Türk halkı hareketli şarkıları hemen tüketiyor. Ama slow şarkılar ölümsüz oluyor. Mesela Sibel’in ‘Lale Devri’ şarkısı 100 yıl sonra bile dinlenir. Veya benim şarkım ‘Telefon’…
Peki, Sibel Hanım sizin bu ölümsüz şarkılarla ilgili yeni projeleriniz var mı?
Sibel Can: Evet, ilk albümden itibaren eski şarkılarımı yeniden söylemek gibi bir planımız var. ‘Best of’ albüm… Şarkılar yeni altyapılarla söylenecek.
Programın kamyonda çekilen tanıtımı çok konuşuldu. Sibel Can: “Dizi mi yaptınız diye telefonlar aldım. Bu tanıtım da Polat’ın (Yağcı-Yapımcı) fikriydi” diyor.
RAP VE POPTA DA ÖZ MÜZİĞİMİZ KULLANILIYOR
Gündemde rap ve pop savaşı var. Ama kimse arabesk, fantezi ve Türk sanat müziğinden bahsetmiyor. Neden?
Sibel Can: Sanat ve halk müziğiyle arabeskten müzikseverler hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Pop ve rap’in içinde de zaten bizim öz müziğimiz kullanılıyor. Benim çok hoşuma gidiyor. Çok sevdiğim bir rap yorumcusuyla bir proje bile düşünebilirim.
Hüsnü Şenlendirici: Sibel çok doğru bir tespit yaptı. Rap şarkılara bak. Altyapıları modern olan günümüz arabeski…
Aranızda büyük bir saygı var. Şimdi rap’çiler şarkılarından birbirlerine hakaret edebiliyor…
Sibel Can: Ben müzisyen bir babanın kızıyım. Biz müzikle birlikte, müzisyenler arasında saygı olması gerektiğini öğrendik. Bunu değiştiremezler.
Hüsnü Şenlendirici: Biz sahne adabıyla büyüdük.
Hakan Altun: 2000’den sonra saygının yanı sıra sevgi de değişti. Eskisi gibi manevi değerler kalmadı. Komşularını görmeyen, tanımayan insanlar var. Bir de bizim aramızda ortak bir müzik dili var. Herkes birbirinin sesinden, nefesinden etkileniyor.