‘Yalandan bir zafer’: İsveç’in Türkiye’ye iade ettiği Mahmut Tat kimdir?
Gazeteci Barış Terkoğlu, İsveç’in Türkiye’ye iade ettiği Mahmut Tat’la ilgili edindiği bilgileri paylaştı: “Mahkeme kararını doğru kabul etsek bile, Tat, PKK’lılara 500 avroya gübre ve oto alarmı sattığı için hapis cezası almış, siyaseten karşılığı olmayan minibüsçü.”
Tat’ın dosyasına ulaştığını, 4 Eylül 2007’de Çemişgezek’te teslim olan Suriyeli bir örgüt mensubunun itiraflarına dayandığını dile getiren Terkoğlu, ifadenin mahkeme kararına şöyle yansıdığını bildirdi:
“Ovacık ilçesi Tatuşağı köyünde oturan adını bilmediği ancak görünce tanıyabileceği, yanılmıyorsa köye doğu istikametinden gelirken iki katlı ilk evin sahibi olan şahsın terör örgütü mensuplarına 2 adet oto alarmı ve gübre verdiğini, bu şahsın bildiği kadarıyla Ovacık-Tunceli karayolu hattında kendisine ait minibüsle yolcu taşımacılığı yaptığını…”
Gazeteci, devamında şu bilgileri verdi:
“İtirafçının ifadesine göre, Mahmut Tat, 2 torba gübre ve 2 oto alarmı karşılığında, PKK’lılardan 500 avro almıştı. PKK, alarm ve gübreyi, terör eylemlerinde kullanıyordu. Ovacık Jandarması ifadeyi soruşturmuş, 4 daireli apartmanda Tat Ailesi’nin yaşadığını tespit etmiş, 1 numaralı dairede ise minibüsçülük yapan Mustafa Tat’ın oturduğunu tutanağa geçirmişti.
İşte bu sebeple, minibüsçü Mahmut Tat, PKK’ya yardım suçundan gözaltına alınmış ve yargılanmıştı. Suçlamaları reddediyor, itirafçının kendisini kurtarmak için yalan söylediğini iddia ediyordu. Nihayetinde Tat, 16 Aralık 2015’te, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
AKP İÇİN ÇALIŞMIŞ
Tat, tutuksuz yargılanıyordu. Haliyle İsveç’e gidişi zor olmamıştı. Mahmut Tat’ın kardeşi Mustafa Tat’a da ulaşıp kardeşini sordum. Kendilerini şöyle tarif ediyordu:
‘Yıllardır Ovacık’ta minibüsçülük yapıyoruz. Terörün en yoğun olduğu dönemde bile köyümüzü terk etmedik, işimizi yaptık. Atatürkçü ve devletini seven bir aileyiz.’
Mustafa Tat, olayın ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:
‘İtirafçı ifadesinden sonra, jandarmaya en çok yardımcı olan benim. Jandarma için evlerin fotoğrafını çeken benim. Abimin suçlamalardan sonra psikolojisi bozuldu. İstanbul’a yerleşti. 7 yıl orada öğrenci servisi çekti. Ceza verileceğini anlayınca İsveç’e gitti. 2 çocuğu var, biz bakıyoruz. İsveç’te de kansere yakalandı, 2 kez ameliyat oldu. Ağabeyim Türkiye’den gittiğinde oğlu küçüktü. Geçen ay babasını ziyarete gitti, onca yıldan sonra babasını tanıyamadı. Bir itirafçı ifadesiyle kardeşim terörist ilan edildi. Ailemiz terörist değil. Amcamızı PKK öldürdü, cesedini alamadık. 4 kızı yetim kaldı.’
İşin daha da ilginç bir yanı var. Kardeşi Mustafa’nın anlattığına göre, ağabeyi Mahmut Tat, bir dönem AKP için çalışmıştı. Ovacık’ı 2004-2009 aralığında yöneten AKP’li belediye başkanı Hasan Hüseyin Dizi’nin yakınındaydı: ‘Ovacık’ta belediye başkanı Dizi döneminde onu destekledi. Seçimde onunla çalıştı. O dönem saldırıya da uğradılar. O saldırıda ölebilirdi.’
‘İSVEÇ, TÜRKİYE’YE YALANDAN BİR ZAFER İKRAM ETTİ’
Mahmut Tat’ın avukatının aktardığına göre, sağlık nedeniyle tahliye olmazsa, Tat’ın aldığı cezanın yatarı 4 yıl 6 ay.
Sonuç olarak, NATO üyeliğine şart koştuğumuz teröristlerin iadesi meselesinin ilk ‘somut adımı’nın altı boş görünüyor. Günlerdir ‘zafer’ diye kutlanan hikaye, pek de öyle değil. Mahkeme kararını doğru kabul etsek bile, Tat, PKK’lılara 500 avroya gübre ve oto alarmı sattığı için hapis cezası almış, siyaseten karşılığı olmayan minibüsçü. Ne PKK’nın stratejisinde ne de terörle mücadele de bir önemi var. İsveç belki de bunu bilerek, ‘buyurun alın’ dedi ve Tat’ı uçakla Türkiye’ye gönderdi. Hükümet’e içi boş bir kurabiye, yalandan bir zafer ikram etti.
Birileri, ‘İsveç’e diz çöktürdük’ nutukları atsa da, Dışişleri Bakanı’nın önceki gün ‘Bu kişi bizim listemizde değildi’ demesi, geç de olsa bir uyanma alameti gibi duruyor. Minibüsçü Mahmut Tat hapse giderken, Musa Anter cinayetinin kilit ismi Abdulkadir Aygan gibiler yıllardır İsveç’te yaşamaya devam ediyor.”