Bu sabah ki Guardian gazetesinde yayınlanan “İspanyol çiftçiler maliyetleri düşürmeye çalışırken, asırlık zeytin ağaçlarını kestiler” başlıklı habere doğal olarak gözüm gitti. Habere çabucak göz atınca durum daha da net anlaşıldı ;
Donald Trump’ın başkanlığı sırasında İspanyol zeytinyağı tarifeleri geçici askıya alınıyor ve olan kökünden sökülüp atılan yüzyıllık zeytin ağaçlarına oluyor.
Donald Trump’ın davranışlarını dört yıldan fazla gözlemledikten sonra zihinsel olarak hasta, patolojik, tehlikeli ve hatta belki de bir psikopat olduğu sonucuna varılmış ve açıklanmıştı. Ortaya çıkan bilimsel inceleme sonucuna kim itiraz edebilir ki.
Umarım Trump efendi, başkanlık sürecinde Türk zeytin ve zeytinyağına tarife uygulamamış, dokunmamıştır! Araştırmak lazım diye yazarken. satırlarıma ara verip detaylara baktım.İşte son veriler;Türk zeytinyağı 2020 – 21 sezonunda Amerika’ya zeytinyağı ihracatında % 30 artış göstermiş ve 15.265 Ton ile tam 33.5 Milyon Dolar’lık satış gerçekleştirilmiş.Türkiye’nin gelecekte ki 5 yıllık hasat ve zeytinyağı üretim artış hedefi 650.000 Ton olarak belirtiliyor ki zeytinyağı ihracatımızı 400.000 tona çıkartalım. Türkiye geçtiğimiz seneden itibaren zeytinyağı üretimini 120 ülkeye ihraç ederek Dünya sıralamasında dördüncü ülke konumunda. 5. sırada Amerika dikkat çekiyor,. Trump efendinin, İspanyol zeytinyağı tarifelerini geçici askıya alma nedeni şimdi net anlaşılıyor. Kısacası, umarım önümüzdeki senelerde zeytinyağı ve fındık üretimi ve ihracatı ile hak ettiği üst sıralarda ki yerini alır. Bunun için tarım politikalarının da değişmesi şartmıdır o ayrı bir tartışma konusudur.
2020 – Dünyanın en iyi zeytinyağını hangi ülke üretiyor?
1 – İtalya – 69888,79 Ton2 – İspanya – 53661.06 Ton3 – Yunanistan – 39242.53 Ton4 – Türkiye – 17329,39 Ton5 – ABD – 16154.43 Ton
Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmektedir ve bütün ağaçların ilkidir diye de tanımlanır “Zeytin ağaçları”. Bilindiği üzere tüm kutsal kitaplarda da yerini almıştır. Anneannem, Kuzey Ege bölgesi olarak tanımlanan Şarköy – Burhaniye doğumludur, belki de o sebeple de Zeytin ağaçlarına farklı bakış açım var. Tam bilemiyorum. Burhaniye ve civarında son 20 senede gördüklerimin, yaşadıklarımın da kesinlikle bu bakış açımdaki değişikliğe neden olmuştur. Kuzey Ege bölgesini iyi bilenler, bilirler! Özellikle son senelerde Donald Trump tarifelerine gerek kalmadan, imara açılan zeytinliklerin nasıl acımasızca katledildiğini. O güzelim asırlık yüce ağaçların üzerlerinde düşmeyen yaprakları ve zeytinleriyle birlikte, dozerlerle nasıl yıkılıp yok edildiğini. Hatta aynı İspanya örneğinde olduğu gibi nasıl sobalara, ekmek fırınlarına atıldığını. Özellikle tahmini asırlık Zeytin ağaçlarının yörede nasıl yok edildiğini, izlemek insana zulm gibi gelir.
Her ne olursa olsun, yöre halkı gene ekmeğini atadan kalma zulme uğrayan Zeytin ağaçları sayesinde, inatla çıkartmaya devam ediyor, etmeye çalışıyor. Topraklarına gelenek ve göreneklerine bağlı belde köylerimizi ziyaretlerde bu ince detayı fark etmek de mümkün. Sonbahar başlarında yaşanan en güzel hasatlardan biridir zeytin hasadı. Ekim sonuna doğru ilk yağmur toprağa düşünce, ilk hasat başlar. Gelenek olarak ilk acı evlik yeşil zeytini yapar ve dolabına koyar Kuzey Ege halkı.Ufak tam olgunlaşmamış kırık yeşil sofralık zeytinin lezzeti çok farklıdır, sıcak ekmekle tadan bilir.
Geçen sezon sonu hasadın hemen ardından yapılan budama, aşılama, ilaçlama ve sürmenin getirdiği bereket, alın terine dönüşür. Hasadı günümüzde artık elle, sırıkla, tarakla, mekanik çırpıcılarla, vibratörlerle ve gövde sarsıcı makinelerle yapılabiliyor. Sırıkla toplama yöntemi rekolteyi negatif etkilemektedir, zeytin ve zeytinyağının kalitesini de düşürmektedir. Güneş doğmadan traktörler yollara koyulur, haşlanmış yumurta, zeytin, peynir ve sabah fırından alınan tam buğday ekmeği, sepete koyduğu azığıdır köylünün, işçinin. Soğuk toprak üzerine düşen zeytine “Dip zeytin”derler fabrikalara sabunluk zeytin olarak ucuza verilir. Çatlayan ellerle toplar yöre köylü kadınları. Zeytin toplama için çalışanlara yörede tayfa denir. Sonbahar başlarında yaşanan en güzel hasatlardan biridir zeytin hasadı. Zordur, zahmetlidir ama katılması tutku yaratır. Hasadın amacına uygun olarak doğru zaman dışında olgunlaşmadan zeytin toplanmaz. Son senelerde zeytin hasadı toplandıktan sonra artık çuvallar içinde bırakılmıyor. Kasalarda en kısa sürede sıkım işlemi yapılarak asit oranı düşük zeytinyağı kalitesi de yakalanıyor. Zeytinyağı kalitesi sıkım tekniği ve asit ölçüsü ile belirleniyor. O kadar çok ince detay var ki satırlar yetmez. Belki yeri değil, notumu da ekmekte yarar görüyorum. Kuzey Ege bölgesinde büyük firmaların tonlarca zeytinyağı alımının İtalya başta olmak üzere az bir karla rakip ülkelere aktarıldığı da bilinir. İtalya bizim asidi düşük kaliteli zeytinyağımızı toptan alıyor şişeliyor, başta AB ülkeleri olmak üzere Dünya ülkelerine satıyor ve sıralamada ki yerini de korumuş oluyor.
Diğer yandan son yıllarda Zeytinyağı iç tüketiminde sahte üretim satışlarını müthiş arttığı, insanlarımızın resmen zehirlendiği konusu. 5 litrelik tenekeye 4 litre kanola, pamuk veya başka bitkisel yağ konuluyor. Tat ve koku vermesi için bir litre yüksek asitli yağ karıştırılıyor. Asitli yağın litresi 15 -16 lira. Diğer 4 litrelik yağ da 20 TL mal oluyorsa. Bu karışım toplamda fırsatçılara 30 – 35 TL mal oluyor. Süslü tenekelerde satılan, üreticisi ve markası belli olmayan bu yağlar 150 – 175 Liradan “Erken hasat 0.5 Asit” etiketiyle satılıyor. Tüketicilerin sahte zeytinyağını anlaması çok zor. Tad ve kokuya hassas kişiler ayırımı yapıp anlayabiliyorlar ama bu konuda çok hassas olmanız gerekiyor. Tüketicilerin büyük kısmı has zeytinyağı olarak aldığından gönül rahatlığıyla mutfaklarında kullanıyor.Bu sahte üretim ancak laboratuvarlarda çeşitli parametrelere bakıldıktan sonra net ortaya konulabiliyor. Merdiven altı sağlıksız ne olduğu belli olmayan üretimler sonuç itibarıyla Türk zeytinyağı güvenini de dolaylı olarak baltalıyor. İhraç ürünlerde Türkiye’de detaylı araştırma yapan yabancı firmalarda iç tüketim sorunu duyulduğunda kafalarda soru işareti bırakıyor.
Dönelim, Guardian gazetesinde yayınlanan “İspanyol çiftçiler maliyetleri düşürmeye çalışırken, asırlık zeytin ağaçlarını kestiler” başlıklı habere.
İşte detaylar ;
İspanyol çiftçiler maliyetleri düşürmeye çalışırken, asırlık zeytin ağaçlarını kestiler
Küresel zeytinyağı fiyatlarındaki düşüş, İspanyol zeytinyağı üreticileri için zor kararlar anlamına geliyor. Yüzyıllık zeytin ağaçları, yakacak odun olarak kullanılmak üzere kesiliyor veya İspanya’nın zeytinyağı endüstrisinde üreticiler maliyetleri düşürme umuduyla daha genç, daha verimli ağaçlara yönelirken, asırlık zeytin ağaçları bahçe süsleri olarak satılıyor.Son yıllarda İspanya’da sektör sarsıldı; Küresel zeytinyağı fiyatlarındaki düşüşü, ABD tarafından İspanyol zeytinyağına uygulanan% 25’lik cezalandırıcı bir tarifeyi izledi. Fiyatlar, birçok kişiyi ekonomik olarak kötü etkiledi. Ayakta kalmak için mücadele eder seviyelere düştükten sonra, fiyatlar 2018 seviyelerinde kalsa da, endüstri yavaşça toparlandı.Dalgalanma, nesiller boyu zeytinyağı üretimini hızlandıran ağaçları kökünden söküp attı. Sevilla yakınlarındaki 40 hektarlık bir çiftliğin sahibi Juan Antonio Galindo kısa süre önce yayıncı RTVE’ye “Bu asırlık zeytin ağaçları üzücü” dedi. “Ama yoğun tarıma geçmek için onları kesmem gerekiyor … fark çok büyük.”Hareketin üretim maliyetlerini % 70’ten fazla azaltacağını tahmin etti. Kesilen zeytin ağaçlarının çoğu bahçe süsleri olarak satılırken, ağaçlarının bir alıcı bulacağından şüpheliydi. Bunun yerine, büyük olasılıkla yakacak odun olarak kullanılacaklarını söyledi. “Ağaçlarınızın gitmesi gerektiğini görmek büyük bir darbe ama cüzdan da önemli.”İspanyol zeytinyağı ihracatçıları birliğine başkanlık eden Rafael Pico, İspanyol zeytinyağı üreticilerinin yaklaşık % 70’inin genellikle geleneksel tarım yöntemlerine dayanan küçük ölçekli işlemler olduğunu söyledi.Avustralya ve ABD’de yoğun zeytin yetiştiriciliğinin büyümesine işaret ederek, “Kaçınılmaz olarak ve bu benim fikrim bu zeytinliklerin yoğun ve süper yoğun tarıma doğru yeniden yapılandırılması olacak” dedi. “Değilse kendilerini pazarın dışında bulabilirler.”diye ekledi.
AB ve ABD, Donald Trump’ın başkanlığı sırasında getirilen diğer bazı misilleme tarifelerinin yanı sıra, İspanyol zeytinyağı tarifelerini geçici olarak askıya alma anlaşmasına vardıktan sonra, küresel rekabetin yoğunlaşması muhtemeldir. Ülkedeki yaklaşık 8.000 küçük ölçekli çiftçiyi temsil eden Unión de Pequeños Agricultores y Ganaderos’tan Cristóbal Cano, yoğun üretime geçiş yapan zeytin çiftçileri varken, bu vakaların normdan uzak olduğunu söyledi. “Yoğun bir şekilde tarım yapmak için asırlık zeytin ağaçlarını kökünden sökenler çoğunlukta değil.”
Bazıları bunun yerine İspanya’nın en eski zeytin ağaçlarının benzersizliğini uygulamaya çalıştı. Valensiya Traiguera belediyesinden güney İspanya kasabası Casabermeja’ya kadar, çiftçiler bu ağaçların tarihi ile canlı bir şekilde aşılanan zeytinyağları üretiyorlar. Bu çabalar yasal korumalarla desteklenmiştir; Geçen yıl Katalonya’daki milletvekilleri, 2006’da Valensiya’da çıkarılan benzer yasaları tekrarlayarak, bölgenin en eski zeytin ağaçlarının korumalarını güçlendirmek için oy kullandılar. Cano, sosyal ve çevresel faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini savunarak, “Gelenekselden süper yoğun tarıma geçiş, karlılığı elde etmenin tek yolu değil” dedi.”Bu üçlü sürdürülebilirlik, başarmanız gereken şey” dedi. “Zeytin yetiştiricilerinin, geleceğimizin zeytinyağlarımızın farklılaşmasında ve tüketicilere her litre zeytinyağının arkasında yatan sosyal ve çevresel etkilerin aktarılmasında yattığının giderek daha fazla farkına vardıklarını düşünüyorum.”diye düşüncelerini ekledi.
Pomponlu Şapkasını yastık yaparak toprak üzerinde uyuyan 5 yaşında bir çocuk – Adı Çınar çok zeki ve mutlu bir çocuk. Fotoğrafı 2018 senesinde çektim, yöre halkını anlatan ufak bir örnek. Pelitköy’de tanıştım kısa hikayesini sizinle paylaşmak isterim..Kendisine bakan annesi ve dedesi Kemal ile zaman zaman istemese de zeytinliklere gitmek zorunda kalıyor. Çünkü o gün Çınar yaşı nedeniyle okula gitmiyordu evde ona bakacak kimse de yoktu. Ailenin tüm bireyleri hasat zamanı zeytin toplayarak ek geçim kaynağı sağlıyor. Zeytin toplanırken Çınar, tarlada tek başına oynuyor, yorulduğunda şapkasını yastık olarak kullanıyor. Kuru otların üstünde mışıl mışıl uyuyor. Çınar büyüdü, Pelitköy Cumhuriyet İlkokulu talebesi olarak öğrenimine başladı, 1. Sınıfta ilk aylar zorluk çekse de sonra alıştı umarım geleceği köy içinde sıkışıp kalmaz parlak olur.