İşgalci İngilizlerin Türklere yönelik zulüm ve işkencelerini unutmayın !
İngilizlerin “Kemalist Türk’ün infazı” notunu düştüğü bir fotoğraf var.
Fotoğraftaki detaylar ise görenlere adeta o günleri yaşatıyor.
İnfaz gerçekleştirilirken infazı izleyenler arasında bir Osmanlı devlet görevlisi var.
İngiliz işbirlikçisi, milli mücadele karşıtı ve muhtemelen ispiyoncu.
Globe gazetesinin 26 Haziran 1920 tarihinde yayınladığı
“600 Türk İngilizler Tarafından Esir Alındı” başlıklı haberde
İzmit’te Britanya birliklerinin Kemalistlerin saldırılarını püskürttüğü,
İngiliz donanmasının top ateşiyle 1000 Türk’ü öldürdüğü ve
Essex Piyade Alayının Malta’dan yola çıktığı belirtiliyor.
Sunday Post gazetesinde de bir gün sonra yine İngilizlerin
600 Türk’ü esir aldığı yönünde bir haber paylaşılıyor.
Bu Türk esirler önce hayvanlar gibi dikenli tellerden yapılmış kafeslere konuldular.
Sonra İzmit Tersane Meydanı’nda kurşuna dizildiler.
Yaşananlara tanıklık eden Türk Yolu gazetesi sahibi
Mehmet Yüce yaşananları şöyle anlatıyor:
“İngilizlerin İzmit’imizi işgalleri sırasında bir takım masum kardeşlerimizi tutarak
İzmit’imizin Tersane Meydanı’nda kurşuna dizdiklerinin şahidi olduk.
Çünkü kurşuna dizecekleri zaman şehir içinde bulunan
serbest meslek erbabının zorunlu olarak dükkânlarını kapatır ve
Tersane Meydanı’na toplayarak kurşuna dizilenleri suçlu olarak göstererek seyrettirirlerdi.
Bu gibi çok acı ve elim hallerden ben otuz kadarının bizzat şahidi oldum.
Bu faciaların hiçbir medeni millete yakışır olmadığını o zamanlar anlamıştık.
Ellerinde ne silah ve ne de kesici aleti dahi bulunmayan
masum halkımız facialarla dolu acı günler görmüşlerdir.”
İzmir eski valisinin yeğeni ve eski bir subay,
Kemalistlerle fikir birliği içinde olduğu şüphesiyle hapiste tutuluyormuş.
Mahkemeye çıkarılmak istiyormuş, ama ümidi de yokmuş.
3 haftadır hapishanedeymiş, son iki haftadır da dizanteri hastasıymış.
Sürekli olarak doktor istiyormuş, ama henüz doktorun yüzünü bile görmemiş.
Hapishanedekilere günde yarım ekmek ve yetersiz miktarda su veriliyormuş.
Daha fazla su istiyorlarmış, ama verilmiyormuş.
Aylardan Ağustostu ve çok sıcaktı.
Hapishanenin sağlık şartlan çok kötüydü ve oda da hiç havalandırılmamış ve temizlenmemişti.
Taş zeminin üstünde birkaç yırtık ve kirli kilim parçalan hariç hiçbir örtü yoktu.
Kemalist avı vardı adeta…
Mustafa Kemal Atatürk, vatanın kurtuluşu için mücadele verirken,
Padişah eliyle, dinci gerici sözde hocalar eliyle ve İngiliz eliyle,
Kemalistlere savaş açılmıştı adeta.
Saray tarafından Mustafa Kemal’in tutuklanması emredilmiş,
Kuvayı İnzibatiye ordusu kurulmuş,
İngiliz uşağı sözde hocalar Milli Müdafacıların katlini fetva etmiş,
Ancak işgale karşı direnişe engel olamamışlardı…
Evet, vatan belli bir süreçten sonra tek vücuttu,
durum Anadolu için hiç de tozpembe değildi.
Yıllar içinde cepheden cepheye koşup durmuş askerlik mesleğindeki kişiler,
bu propagandanın etkisiyle hızla firar yoluna gidiyorlardı.
Firar edenlerin bir kısmı dağları mekân edinmişlerdi.
Bölgede güvenlik denilen şey kalmamıştı.
Askere alınabilenler; içi firar olaylarıyla âdeta boşaltılmış,
bir iskelet hâline gelmiş birliklerde eğitimden geçirilmeye çalışılıyordu.
Ancak kulaklara fısıldanan kışkırtmalar, sultan ve halifenin askerliği kaldırdığına ilişkin söylentiler
ve “fitne fesat” gibi nedenlerle askerden kaçışlar artıyordu.
Subay kadroları da yetersizdi.
Birinci Dünya Savaşı’nın pek çok cephesinde, Türk subayları âdeta erimişti.
Ardından da bırakışma ile birlikte kadroların lağvedilmesiyle bu yurtsever kişiler
oraya buraya savrulmuşlar; üstelik ittihatçılık gibi saçma bir suçlamayla karşı karşıya da kalmışlar
ve sanki bir günah keçisine çevrilmişlerdi.
Karşı propagandalar ise durmuyor; köşe bucak oraya buraya sızmış olan casuslar ve
bozguncular, üzerlerine düşen görevi layıkıyla yapmaya çalışıyorlardı.
Konunun özüne dönmek gerekirse;
Kemalizm, Anadolu’yu ayakta tutan fikirdi.
Bugün Kemalizm farklı yorumlara ve kimilerinin elinde oyuncak olmaya terk edildi.
“Kemalistim” diyenler vatan düşmanlarıyla el ele tutuşur hale geldi.
Bayrakta gözü olanla vatan toprağının bütünlüğünde gözü olanla
bir Kemalistin yan yana gelmesi mümkün dahi olamaz!..
Mustafa Kemal’in kurduğu parti Kemalist ilkelerden sapmış durumdadır.
Bugün, iktidarın ekmeğine her fırsatta yağ süren,
bitmek bilmeyen skandallarla gündemden düşmeyen,
danışmanından, milletvekiline içinde barındırdığı insanlarla
krizlere sebep olan, kaybetmeye mahkûm bir parti vardır… (Erdem Avşar’ın _ Yeniçağ’daki yazısından bir bölüm)