Geçtiğimiz hafta, İstanbul’da tam bir istihbarat savaşı yaşandı. MİT – MOSSAD bir yandan, İran gizli sevisinin elemanı SAVAMA’ cılar diğer yandan.
Olay aslında çok açık ; İsrail gizli sevisi MOSSAD, İran içlerinde “at oynatıyor”. Tongaya düşürdüğü İranlı üst düzey asker, bürokrat veya bilim adamlarına suikastlar düzenliyor.
En son Tahran’da öldürülen Hassan Said Khoda ile havacılık uzmanı Ayoob Enterzani ve Natanz Nükleer Tesisleri’nde görevli Kamram Malapour öldürülmüştü. Albay Ali Esmaelzadeh’in çatıdan düşerek ölümünden de İsrail gizli servisi sorumlu tutulmuştu.
Kendi topraklarında bu kadar önemli kadrolarını, tek tek MOSSAD’a kurban veren İran, intikam için en kolay yolu seçti. İstanbul’a gelen İsrailli turistler hedef alınacaktı. Hatta bunların içinde İsrailli bir diplomatın eşinin de bulunduğu iddia edildi..
İranlılar’ın bilmedikleri bir şey vardı. Türk istihbaratı uyumuyor, girenleri izliyordu. İşadamı, öğrenci ve turist görünümünde Türkiye’ye giriş yapan ajanlar MİT’in takibine alındılar. MİT ve MOSSAD işbirliği içerisinde Savama ajanlarını adım adım takip etti. 15 Haziran’da eyleme geçmeyi planlayan İranlı ajanlar Beylikdüzü ve Beyoğlu’nda konaklamışlardı. O gün otellerine dönecek olan İsrailli turistlere saldıracaklardı.
İntikam saldırılarından haberdar olan MİT, aynı gün otellerine dönmek isteyen İsrailli turistleri apar topar memleketlerine “yolcu etti.” Gerçi, İsrail hükümeti de vatandaşlarını uyararak “ otellerinize gitmeyin” demişti.
İranlı ajanlar düzenlenen operasyonlarda, hareket etme fırsatı bulamadan kıskıvrak yakalandı. Tetikçiler, eylem planları ve susturucu silahlarla birlikte ele geçirildi. Kaç kişinin yakalandığı, bunların kaçının diplomatik pasaport taşıdığı, kaçının ajan olduğu, hedefleri, yerli işbirlikçileri gibi sorular artık istihbaratın ilgi alını.
Her ne kadar “Zindaşi” kaçmayı başardıysa da, şimdilik ajanlar savaşını Türkiye kazanmış görünüyor. Ancak, unutulmamalıdır ki, yakın geçmiş tarihimizde bir çok aydınımızı katleden, hatta yabancı diplomatları dahi öldüren İslami Hareket Süreci, Hizbullah, Kudüs Savaşçıları-Ordusu (Selam Grubu) gibi gruplar İran tarafından eğitilmişlerdi. Farsların, Araplardan bir farkı olmadığını ve her fırsatta Türkiye’nin aleyhine faaliyetlerini sürdüreceğini unutmamak gerekir.