İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, İzmir için yakın bir zamanda büyük bir deprem beklemediklerini ifade ederken, İstanbul içinse uyarılarda bulundu.
İzmir’de depremin 800-1000 yılda bir büyük bir deprem yaşandığını belirten Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, 7 şiddetinde bir depremin yaşanabilmesi için 300-500 yıl daha zaman geçmesi gerektiğini kaydederek, “Büyük fay hattı İzmir’in içinden geçiyor ve bu kol kırılmadı kırılması çok uzun sürüyor bunun belki üç beş yüz yıl daha zaman geçmesi lazım ama çevrede küçük kollar var. Bu kollara segment diyoruz bu segmentlerdeki kırılma İzmir’i biraz etkiledi. Esas büyük İzmir, Menemen, Urla ve Seferihisar fayları daha henüz kırılmadı. Geçmişte kırıldı bu kırılma 1600’lü yıllarında yaşandı. Aynı fayın kırılması sonucu 7’lik veya 7.2’lik olarak bir deprem düşünülüyor. İşte o kol kırılmadı o kolun kırılması için belki bir 300 yıl daha geçmesi gerektiğini düşünüyoruz, çünkü oradaki stres birikme miktarı biraz yavaş gerçekleşiyor. Yakın zamandaki depremler ve artçı sarsıntılar ise İzmir’e 70 kilometre mesafedeki kollarda yaşandı. Karaburun’da küçük bir kırılma oldu buradaki fay kırılıyor ama bunlar küçük kırılmalar. Yakın bir zamanda İzmir’de büyük deprem beklemiyoruz” dedi.
“İSTANBUL’DA KIYI KRİZ YÖNETİMİ GEREKLİ”
İstanbul’da olası bir küçük depreme karşı dahi acil kıyı kriz yönetimi yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Öztürk, “İstanbul’da 6.5-7 küsur büyüklüğü arasında bir deprem olacağı konusunda bir görüş var ama bir tarih vermek için elimizde veri bulunmamaktadır. Kıyılarda bir yapı stoku var. Kendi başına ayakta duramayan depremsiz yıkılan binalar var. İzmir Seferihisar’da gördük ki kıyılarda da başka sürprizler karşımıza çıkıyor. İstanbul Marmara’da olunca bir depremde ne olacak acaba kıyılarda bir şey olacak mı ? Deprem anında kıyıdan su çekecek, kıyıya su gelecek bütün bu kıyı yapılarında bize ciddi sorunlar açabilir. Kıyılardaki teknelerimizi, çekeklerimizi, limanlarımızı, marinalarımızı, balıkçı barınaklarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Tekirdağ’dan, İstanbul’a kadar tüm kıyıları hem güneyi hem kuzeyi takip eden bir yapının kurulması lazım ben buna acil kıyı kriz yönetimi acil kıyı yönetimi diye çok kez söyledim, bugün de söylüyorum” şeklinde konuştu.
“MARMARA DENİZİ’NİN TABANINDA BİR HEYELAN KAYNAKLI BİR TSUNAMİNİN BİRAZ GERÇEĞE UYMAYACAĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ”
“İstanbul’da deprem sonrası tsunami oluşumu ile ilgili bir sürü değişik bir sürü senaryolar var” diyen Prof. Dr. Hüseyin Öztürk şunları söyledi:
“Ama gerçekçi model düşündüğümüz zaman Marmara Denizi’nin tabanında bir heyelan kaynaklı bir tsunaminin biraz gerçeğe uymayacağını söyleyebiliriz. Marmara Denizi’nin tabanında çamur birikecek sedimantasyon yok dik yamaçlar yok yani en dik bildiğimiz yamaçlar yüzde 20 eğimden fazla değil. Yani Çınarcık çukurunun en dik yamaçları yüzde 20 eğimden fazla değil. Demek ki bu kadar bile eğimi olmayan bu kadar çamur birikmeyen bir yerde bir deprem sırası çukurun akarak suyu sıkıştırıp bir yere su yükleyeceğini modellemek çok doğru değil. Tersine Marmara Denizi’nin içindeki üç tane çukurun deprem sırasında daha da derinleşeceğini düşünüyoruz. Bu modelle Gölcük’te karşılaştık. Gölcük deprem sonrasında toplam 3-4 metre havza boyunda bir derinleşme yaşadık. Burada da yaşanacak bu Çınarcık çukuru, Tekirdağ çukurları bir daha oturacak.“