Cop27 – İklim krizi – Sera gazı emisyonları – Küresel iklim görüşmeleri – İklim finansmanı – BirdLife International son raporu çarpıcı ; Kuşlar, sağlıklı ekosistemlerinin temel taşlarıdır –
İklim krizi – Geçen yıl iklim bilimcilerinin sert uyarılarına rağmen, yayınlanan rapor detaylarında sera gazı emisyonlarının bu yıl artmaya devam ettiği yer aldı. Mısır’daki BM – Cop27 iklim zirvesinde ilk hafta tamamlandı, 110’dan fazla dünya liderine verdiği mesaj şu; bilim insanlarının mutlak gerekli olduğunu söylediği sanayi öncesi seviyelerin üzerindeki 1.5C derece sınırına bağlı kalma beklentileri hayal niteliğinde. Kısacası bilim insanları iklim hedefi planlarının yetersiz kaldığını adeta haykırıyor. Duyan var mı, bilemiyorum!
Robin – Kızılgerdan – Diğer yandan bilimsel araştırma sonuçlarına göre dünya genelinde kuş popülasyonları önemli oranda azaldığına dikkatler çekiliyor. BirdLife International – Dünya kuşlarının durumu raporu, sekiz kuş türünden birinin yok olma tehdidi altında olduğunu duyurdu. Rapor detaylarına geçmeden geçtiğimiz hafta Burhaniye – Pelitköy’den ayrılmadan önce tesadüfen yerde cansız yatan Robin – Kızılgerdan fotoğrafına kısaca değinmek istiyorum. Fotoğrafı istemeye istemeye https://turkulak.com.tr/ okuyucularıyla paylaşmak zorunda kaldım. Tüylerinden sağlıklı olduğunu gördüğüm genç birey Robin–Kızılgerdanın neden öldüğü soru işareti , paraziter bir hastalık nedeniyle de olabilir. Tarımsal mahsuller üzerinde pestisitlerin veya böcek ilaçlarının uygunsuz kullanımı, kontamine tahıl veya böceklerle beslenen kuşları zehirleyebiliyor.
Son 15 senede sabır göstererek yaklaştığım dostluk kurduğum ve adeta objektifime şakıyan Robin–Kızılgerdan pozlarını defalarca yakaladım. Fotoğraflarım dergilerde gazetelerde yayınlandı, yüzlerde tebessüm yarattığına, gelen olumlu mesajlardan eminim.’Kuş sesi ve kuşlarla karşılaşmalar zihinsel sağlığı iyileştirir’ başlığı altında ki yazımda da genç bir birey fotoğrafına yer vermiş aynı kare Guardian gazetesinin özel ekinde yayınlanmıştı. Kısa bir not düşmem gerekirse – çoğu kızılgerdan yüksek ölüm oranı nedeniyle ilk yıllarında ölür, yani çok narin bir kuş türüdür. Ortalama olarak doğada ömürleri sadece 12 aydır. Ancak bir genç kızılgerdan ilk yılında hayatta kalırsa bu kritik dönemde hayatta kalanların yaşam süresi çarpıcı biçimde uzar! Çünkü çok sayıda önemli yaşam becerisini öğrenmişlerdir. Bu sebeple ilk yıllarında hayatta kalanların çoğu, 5 ya da 6 yaşına kadar yaşar.
Bir yanda Mısır’daki BM – Cop27 iklim zirvesinde umutların yitirildiği tartışmalar devam ede dursun! gelelim ‘BirdLife International’ – Dünya kuşlarının durumu çarpıcı rapor detaylarına ; sekiz kuş türünden birinin yok olma tehdidi altında olduğu, insan eylemleri ve iklim krizinin kuş türlerinde %49 oranında düşüşe neden olduğu konusunda uyarıyor. Güney Amerika “Harpy” kartalı son 60 yılda sayıları %50 oranında düşen birçok türden adece biri. Kuş yaşamının yok edilmesinin şimdiye kadarki en korkunç tablosunu ortaya koyan ‘BirdLife International’ kesin raporuna göre, gezegendeki kuş türlerinin neredeyse yarısı azalmakta.
Türkiye’den Doğa Derneği ile ortak çalışma yürüten ‘BirdLife International’ tarafından dört yılda bir yayınlanan ‘Dünya kuşlarının durumu raporu’, tarımın yaygınlaşması ve yoğunlaşmasının türlerin %73’ü üzerinde baskı oluşturduğunu gösteriyor .
Ormancılık, istilacı türler, doğal kaynakların sömürülmesi ve iklim bozulması diğer ana tehditler olarak sıralanıyor.Dünya genelinde kuş türlerinin %49’u azalmakta, sekizde biri yok olma tehdidi altında ve 1500’den bu yana en az 187 türün neslinin tükendiği doğrulandı veya eldeki kesin verilerle şüpheleniliyor. Bunların çoğu adalarda yaşayan endemik türler, ancak artış olmasına rağmen kuşların artık daha büyük kara kütlelerinde, özellikle tropik bölgelerde soyu tükeniyor. Örneğin Etiyopya’da, otlakların tarım arazisine dönüştürülmesi, endemik Liben tarlalarında 2007’den bu yana %80’lik bir azalmaya neden oldu. Dünya genelinde kuş türlerinin yalnızca %6’sı artıyor.1970’den bu yana, Kuzey Amerika’da 2,9 milyar bireysel kuş (toplamın %29’u) yok edildi.
Tablo , dünyanın diğer bölgelerinde de aynı derecede iç karartıcı – 1980’den beri Avrupa’da 600 milyon kuş (%19) yok edildi ve daha önce yaygın olan türler arasında, yok olmaya doğru sürüklenenler arasında Common swift/ Ebabil, Common snipe / Su çulluğu ve Rook / Ekin kargası gibi bol miktarda tür var. Avrupa’nın tarım arazisi kuşları en önemli düşüşleri göstermiştir: artan mekanizasyon, kimyasalların kullanımı ve arazinin ekinlere dönüştürülmesi sonucunda %57’si yok olmuştur. Avustralya’da, bol deniz kuşu türlerinin %43’ü 2000 ile 2016 yılları arasında azaldı.
BirdLife International’ın baş bilimcisi Dr Stuart Butchart şunları söyledi: “Bu düşüşleri durdurmalı ve iyileşme yolunda ilerlemeye başlamalıyız. Geleceğimiz ve dünyadaki kuşlar buna bağlı. Hayatın dokusunu çözmeye devam edersek, kendi geleceğimizi tehdit etmeye devam edeceğiz.”
Rapor, diğer çalışmaların bir özetinden oluşuyor ve kuşlar gezegende en iyi çalışılan grup olduğundan, daha genel olarak doğanın durumu hakkında bir fikir veriyor. Butchart sözlerine şunları ekledi; “Kuşlar bize gezegenin durumu hakkında bilgi vermek için faydalıdır. Doğanın kötü durumda olduğunu, birçok türün düşüşte olduğunu söylüyorlar”.
Kuşlar, sağlıklı ekosistemlerinin temel taşlarıdır, bu nedenle onların ortadan kaybolmasının sayısız olumsuz zincirleme etkileri olması muhtemeldir. Örneğin, boynuzgagalar tropik ormanlarda büyük tohumları dağıtır; hindi akbabaları organik atıkları bertaraf ederken, deniz kuşları deniz ve kara arasındaki besin döngüsüne yardımcı olarak mercan resiflerini sağlıklı tutar.
Orman yangınları, daha önce etkilenmemiş habitatları artırarak ve tahrip ederek, bu raporda önceki baskılardan daha belirgin bir şekilde yer almaktadır . Araştırmacılar, doğa ve iklim krizlerini aynı anda ele almanın önemini vurgulayarak, son yıllarda art arda gelen sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve sellerin devam etmesi halinde yaygın türlerin yok olmasına yol açacağı konusunda uyarıyor.
Artan kanıtlar, kuş popülasyonlarının sağlığını insan sağlığına bağlamaktadır. Covid-19, zoonotik hastalıkların %70’inin vahşi yaşam kaynaklı olduğu doğal dünyayı yok etmeye devam edersek neler olabileceğine dair bir uyarıdır. Yoğun çiftçiliğin sonucu olan kuş gribinin oldukça patojenik bir çeşidi bu yıl bazı kuş popülasyonlarında hızlı düşüşlere neden oldu . Birleşik Krallık deniz kuşu kolonilerinde 300’den fazla salgın rapor edilmiştir.Rapor , biyoçeşitlilik kriziyle başa çıkmak için yeni mevzuat oluşturmak için on yılda bir fırsat olan Aralık ayında Montreal’de yapılacak olan Cop15 toplantısından önce geliyor. BirdLife International’ın baş bilimcisi Dr Stuart Butchart, bulguların Montreal’den gelen son açıklamayı beslemesini umuyor. “Şimdi hükümetlerin ihtiyaç duyduğu kilit eylem, gerçekten iddialı ve cesur bir küresel biyoçeşitlilik çerçevesinin benimsenmesini sağlamaktır. Bu eğriyi bükmemiz gerekiyor, bu yüzden 2030’a kadar doğaya pozitif olma misyonunu üstleniyoruz” dedi.
Bu, korunan alanların sayısını ve kalitesini artırmak, kalan habitatları korumak ve bozulmuş olanları restore etmek anlamına gelir. Kuşların yasa dışı öldürülmesini önlemek, istilacı türleri yönetmek, balıkçılığın hedef dışı avlanmasını azaltmak ve doğal kaynakların aşırı kullanımını önlemek, hepsine yardımcı olacaktır. Rapor tamamen kasvetli değil. BirdLife’a göre, koruma çalışmaları olmasaydı, 1993’ten bu yana 21 ila 32 kuş türü yok olacaktı. Rapor içinde, Kuzey Atlantik’te 5 milyon kuşu koruduğu tahmin edilen Fransa büyüklüğünde yeni bir deniz kuşu cennetinin yaratılmasından bahsediliyor
Mısır’daki BM – Cop27 iklim zirvesi haberlerine geri dönerek toparlarsak kısaca son detaylar şöyle ; Arazi kullanımı değişikliği, yanan fosil yakıtların arkasındaki küresel ısınmanın ikinci en büyük itici gücü ve biyoçeşitlilik kaybının en büyük nedeni iken, yağmur ormanlarının yok edilmesini durdurmak, iklim ve tür kaybı ile biyoçeşitlilik krizleriyle mücadelenin önemli bir parçası olduğu bir kez daha önemle vurgulanıyor.
Bilim insanlarına göre, 1.5C dereceye uymak için, tüm arazi kullanımı dönüşümlerinin 2030 yılına kadar durdurulması gerekiyor ve on yılın ortasında farklı ilerlemeler de sağlanıyor ancak yapılan tespitlerin yetersiz olduğunun altı çiziliyor.
Kampanyacılar, özellikle hurma yağı konusunda bir miktar ilerleme kaydedildiğini kabul ederken, şirketlerin soya ve sığır eti konusunda vaat ettiklerini büyük ölçüde yerine getirmediğini savunuyorlar.
Afrika’da 150 milyon insanı aşırı açlık tehdidiyle karşı karşıya bırakan şiddetli kuraklık da diğer bir önemli sorun. Yoksul ülkeler, çoğu sera gazı emisyonunun kaynağı olan zengin ülkelerin en çok etkilenen yoksullara yardım sağlaması gerektiğini savunuyor. Cop27’nin Mısırlı ev sahipleri tarafından ortaklaşa hazırlanan bir raporda, 2030 yılına kadar tüm gelişmekte olan dünya için yılda yaklaşık 2 trilyon Dolar’a ihtiyaç duyulacağını hesapladı. Çin hariç. Rus oligarkları ve uluslararası yaptırımlar altındaki birden fazla şirketten yöneticiler şu anda Şarm El-Şeyh’teki Cop27’ye katılan lobiciler arasında yer almaları bu konuda ki iki yüzlülüğün kanıtı gibi duruyor..