Ocak-Mart döneminde hibrit otomobil satışları 12.402 adetle otomobil pazarından yaklaşık yüzde 8 pay aldı. Gün geçtikçe satışları artsa da hibrit ve elektrikli otomobiller hakkında birçok sürücünün aklında farklı sorular var. Hibrit ile elektrikli araç arasında ne fark var? Menzilleri çok farklı mı? Şarj süresi ne kadar? Nasıl kullanılmalı? Gelin bu ve benzeri soruların cevaplarını birlikte inceleyelim.
İlk olarak kısaca rakamlara göz atalım ve hibrit ile elektrikli araçların Türkiye’deki son durumunu özetleyelim. 2020 mart ayında 1.375 olan hibrit otomobil satışı, bu yıl aynı ayda 5.423 olarak gerçekleşti ve yaklaşık yüzde 300’lük bir büyüme yakaladı. Elektrikli araç satışı ise 27 adetten 174’e yükselerek yaklaşık yüzde 550 arttı. İlk çeyrekleri karşılaştırdığımızda da yükselen satış adetleri göze çarpıyor. 2020 ocak-mart döneminde 3.504 adet olarak gerçekleşen hibrit otomobil satışları, 2021 ocak-mart döneminde 12.402 olarak kayıtlara geçti. 107 adet olan elektrikli araç satışları ise 312’ye yükseldi.
SEÇENEKLER ÇOĞALDI
Aslında bu rakamlar ülkemizde hibrit ve elektrikli otomobillere ilginin her geçen gün arttığının önemli bir göstergesi. Satışların çok daha yüksek adetlere çıkması için iki önemli nokta bulunuyor.
Birincisi; hibrit ve elektrikli araçlara önyargıyla yaklaşan insanların kafalarındaki soruların doğru iletişimle cevaplanması, bilgi eksikliğinden kaynaklı endişelerin giderilmesi. İkincisi ise Türkiye şartlarına uygun model sayısının artması.
Özellikle yeni modellerin yanı sıra ülkemizde talep gören, çok satan modellerin hibrit veya elektrikli versiyonlarının piyasaya girmesi algının değişmesinde önemli bir rol oynuyor. Örnek olarak Toyota Corolla’nın hibrit versiyonun önemli satış adetlerine ulaşmasını, filo satışlarında dahi tercih edilmesini veya kısa süre önce satışa sunulan “eTSI Mild Hybrid Teknolojisi” kullanan Yeni VW Golf’ün yükselen satış grafiğini gösterebilirim.
Şimdi gelelim yaygın olarak kullanılan elektrikli ve hibrit araç türlerine.
HİBRİT OTOMOBİLLER (HEV)
Bu araçları tam hibrit olarak tanımlayabiliriz. Hem yanmalı hem de jeneratörü bulunan elektrikli motora sahiptir. Araca bağlı olarak yanmalı ve elektrikli motorlar birlikte de çalışabilir, ayrı ayrı da görev yapabilirler. Hibrit aküsü, araç ilerlerken frene basıldığı ve basılmadığı her iki durumda da şarj olur. Kalkışta ve düşük hızlarda sadece elektrik motorunu kullanabilirler, bu sayede yakıt tüketimleri ve emisyonları oldukça düşüktür.
HAFİF HİBRİT (MHEV) – MİLD HYBRİD (YARI HİBRİT) OTOMOBİLLER
Yarı hibrit olarak isimlendirilen araçlarda elektrikli motor, yanmalı benzinli veya dizel motora destek verir. Yani sadece elektrikli motorla aracın hareket etmesi mümkün değildir. Araç hareket halindeyken frene basıldığında ortaya çıkan enerji bataryada saklanıyor, motor çalıştırılırken ve kalkış esnasında destek olarak kullanılıyor. Elektrikli motor araçların en fazla yakıt tükettiği anlardan olan kalkış sırasında devreye giriyor, geleneksel yanmalı motoru destekliyor, yakıt tüketiminin ve emisyonun düşmesini sağlıyor.
PLUG-İN HİBRİT OTOMOBİLLER (PHEV)
Daha büyük batarya grubu ve elektrik motoru sayesinde diğer hibrit versiyonlara göre daha uzun elektrikli menzil sağlayan plug-in araçlarda da hem yanmalı hem de elektrikli motor bulunuyor. Ama buradaki en önemli fark şu; bataryalar frenleme esnasında şarj edilmesinin yanı sıra bir fiş yardımıyla direk olarak prize bağlanarak doldurulabiliyor. Fişli hibrit olarak da tanımlanan bu araçları standart ev prizine, satın alabileceğiniz ve istediğiniz yere monte ettirebileceğiniz hızlı şarj panolarına, hatta neredeyse her AVM’de bulunan hızlı şarj istasyonlarına bağlayabilirsiniz.
HANGİ HİBRİT ARACI SEÇMELİYİM?
Bu sorunun cevabı sürücünün kullanım alışkanlıkları, genel olarak izlediği rotalar, günlük yaptığı kilometre, bütçesi gibi birçok sebebe göre değişebilir. Fiyat açısından en uygun seçenek yarı hibrit otomobillerdir. Standart içten yanmalı motorlara sahip versiyonlara aynı performansı daha az yakıt tüketimi ve emisyon, yumuşak bir hareket etme kabiliyeti ve maksimum menzille birlikte isteyenler için iyi bir alternatiftir.
AVANTAJLARI-DEZAVANTAJLARI NELERDİR?
Tam hibrit araçlar kısa mesafeleri tamamen elektrik motorunun gücüyle gidebilmekte. Bataryasını frenleme esnasındaki enerji kazanımının haricinde, içten yanmalı motorla da şarj edebildiğinden önemli bir avantaja sahip. Özellikle şehir içi yoğun ve dur-kalk trafikte yakıt tüketimi ve emisyon açısından oldukça başarılı bir seçenek. Şarj istasyonuna ihtiyaç duymaz ve elektrik motoruyla yol aldığında son derece sessiz ve konforlu yolculuklar sunar. Sürüş tarzına ve trafiğe bağlı olarak menzili değiştiği için net bir şey söylemek imkansızdır.
Sayısı gittikçe artan plug-in hibrit modeller ise şu an için en pahalı seçenek olarak kalıyor. Daha yüksek kapasiteli bataryalar sayesinde diğer hibritlere göre elektrik motoruyla çok daha uzun mesafeler kat edebilir. Fakat hem satın alma hem de şarj etme maliyetleri sürücülerin hevesini kırıyor diyebiliriz. İşin içine şarj istasyonu bulma veya şarj süresi gibi konularda eklenince seçimler hibrit veya fişli hibrit yerine tam elektrikli araçlara kayabiliyor.
ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER (EV)
Tamamen elektrikli otomobiller gerçekten farklı bir deneyim sunar. Her hızda maksimum seviyede tork açığa çıkardığından çok atak, hızlı ve sessiz bir sürüş çıkarır. Batarya üretimi, kullanılan malzemeler, geri dönüşüm gibi birçok konuda halen tartışmalar olsa da şu an için en çevreci seçeneklerin başında gelmektedir. İlk başlarda menzilleri çok kısaydı, ama artık günlük yaşam ve uzun yolculuk standartlarını karşılayan, hatta spor araç performansını sunan modellerin ortaya çıkmasıyla insanların menzil kaygısı yavaş yavaş da olsa azalmaya başladı. Birkaç sene sonra çok daha uzun menzilleri göreceğimizi de eklersek tamamen elektrikli otomobillerin hem dünyada hem de ülkemizde sayısının artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu noktada elektrikli araç satın alınmasında sunulan menzilin yanı sıra şarj noktaları ve şarj süresinin de sürece etki ettiğini belirtmek gerek. Şu an Türkiye’de neredeyse şarj istasyonu olmayan şehir yok. Birçok özel kurum, akaryakıt markaları hatta otomobil markaları halka açık alanlara şarj istasyonları kuruyor. Ayrıca elektrikli araç sahipleri evlerine, garajlarına, bina-site otopark alanlarına kendilerine özel “Wallbox” adı verilen güçlü şarj istasyonları kurdurabiliyorlar. Standart elektrik şebekesine bağlandığında ortalama 12-15 saat süren araç şarj süresi, Wallbox üzerinden 1-2 saate kadar düşebiliyor.
NASIL KULLANMALI?
Aslında genel olarak “güvenli sürücü” profiline uygun bir sürüş çıkarmak yeterli. Hibrit veya elektrikli bir araçtan maksimum verim almak istiyorsak ani ve sert gaz-fren hareketlerinden kaçınmalıyız. Hızlanma ve durmayı yavaş hareketlerle yapmak önemli. Örneğin; araç menzilini hızla düşmesini istemeyen sürücü takip mesafesini iyi ayarlamalı. Çünkü önümüzdeki trafiği iyi okuyarak araçlar durduğuna ayağımızı gazdan çekerek aracın kendi kendisine yavaşlamasına izin verdiğimizde hem yakıt tüketimi hem emisyon açısından başarılı bir sürüşe imza atmış oluruz.
“KISA SÜREDE BENZİN VE DİZELİ GEÇECEK”
Türkiye’de hibrit araç pazarının lideri olan Toyota’nın Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. Ceo’su Ali Haydar Bozkurt’a sorularımızı yönelttik. ntv.com.tr Otomotiv Yazarı Onur Akçay’a özel açıklamalar yapan Bozkurt, kısa zaman sonra hibrit araç satışlarının benzinli ve dizeli geçeceğini belirtti.
Türkiye hibrit ve elektrikli otomobillerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“Son veriler bizlere Avrupa tarihinde ilk kez hibrit, şarjlı hibrit ve elektrik motorlu araç satışı dizeli geçtiğini gösteriyor. Avrupa genelinde dizel motorlu araç satışları toplam Pazar içinde yüzde 27’ye gerilerken, ülkemizde bu oran yüzde 40’a kadar inmiş durumda. Marka olarak 50 yıla yakın bir süredir hibrit teknolojilerine yatırım yapıyoruz. Hem dünyada hem de ülkemizde yaptığımız çalışmalar bizi doğru bir yere götürdü. Böylelikle; hem markamız hem de diğer markalar hibrit teknolojisine yatırım yapmanın karşılığını almaya başladılar.
Hibritler, hafif hibritler başta olmak üzere kullanım süresinin yüzde 50’sini elektrikli motor ile kat ederek daha fazla yakıt tasarrufu sunuyor. Hibrit araçların bu özelliği sayesinde kullanım süresi boyunca büyük oranda emisyon salımı olmuyor ve çevreyi çok daha az kirletiyor.
“DİZELİ İLK BIRAKAN MARKAYIZ”
Toplam Toyota satışlarının yüzde 50’ye yakını hibrit oluyor. Bugüne kadar dünyada 17 milyon adedi aşan hibrit satışı gerçekleştirdik. Batarya üreticileri bu talebe yetişemiyor. Türkiye’de yaptığımız araştırmada hibrit araç alma ve tavsiye etme oranı yüzde 90’ların üzerinde. Bu durum Türk halkının hibritlere karşı olumlu bakış açısını yansıtıyor. Geldiğimiz noktada 2009 yılından bugüne kadar 43 bin 52 adetlik hibrit araç satışı gerçekleştirdik. Bu açıdan bakıldığında gelecekte ülkemiz yollarında çok daha fazla hibrit otomobiller göreceğiz.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN 15-20 SENEYE İHTİYACI VAR”
Diğer yandan elektrikli otomobillere baktığımızda ise “yaygınlaşma” kelimesinin sık kullanıldığını görüyoruz. Yaygınlaşma dediğiniz zaman ben 15-20 seneden önce bunun gerçekleşeceğini öngörmüyorum. Çünkü elektrikli araçlarda batarya maliyetlerinin oldukça pahalı olması altyapı ve şarj etme sorunlarını beraberinde getirecek. Uzun şarj süreleri de insanların bugüne kadar edindikleri kullanım alışkanlıklarına ters düşüyor. Yaygınlaşma demek; sadece o yıl içinde yapılan satış adetleri değil, mevcut araç parkının içinde belli seviyeye ulaşması demektir. Bunun için biraz daha zamana ihtiyaç var. Zamanla elektrikli otomobiller de araç parkında yüzde olarak yerlerini alacak. Biliyorsunuz; elektrikli otomobil çok pahalı bir ürün. Geliştirildikçe daha ulaşılabilir hale gelecek.”
Türkiye’de hibrit ve elektrikli otomobil satışları, içten yanmalı modelleri ne zaman yakalayabilir? İnsanların menzil ve şarj konularında endişelerinin azaldığını düşünüyor musunuz?
“Bugün dünyada üretilen araçların yüzde 98’i konvansiyonel içten yanmalı motorlardan oluşuyor. Sadece elektrikle çalışan araçların sisteme entegrasyonun zor olduğu günümüzde, Avrupa başta olmak üzere refah seviyesi yüksek ülkeler konvansiyonel motor ve elektrik motorunun birlikte kullanıldığı hibrit araçlara yöneliyor.
Bunun yanında elektrikli otomobillerde ise şu an için bazı temel sorunlar bulunuyor. Bunlar; batarya ile menzil verimli bir performans ortaya koyamıyor. Şarj süresi ve altyapı sıkıntısı var. Kentler fazla miktarda elektrikli aracın şarj edilmesi durumunda altyapı nedeniyle bunu karşılayacak durumda değil. Bu sorunlar elektrikli otomobillerin menzil kaygısıyla birleşince yönelim hibritlere dönüyor. 15-20 yıl daha elektrikli otomobillerin yerini hem benzinli hem de elektrikli motora sahip hibrit otomobiller alacaktır.
Hibrit, sadece elektriğe geçiş için bir hazırlık mıdır? Yoksa tam elektrikli modeller çoğalsa da hibrit araçlar uzun yıllar devam eder mi?
“Tamamen elektrikli araçların menzili belli bir mesafeye ulaşana kadar hibrit tercihi sürecektir. Bana göre elektrikli araçlarda bu menzilin 800 km altına düşmemesi gerekiyor. Daha önce de belirttiğim gibi öngörüler 15-20 sene daha olamayacağı yönünde. Ama rahatlıkla 15-20 senelik bir hibrit çağının yaşanacağını söyleyebiliriz. Bu süreçte hibrit araç tercihi katlanarak sürecektir.
“BAKIM MALİYETİ DAHA DÜŞÜK”
Dizel ve benzinli otomobillerde 10 bin km’de bir bakım yapılırken, hibritlerde ise bu bakım aralığının 15 bin km’ye çıkması özellikle filolar için büyük avantajlar sağlıyor. Bakım maliyetlerini karşılaştırıldığında hibrit araçlar dizel araçlara göre yüzde 33 oranında avantaj ile öne çıkarken benzinli modeller ile karşılaştırıldığında ise bu oran yüzde 35’e kadar çıkabiliyor. Bunun yanında ayrıca ikinci el rakamlarını karşılaştırıldığında da hibrit araçların benzinli araçlara göre yüzde 4, dizel araçlara göre ise yüzde 6 daha avantajlı ikinci el değerine sahip olduğu görülüyor”
-Bu haber ntv.com.tr’den alınmıştır.Yazar: Onur Akçay / ntv.com.tr