Balıkçılık endüstrisinde İngiltere ve Fransa savaşı!
Tartışmanın merkezinde, Brexit anlaşmasının Fransız balıkçıların izin almak için ne tür kanıtlara ihtiyaç duyduğuna dair açıklamadaki başarısızlığı var. İngiltere ve Fransa, aylardır İngiltere sularında Brexit sonrası balıkçılık lisansları konusunda anlaşmazlık yaşıyor. Görüşmeler devam ediyor, ancak her iki taraf da harekete geçme tehdidinde bulundu. Yaptırım tehditleriyle ortamın alevlenmesi sorunun çözülmesine yardımcı olmadı.
Brexit sonrası, İngiltere – Coalville ufak evimde ne zaman tartışmalı bir haber izlesem veya okusam, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kabulü tartışmaları aklıma gelir. 2004 yılında, Avrupa Birliği’nin tarihindeki en büyük genişleme dalgası gerçekleşmiş 10 yeni ülke katılımıyla Avrupa Birliği üye devlet sayısını 28’e çıkartmıştı.
Başkentimiz Ankara’da Avrupa Birliği kutlamaları yapılmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti AB dışında bırakılmıştı. Türkiye’nin AB üyeliği bildim bileli, hep tartışma konusu olmuştur. Hatta, Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından Valery Giscard d’Estaing, Türkiye’nin AB üyeliğine makalesinde karşı çıkmıştı. ”Türkiye: Mantığa Dönüş” başlığıyla Le Figaro gazetesine uzun bir makale yazan Giscard d’Estaing, ”Türkiye’ye 1960’larda verilenler sözün 1995 yılında imzalanan gümrükleme anlaşmasıyla yerine getirildiğini iddia etmişti.
Gümrük Birliği oylaması öncesi ve sonrasında Strasbourg’ta Kanal D Haber Ankara temsilcisi Murat Yetkin imzalı haberlerde kameraman olarak görev almıştım. Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup eski Lideri İngiliz milletvekili Pauline Green’in oylamayı nasıl yönettiğini gözlemlemiş ve kameramla kayda almış, sonra ki yıllarda eski polis Pauline Green’le röportaj imkanı yakalamıştım. Özellikle 90’lı yıllar, Türkiye’nin AB konusunda hep dışlandığı günlerdi.
Hiç unutamam avukat dostum Yavuz Selim SARIİBRAHİMOĞLU ile herhalde 2003 yılında Beşiktaş iskelesinde bir balık restaurantında konuşurken Avrupa Birliği konusunda fikrimi sormuştu.Tabağımızda kalkan balığı vardı. Yavuz Selim beyi şu sözlerimle şaşırtmıştım ; Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kabul edildiğini düşünelim. Sonbahar ayında Karadeniz’de boğazlardan bol balık akımı günlerinde balıkçılarımıza öncelikle ne yaptırım uygulanır onu ele alalım –
1 – AB kurallarına göre Türkiye kıyılarında balıkçı tekneleri sayılarına kota konulur, yani av filosu kontrol altına alınır. 2 – Her mevsim balık ağı ölçüsü örnek verilir, yani balıkları yasal avlanabilir asgari boy ölçüleri uygulanması zorunlu kılınır.
Böylelikle su ürünleri kaynakları kontrolü sağlanır. Balıkçı tekneleri özellikle dip tarayan GIRGIR ve Trol gemisi veya balıkçı trolü fazlasına el konulup, aynen İskoçya da yapılan uygulama gibi başka ülkede gemilerin sökümü ve yok edilmesi şartı koşulur. En önemlisi ise Avrupa Birliği ortak balıkçılık politikasının “AVLANMA HAKKI” yaptırımıdır. Palamut , lüfer akımı zamanı İstanbul ve Çanakkale boğazlarına AB üyesi bandıralı avlanma lisans almış belli sayıda Trol gemileri gelir ağlarını atar, gemilerini doldurup, geldikleri ülkelerine döner ve tezgaha koyarlar, demiştim. Bildiğim kadarıyla 2006 – 2015 seneleri arasında Avrupa Birliği Sürecinde 13 Nolu Balıkçılık Faslı çalışmaları belli kuralları konuldu ve bir kısmı günümüzde uygulanıyor.
Bıraktığımız yerden “İngiltere ve Fransa neden balıkçılık lisansları üzerinde savaşıyor!” başlığına dönersek ; Under the Brexit trade and cooperation agreement – Brexit ticaret ve işbirliği anlaşması (TCA) uyarınca, Fransız balıkçılar, İngiltere tarafından verilen isteğe bağlı bir lisansa sahip olmaları durumunda, 2026 yılına kadar İngiltere kıyılarından 6 ila 12 mil arasında ve Guernsey ve Jersey açıklarında balık tutmaya devam edebilirler.
Lisansa sahip olmak için, 2012 – 2016 yılları arasında bu sularda daha önce avlanmış olmaları gerekiyor. Ancak iki ülke, geçmiş faaliyetler için gerekli kanıtlar ve bunun ne kadarına ihtiyaç duyulacağı konusunda anlaşamamakta. İşte bu sebeple özellikle son haftalarda iki ülke arasında kıyametler kopuyor.
Fransa, 6 – 12 millik bölge Guernsey ve Jersey açıkları için şimdiye kadar 210 ruhsat verildiğini, ancak 454 talep ettiğini söylüyor. Yetkililer ise tam aksini, Boulogne’un 112 kişilik filosunun sadece 20’sinin bu bölgede balık avlamasına izin verildiğini iddia ediyor. İngiltere, yaklaşık 1.700 lisans veya AB başvurularının %98’ini verdiğini beyan ediyor. Ancak bu rakam, İngiltere’nin münhasır ekonomik bölgesinde kıyıdan 12 – 200 mil arasında balık avlama lisanslarını da içeriyor ve TCA şartlarına göre otomatikman verdiği söyleniyor.
Her iki taraf da neyi tehdit ediyor?Fransa, Birleşik Krallık, Jersey ve Guernsey tarafından uygulanan kuralların, genellikle Birleşik Krallık sularında geçmişte varlığını kanıtlamak için GPS ekipmanına sahip olmayan daha küçük teknelere adil olmadığını söylüyor. İngiltere, istediği kanıtı isteme hakkına sahip olduğunda diretiyor.
Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz pazartesi günü daha fazla müzakere çağrısında bulunarak, İngiltere teknelerinin bazı Fransız limanlarında boşaltma yapmasını yasaklama tehdidini ortadan kaldırdı, ekstra lisans kontrolleri yaptı, kamyonların kontrollerini sıkılaştırdı ve bu haftadan itibaren gümrük ve hijyen kontrollerini güçlendirdi.
Her iki taraf da diğerinin şartlarını ihlal ettiğine veya etmek üzere olduğuna inanıyor gibi görünüyor!
Fransa’nın Avrupa bakanı Clément Beaune geçen hafta yaptığı açıklamada, İngiltere’nin “önemli miktarda” lisans vermediğini ve “Sadece bir ülkeyi hedeflediğini” söyledi. Bu teknik bir konu değil, siyasi bir tercih ve Sayıştay’ın ihlalidir” dedi.
İngiltere’nin dışişleri bakanı Liz Truss Pazartesi günü Fransa’ya “tamamen mantıksız” tehditlerini geri çekmesi için 48 saat süre verdi ve İngiltere’nin aksi takdirde “hareket etmek için AB ile ticaret anlaşmamızın mekanizmalarını kullanabileceğini” söyledi. Müzakerelerin nasıl gittiğine, varsa Fransa’nın hangi önlemleri uyguladığına ve İngiltere’nin nasıl yanıt vermeyi seçtiğine bağlı, ancak taraflardan biri veya her ikisi de TRA anlaşmazlık çözüm sürecine girebilir.
Başbakan Boris Johnson, Fransa başbakanı Jean Castex’in Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen’e yazdığı ve AB’yi İngiltere’yi “cezalandırmaya” çağıran bir mektubu alıntıladığı sızan bilgiler arasında. Ayrıca konulara yanlış tercümelerin de yardımcı olmadığı biliniyor. Toparlarsak İngiltere ve Fransa balıkçılık üzerinde savaşı kısa vadede sona erecek gibi gözükmüyor.