Yüzüm tutmuyor, ne yapsam olmuyor diye kapısını çalmamazlık olur mu?
Yıkılmayacak diye karşıda boylu boyunca yükselen bir duvara dokunmadan
kaçmak?
Düşün ki savaş alanındasın.
Biliyorsun yanacak canın.
Korkup kaçmak olur mu?
Bırak atasözlerini, yardan geçerim de serden geçmem demek?
Büyük hayaller kurup, küçük cümlelerde tutuklu kalmak?
Okyanuslarda yüzüp, bir derede boğulmak mesela…
Yüksek oktavlara alışkınken, sessizliğin uğultusunda kalp atışlarını saymak…
Bakmışsın kanatların çıkmış, uç derken hayat sana, kendi kanatlarını kırmak…
Cihanı görebilecekken gözlerin, yanacak nasılsa diye vaktidir deyip erkenden
körlüğe kaçmak…
Bir adım öne çıkabilecekken, geriye bir adım atmak…
Susuzluktan kavrulmuşsun, karşıda pınar, hadi yürüme seni ona ulaştıracak
mayın tarlasında…
Hadi attığın her adımda yüzleşme korkuyla…
Patlama bastığın her mayında…
Hadi vazgeç her yenilgide…
Kaç her kavgadan…
Yazma çıkmaz bu yazıdan bir mana diye kır parmaklarını…
Kimse bulamaz beni diye saklan suretlerin arkasına…
Ne kadar uzağa gidebilir ki bir insan?
Yer değiştirdim sanır ama bil nereye gidersen, oraya götürürsün ruhunun
evini…
Ne kadar kırarsan, o kadar filizlendirirsin dallarını…
An’da kalmazsan, o kadar dörtnala koşar ruhun…
Sabrı tatmazsan, o kadar yorgun düşer bedenin…
Gözlerini kısarsan, görebilir misin?
Hadi kapat kulaklarını, duy bütün ezgileri…
Kes dilini, eşlik et Fairuz’un şarkılarına…
Topla eşyalarını, bu kez yolculuk nereye?
Her şey zıddıyla kaimdir bu dünyada…
Muhakkak beyhude kaygıların olacak…
Mesela ölemem deyip bin kere öleceksin…
Geçmem deyip bin kere geçecek…
Batmam deyip bin kere batacaksın.
Giderim deyip bin kere kalacak…
Ama her seferinde dirileceksin, her seferinde çıkacak…
Ay’ın yolculuğu gibi geçer ömrün…
Bir yanın aydınlık bir yanın karanlık…
Ulaşmanın en iyisi, içinden geçmektir özünün…
Başkalarını tartacak kantarı ararken önce kendini tartacak kantarı bul…
Her ne varsa, önce kendinde ara…
Mutsuz olmaktan korkma mesela, mutluluğun anlamını tekrar hatırlarsın…
Mesela düş, kalktığında daha güçlü olmayacak mısın?
Durmamazlık etme sakın, koş gücünün yettiği kadar…
Yan, ateşten korkma kavrul, bin defa iyileşeceksin…
Dert geldiyse edin kendine, dermanın gelecek bilmiyor musun?
Hayatla halat yarışına gir mesela.
Öyle bir kavra ki o halatı, asıl var gücünle, arşı alaya yükselsin sesin…
Her şey zıddıyla kaimdir bu dünyada…
Varsa karanlık, aydınlık da vardır…
Sahip olmanın değil, razı olmanın keyfini sürerek yaşa.
Farkında mısın aldığın her nefesin?
Asıl sen bulamazsan kendini, kim bulacak seni?
Kanatların uçmaya, ayakların koşmaya yazılmış…
Dem bu demdir.
Ver hakkını her şeyin.
Öleceksen bile, asıldığın ipte kanın olsun…