Tele 1’de yer alan habere göre, Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, 23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesi İmralı’da görüştüğü teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın avukatlarına teslim ettiği mektubu basın mensuplarıyla paylaşarak kamuoyuna duyurmuştu. İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile görüşen ve Öcalan’ın ‘Yerel seçimlerde tarafsız kalın’ çağrısını aktaran Ali Kemal Özcan “İmralı’ya ne’ye gittim?” adlı kitap yazdı.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçim öncesinde İmralı’ya giden Munzur Üniversitesi sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, getirdiği bir mektupla ciddi tartışma yaratmıştı. Özcan’ın getirip okuduğu mektup bile İstanbul seçimlerinin sonuçlarını değiştiremedi. Öcalan’ın hangi amaçla ve neden İmralı’ya gittiğine dair sıkça sorular soruldu fakat çoğu yanıtsız kaldı. Özcan çoğu soruya yazdığı kitapta yanıt verdi.
Özcan’ın kitabının bir bölümünde Çözüm Süreci’nde yapılan görüşmeler ve İmralı dönüşü sonrası İstanbul seçimlerinden hemen önce Erdoğan ile yaptığı görüşme de yer alıyor.
ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMÜŞ
Özcan İmralı’dan döndükten sonra 13 Haziran 2019’da AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi şu sözlerle anlatıyor:
“Cumhurbaşkanı’na ulaşabildiğimde ‘Şükür Allah’a dedikten sonra, sayın müsteşarımızı da görünce, yazılı ulaşmadığını bildiğimiz aşağıdaki rivayeti sözlü anlatma müsaadesi alıp anlattık, söze öyle başladık. Neler konuşulduğunu anlatacak değilim şüphesiz. Devlet sırrı olduğu için değil, kendilerinin rızasını almadığımız için. Ancak şahsımın ‘ne’ye odaklandığını belirtmeliyim. Öncelikle, zatıalilerine dokuz yıl sonra ancak ulaşabildiğimi ifade ederken, bu dokuz yılı en kısa sürede özetleyecek bir odaklanmayı anlatmak için, asıl konuya şöyle girdik: Bu konuyu çok çalıştım: Sosyoloji disiplini çerçevesinde dünyadan çalışan ve ilk ve hala tek kişiyim. Yirmi beş yılımı bu örgütlenmenin örgütsel işleyişini, iç dinamiklerini, liderliğini ve sosyolojisini yani sosyolojik kaynaklarını çalışmaya verdim. Akademik çalışma alanımdır bu. Şimdi melese ‘istihbarat konusunda bize düşüncelerinizi anlatır mısınız’ deseniz, en fazla iki-üç dakikayı dolduracak cümleler kurarım. Bu meselemizin çözüm imkanı elimizin altındadır. Malum mahfillerin altındaki halıyı çekmek mümkündür, zor değildir. Sanıldığından kolaydır. İlgili kurumumuzdaki arkadaşların konuya yabancılığından çözüme götüremiyoruz. Ve bedeli çok ağır oluyor. Milletçe ödüyoruz. Devlet millet için vardır’ Aşağı yukarı bu kelimelerle bunları konuştuk. ”
AKP’li Mahir Ünal, Osman Öcalan’ın TRT röportajını böyle savundu
Ali Kemal Özcan bir başka görüşmeyi de 2014 yılında dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile yapıyor. Özcan o görüşmeyi de şu sözlerle anlatıyor:
Ali Kemal Özcan: Sayın bakanım, bir şey çok yanlış, çok tersten bunun onun güçlü tarafıyla olması gerektiğini çok tekrar ettim yetkililere, bir kez de size söylemek isterim. Onun zayıf tarafıyla görüşülüyor, dahası bu zayıf tarafı ona dayatılıyor.
Efkan Ala: Nasıl yani?
Ali Kemal Özcan: Bu insan bize servis edildiği İmralı’ya gelişinden beri, ısrarla ve tekrarla neden dağa değil de ,Avrupa’ya çıktığını özel olarak Ortadoğu tarihi tecrübelerine, genel olarak da evrensel diyebileceğimiz bir temada felsefe analizlerine atfederek kapsamlı değerlendirmeler yapmaktadır.
Efkan Ala: Hocam siz iki hafta sonra gelin, bir yemek de yeriz, uzunca konuşalım.
7 Haziran 2015 seçimlerinden birkaç gün önce görüşmek istedim ama sayın Bakan, ‘Hocam yapacak bir şey yok’ dedi.
AKP’Lİ ÖMER ÇELİK NE DEMİŞTİ?
AKP Sözcüsü Ömer Çelik söz konusu mektubun TRT ekranlarında yayınlaması tepki toplayınca görüşmeyi kendilerinin organize etmediklerini söyleyerek şu açıklamayı yapmıştı:
“Bahsettiğiniz kişi başvurmuş, başvurusu kabul görmüş. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ve kendisinin bahsettiğine göre, bu tip çalışmaları olan birisi olduğu görülüyor. Bu başvuru kanunu mekanizmalar içerisinde gerçekleştirilmiş, olumlu karşılanmış ve bu görüşme gerçekleşmiştir. Daha sonra da terörist başı tarafından bu mesaj bu şahsa verilmiş ve bir şekilde ortaya çıkmış anladığım kadarıyla. Burada şöyle bir şey yapılıyor; sanki seçime dönük olarak biz bunu organize ettik, buradan medet umduk gibisinden. Bu tartışmalar daha tazeyken Cumhurbaşkanımızın ne dediğini hatırlayalım: Terörist başıyla diğerleri arasındaki kirli ilişkileri iktidar çatışmasını gösteren bir tablo bu dedi. Dolayısıyla buradan herhangi bir gayri meşru bağlantı içerisine girsek bu dili kullanmayız.”
(Kaynak: Tele 1)