Türkiye’de bir savunucunun (avukatın) ilk kez olarak kimlik bilgilerinin din bölümüne “Tengri” yazdırmasının yankıları sürüyor. Anlaşılan o ki bu konuda daha pek çok yeni örneğe denk geleceğiz. Niyesi Tengricilik, şaşırtıcı ve inanılmaz bir biçimde ilgi görüyor.
Türk tarihinin içinden süzülüp gelen; Türklere, Moğollara ve bütün Türkistan halklarına özgü türlü inanışların güncel ve çağdaş yaşamda yeniden değerlendirilip dizgeleştirilmesi sonucu çağdaş bir Tengriciliğin kurulmakta olduğu anlaşılıyor. Bu çağdaş Tengriciliğin yalnızca Türk ve Moğol halklarıyla ve Türkistanlı öbür halklarla sınırlı kalmayıp tüm insanlığı kapsayacak biçimde evrenselleşmesi de olasıdır.
Tengricilik üzerine ilk kez yazıyor değilim. 2018 yılında da Tengricilikle ilgili bir yazı yazmıştım. O yazı “İslam Bu” adlı bitiğimde yer almıştı. O günden bugüne Tengriciliğe ilişkin araştırmalarım beni yeni bilgilere ulaştırdı. Bu nedenle kimi bilgilerimi gözden geçirip konuya ilişkin düşüncelerimi yeniden düzenledim.
Öncelikle belirtelim ki Tengricilik, Şamanizm demek değildir. Şamanizm’e ilişkin bildiklerinizi bütünüyle unutun.
Başta şunu bilelim:
Tengri sözü, günümüz Türkçesindeki Tanrı sözcüğünün eski ve köklü biçimidir. Türk Kağanlığı Yazıtları çözülürken ilk okunan sözcükler Tengri ve Türk sözcükleridir. Ayrıca Tengri sözcüğü bilinen en eski tanrı adıdır. Sümer yazılarında geçen “Dingir” sözcüğünün gerçekte Tengri sözünün başka bir söyleniş biçimi olduğu belirtiliyor.
Peki, nedir bu Tengricilik?
Uzun uzun yazmaya gerek yok. Özetle açıklayalım…
- Tengri bütün varlıkların var edicisidir. Ancak bu var ediş yoktan var etme anlamında bir yaratma mıdır yoksa kendi varlığından var etme anlamında bir var ediş midir? İki biçimde de inanmak olanaklıdır. Öyle ki Tengri, tümtanrıcı bir anlayışla varlığın bütünü, başka bir söyleyişle evrenin kendisi olarak düşünülebilir. Bu düşünüşte varlığın, öbür deyişle evrenin bir bilinci bulunduğu inanışı önemli bir özelliktir. Bu, Tengriciliği, bilinen biçimiyle tümtanrıcılıktan ayıran bir niteliktir. Bilinen biçimiyle tümtanrıcılıkta evrenin bir bilinci yoktur. Ancak evreni bilinçli bir varlık olarak düşünen tümtanrıcı bir tutum da söz konusu edilebilir. Tengri, göktür. Gök, Türk dilinde yalnızca gökyüzü değil, bütün evrendir. O nedenle Gök Tanrı / Kök Tengri, gerçekte bütün varlıklar alanıdır. Başka bir deyişle bütün evrendir. Türk Kağanlığı Yazıtları’ndaki; “Öd Tengri yaşar/yasar, kişioğlu hep ölgeli törimiş…” biçimindeki sözler, Tengricilik için çok önemlidir. Bu sözlerde Öd’ü, eş deyişle zamanı Tengri yaratmış, onu Tanrı yaşamakta veya yasamakta, eş deyişle kurallarını koymakta, bu nedenle Tengri başlangıçsız ve sonsuz denilmektedir. Kişioğlu da, eş deyişle insan ölümlü olarak nitelenmektedir. Tengriciliğin en önemli kutsal yazılı kaynaklarından olan Türk Kağanlığı Yazıtları’ndaki şu tümceler de çok ilgi çekicidir:
“Üze Kök Tengri, asra yagız yir kılındukta, ikin ara kişioğlu kılınmış…”
Bu tümceyi şöyle anlıyoruz: “Yukarıda sonsuz gökyüzü / sonsuz evren, altta kara yer var edildiğinde, ikisinin arasında kişioğlu var edilmiş…”
Görüleceği üzere Tengricilikte Tengri ile evren özdeştir. Niyesi, Tengri gökyüzü olarak da niteleniyor. Gökyüzü sözünün gerçekte bütün evreni belirttiğini söylemiştik. Bu anlatımlar Tengricilikteki Tengri düşüncesinin tümtanrıcı bir içerik taşıdığını gösteriyor. Bu bakımdan Tengricliği bir tür Türk deizmi olarak nitelemek bütünüyle yerinde bir niteleme değildir. Öte yandan; peygamber, kutsal bitig ve tapınma / ibadet olmaması bağlamında deist bir içerikten söz etmek ebette olanaklıdır. Bununla birlikte Tengricilikte Tengri’yi, bütün varlıkları yoktan yaratan güç olarak olurladığımızda Tengricilik deizm olmaktadır. Kuşkusuz bu da olanaklıdır.
- Tengricilikte peygamber, vahiy, kutsal kitap yoktur. Tengricilere göre insanlar Tengrinin çocuklarıdır. Tengri, çocukları arasından birilerini seçip de onlarla fısıldaşarak konuşmaz. Tengri zaten çocuklarına us vermiştir. Usla ahlak bulunur. Us, inancın da tabanıdır. Tengrici dilde ahlaka ve ahlak yasalarının bütününe töre denilir.
- Tengricilikte ibadet / tapınma yoktur. Dolayısıyla tapınak ve ibadet yeri de yoktur. Bütün yeryüzü ve doğa kutsaldır. Doğayı korumak bütün Tengricilerin kutsal ödevidir. Suyu kirletmemek ve gereksiz yere ağaç kesmemek Tengriciliğin gereklerindendir. Türk Kağanlığı Yazıtları’nda geçen “Iduk yir sub”, “kutsal yer ve su” demektir ve doğaya / çevreye saygıyı anlatımlamaktadır. Tengricilikte tapınma / ibadet olmasa da algış vardır. Algış dua demektir. Kişi Tengri’ye yönelip dua edebilir. Algışın karşıtı ise kargış sözüdür. Kargış beddua anlamına geliyor. Tengricilikte algış olduğu gibi kargış da vardır. Kötülere, ezenlere, satkınlara kargış etmek başka bir deyişle onları kargışlamak Tengrici bir davranıştır.
- Tengricilikte atalar anısına saygı koşuldur. Bu nedenle insanlara ve insanlığa büyük iyiliği dokunan herkes yaşarken de öldüğünde de saygıyla anılır. Tengricilikte ataları anma toplantıları ve kimi tarihsel yıl dönümlerinde türlü anma törenleri ve sevindirici olaylara ilişkin de kutlama törenleri düzenlemek değerli, önemli ve kutlu görülür. Tengricilikte topluma büyük yararlılıklar göstermiş ulu kişilere eren, yağı ile savaşan yiğitlere alp, savaşta eşsiz baturluk sergileyen ve yenilgi yüzü görmeyenlere alpagut denilir. Erenlere, alplara, alpagutlara saygı koşuldur. Atalar anısı için saygı duruşu Tengrici bir davranıştır. Tengriciler için Alp Er Tunga, Mete Han / Oğuz Kağan, Tomris Katun, Bumin Kağan, Kutluk Kağan, Kürşad, Bilge Tonyukuk, Bilge Kağan, Kül Tigin, Yollug Tigin, Cengiz Han, Hülagu Han, Kemal Atatürk gibi büyük Türk uluları kutlu ve saygın atalardır.
- Tengricilikte inançsal önder yoktur. Yalnızca inancı öğreten öğreticiler vardır. Bununla birlikte Türk halkları tarihindeki kam sözcüğü güncel ve çağdaş anlamda Tengriciliğin öğreticisi olan kişileri adlandırmak için de kullanılabilir. Kam, öğreticilik yanı sıra algış okuyucusu görevini de görebilir. Tengricilikte okunan algışlara “alaş!” veya “alas!” denilerek karşılık verilir. Tengriclikte kişi, kam olmadan da kendi başına algış okuyabilir.
- Tengriciliğe göre herkes iyi olmak ve iyilik yapmakla yükümlüdür. Herkes bu dünyada iyiliğinin de kötülüğünün de karşılığını görecektir.
- Tengriciliğe göre iyiler öldüklerinde Tengri katına uçarlar. Ölenin tini Tengri ile bütünleşir ve sonsuz mutluluğa ulaşır. Kötülerin tini kara yere eş deyişle yedi kat yerin dibine gider ve orada acı çeker.
- Tengricilik bir din değil inançtır. Tengricilikte dine yer yoktur.
- Tengricilikte evrensel insan haklarına saygı ve bağlılık koşuldur.
- Tengricilikte ölen kişi toprağa verilir. Yıkama ve kefenleme yoktur. Ancak ölüde yoğun ve rahatsız edici kertede kötü koku varsa kokuyu gidermek için yıkanabilir. Kişi güzel ve temiz giysileriyle toprağa verilir. Cenaze törenine yuğ denilir. Yuğda ölen kişinin yakınları onun hakkında konuşmalar yapar. Yuğ ölüyü uğurlama törenidir. Onun için yırlar (şarkılar ve türküler) ve ağıtlar okunur. Ölü için söylenen ağıtlara sagu denilir. Ölü için algış da okunur. Yuğda, ölen kişi çok sevilen, çok başarılı ve büyük yararlılıklar göstermiş bir kişisi ise alkışlanır. Alkış gerçekte algış sözünden gelir. Kişiyi övgüleme göstergesidir.
- Tengricilikte sağlığı korumak, az yemek, az içmek koşuldur.
- Tengricilikte barış ve esenlik için çalışmak, iyiliği egemen kılmak, kötülükle savaşmak kutsal ödevdir.
- Tengricilikte kadın ve erkeğin eşitliği tartışılmaz bir ilkedir. Kadın ve erkek urukta (ailede), toplumda, yargıda, yönetimde, kalıtta (mirasta) ve tecimde(ticarette) eşittir. Uruk kurmada tek eşlilik koşuldur. Uruk, toplumun özüdür ve kutsaldır.
- Tengricilikte bilimsel bilgi ve usun kılavuzluğu yaşamsal görülür.
- Güncel ve çağdaş Tengricilikte şeytan (yek, albız, erlik), cin (çıvı) inancı yoktur. Melek, Tengri’nin gücü demek olup ondan ayrı melek adlı varlıklar yoktur. Doğum yapan kadınları ve yeni doğan balaları koruduğuna inanılan Umay Ana gerçekte Tengri’nin koruyuculuk niteliğinin simgesel bir anlatımıdır.
- Tengricilikte kişi adları yad dilde değil ulusun dilinde olmalıdır.
- Tengriciliğin kurallarına ve ilkelerine uyma konusunda yüksek duyarlılık gösteren kişilere “Tengriken” denilir. Bu sözcük günümüz Türkçesinde kullanılan dindar sözcüğünü çağrıştırmaktadır. Tengricilikte tengrikenlik büyük erdemdir.
- Tengricilikte kök börü eş deyişle bozkurt kutsal görülür. Tarihte Türk adıyla kurulan ilk devlet olan Türk Kağanlığı’nın bayrağında da kurt başı vardır. Türk Kağanlığı, Tengriciliğin en önemli yazılı belgelerinden olan Türk Kağanlığı Yazıtları’nı bütün Türk halklarına kalıt olarak bırakan ve Türklerin ulusal yazısını tarihin belleğine bengü taşlar olarak kazıyan devlettir. Tengriciler için Türk Kağanlığı tarihteki çok özel bir dönemi belirtmektedir.
- Tengricilikte dağ keçisi de kutsaldır. Dağ keçisi damgası Türk Kağanlığı’nda kağanların simgesidir. Dağ keçisi, geçilmez yerleri geçen, ulaşılmaz yerlere ulaşan, özgürlük simgesi yürekli bir hayvandır. Dağ keçisi damgası, kağanların damgasıdır. Kağanların buyruğu dağ keçisi damgasıyla damgalanırdı.
- Türk Kağanlığı’nın kurucu uruğu (ailesi) aşina soyudur. Bu nedenle aşina eş deyişle dişi kurt da kutsal görülür.
- Tengriciliğin kutsal içeceği kımızdır.
- Tengricilikte kız ya da erkeklerin sünnet olması yoktur. Tengriciler çocuklarını sünnet ettirmez.
- Tengricilikte namusa göz dikme, hırsızlık, cana kıyma, dedikodu, bozgunculuk, kamu malını kişisel çıkar için kullanma, başkalarının özel yaşamını açığa çıkarma ve emek sömürüsü kesin olarak yasaktır. Bu yasakları çiğneyen kişi yazık (günah) işler.
- Tengricilikte bütün insanlar ve insanlık kardeş görülür. Ancak insanlığa karşı suç işleyenler bu kardeşliğin dışındadır.
- Tengricilikte insanlara yardım etmek, yoksullarla dayanışmak ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için uğraş vermek en büyük erdem sayılır.
- Tengriciliğin simgesi şanıraktır. Şanırak, Türk ve Moğol halklarının yurt adı verilen çadırının tepe bölümünü anlatımlamaktadır. Şanırakta dört ana yönü belirten öğeler vardır. Şanırak ayrıca gökyüzünü de betimlemektedir. Tengriciliğin simgesi olan şanırağa Türk yazısıyla Tengri sözcüğünün damgaları işlenmektedir. Şanırak, Tengriciliğin evrenselliğini de ortaya koyan bir simgedir. Gökyüzünü betimlemesi bu anlamı taşımaktadır.
- Tengriciliğe giriş için bir tören yoktur. Tengrici inanışı benimseyen ve Tengrici olarak yaşayan herkes Tengricidir.
- Hem Tengrici olup hem de başka bir dine aynı anda inanılamaz. Tengrici olan kimse öbür bütün dinleri geride bırakmış demektir.
Bir de Tengrici bir algış örneği verelim:
Kök Tengri!
Görklü Tengri!
Başlangıcı olmayan, sonu olmayan bengü Tengri!
Bütün varlıkları kendi varlığından var eden Tengri!
Işık Tengri, yağmur Tengri, kar Tengri!
Görünen, görünmeyen değme nesnede var Tengri!
Sen içimizde, sözümüzde, özümüzdesin!
Sen yüreğimizdeki sevgi,
Dilimizdeki övgüsün!
Güç ver bize, güçlü olalım…
Sevinç ver bize, sevinçli olalım…
Bunaldığımızda erinç ver bize, erinçli olalım…
Kutlu Tengri, ulu Tengri!
Baştan sona iyilikle dolu Tengri!
Yolu erenler yolu Tengri!
İyileri bize yoldaş eyle, kötüleri ırak
Sana yönelsin gönlümüz, sevginle dolarak!
Buğu olup gökyüzüne ağan Tengri,
Yağmur olup yeryüzüne yağan Tengri!
İşitiver algışlarımızı, duyuver
Tengriken kişioğulları yalnız seni sever!
Varsın, birsin Tengri!
Dileğimizi bilirsin Tengri!
Koru bizi kargışlardan, kargışçıdan
Koru bizi yağıdan
Esirge bizi yozdan, yobazdan, yolsuzdan
Birlik ver,
İrilik ver,
Dirlik ver bize…
Sunduğun kutla kutlanalım,
Verdiğin yurtla yurtlanalım…
Hep birlikte alaş desin dillerimiz
Alas!
Hep birlikte alaş desin gönüllerimiz
Alaş!
Hep birlikte alaş!
Türkiye’de ve öbür Türk halkları arasında son dönemde siyasal İslamcı, ümmetçi akımlara karşı bir tepki olarak büyüyen Tengricilik, gerçekten kitleselleşebilir mi? Türk halklarının İslam yoluyla Araplaştırılmaya çalışılmasına gösterilen güçlü tepki, inançsal bir akıma dönüşüp kurumsallaşabilir mi? Yoksa İslam’ın yeni ve çağdaş yorumu yapılarak bu yöneliş söndürülebilir mi?
Bu soruların yanıtı Müslüman bilginlerin tutumuna bağlı…
Müslüman bilginler Arapçılık yapmayı bırakmalı, Türkçe adlar yaygınlaşmalı, Türk diline ve Türk kimliğine saygı gösterilmeli. Türkçe ibadet karşıtı tutumdan vazgeçilmeli. Çağdaş değerlere, kadın erkek eşitliğine önem verilmeli. Çok eşliliğe karşı çıkılmalı, gerici yapılar yok edilmeli. Mezhep, tarikat, cemaat gibi oluşumlar etkisizleştirilip İslam, Muhammedî bir durulukla yenilenmeli.
Yoksa Tengriciliğin engellenmesi olanaksız görünüyor.
Bu tümcelerin yazarı olarak ben İslam’ın Türk kimliği ve çağdaş değerlerle uyumlulaştırılması yönünde çağdaş ve güncel bir yorumunun yapılması için uğraş verenlerdenim. Umarım başarılı oluruz.
Üyesi olduğum Türk toplumunun ve Türk halklarının içinden doğan bütün düşünsel ve inançsal akımlarla ilgilenmem doğaldır. Bundan ötürüdür ki Tengricilikle de ilgilenmekteyim. Müslüman kimliğine sahip olmam Tengricilik veya başka bir inançla ilgilenmeme kesinlikle engel değildir. Bir Müslüman Türk olarak Tengriciliğe yönelen ve onu bir inanç olarak benimseyen binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca soydaşıma duyarsız kalmam düşünülemez. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki, gençlerin ve bütün ulusumun Emevici, siyasal ümmetçi sözde İslam yerine birkaç ana konu dışında öz olarak Muhammedî İslam’la pek de ters düşmeyen Tengriciliğe yönelmesi yeğdir.
Zaten bizim İslam tanımlamamızdaki odak vurgu barış ve esenliktir. Kim ki barış ve esenliği savunuyorsa bize göre o İslam’a uygun bir tutum sergiliyor demektir. Biz İslam’ın barış ve esenlik demek olduğuna inanıyoruz.
Barış ve esenlik yolunda yürüyenlere bin saygı, bin sevgi olsun…
Sözlük:
Şanırak: Tengriciliğin simgesi
Algış: Dua
Kargış: Beddua
Savunucu: Avukat
Niyesi: Çünkü
Dizge: Sistem
Dizgeleştirmek: Sistemleştirmek
Bitig: Kitap
Tümtanrıcılık: Panteizm
Tümtanrıcı: Panteist
Öd: Zaman
Kişioğlu: İnsan
Tümce: Cümle
Özdeş: Aynı
Olurlamak: Kabul etmek
Us: Akıl
Satkın: Hain
Yağı: Düşman
Batur: Kahraman
Baturluk: Kahramanlık
Tin: Ruh
Kerte: Derece
Yuğ: Cenaze töreni
Uruk: Aile
Bala: Çocuk
Kalıt: Miras
Bengü: Ebedi
Değme: Her
Erinç: Huzur
Buğu: Buhar
Ağmak: Göğe yükselmek
Ağan: Göğe yükselen
Övgülemek: Övgüyle anmak
Tengriken: Tengriciliğe gönülden bağlı kişi.