Haydarpaşa Garı çevresinde yapılan arkeolojik kazılardan adeta tarih fışkırdı. Tarihin pek çok dönemine ait eserlerin bulunduğu çalışmalarda, 2. Dünya Savaşı zamanında yapılmış bir askeri sığınak da ortaya çıkarıldı. Sığınağın görüntüleri ilk kez servis edildi.
İstanbul’un ikonik lokasyonlarından bir tanesi olan Haydarpaşa Garının çevresindeki kazı çalışmaları devam ediyor. Yetkililer, özellikle de Kadıköy’ün tarihini aydınlatmaya çalışacakları bu kazılarda, garın peronlarını da kaldırdılar. Bu işlemin ardındansa resmen tarih çıktı. Zira yetkililer, kazı alanında mezarlardan çeşmelere kadar pek çok eseri tespit ettiler. Çalışmalardaki en dikkat çekici husus ise garın altında yer alan bir askeri sığınaktı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Yalçın Eyigün, çalışmalarla ilgili bilgi verirken “Kapalı mekanların, açık hava müzesinin tasarımını devam ettiriyoruz. Hedefimiz 2 yıl içerisinde bunları tamamlamak.” ifadelerini kullandı. Yetkililer, yapılan kazı çalışmalarına ilişkin bazı fotoğrafları de servis ettiler.
İşte Haydapaşa Garının altında bulunan askeri sığınak
Yapılan kazı çalışmaları sırasında tespit edilen sığınakla ilgili çalışma yapan uzmanlar, bu sığınağın 2. Dünya Savaşı zamanında yapıldığını tespit ettiler. Toplamda 400 metre uzunluğa, 2 metre genişliğe ve 2,4 metre de yüksekliğe sahip olan bu sığınak, olası bir saldırı durumunda askerlerin korunabilmesi için yapılmıştı. Üstelik sığınağın içerisinde elektrik tesisatı ile tuvaletlerde bulunuyordu. Yukarıdaki görüntü, kamuoyu ile ilk kez paylaşılmış durumda.
Askeri sığınağı “çok özel” kelimeleriyle anlatan Yalçın Eyigün, şu ifadeleri kullandı:
Toplam 140 bin metrekare bir kazı alanı hedefimiz var, bunun 68 binini tamamladık. Arkeolojik kazılarımız devam ediyor. 250’yi bulan işçimiz, 15 arkeoloğun denetiminde ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün denetiminde koruma kurullarının kararları doğrultusunda çalışıyor. Alanın kazılarına ilişkin 50’den fazla kurul kararı aldık, her adımımızda kurul kararlarıyla yürüyoruz. Bundan sonra sadece Haydarpaşa Garı değil, sadece tren değil, Haydarpaşa Garı ve arkeolojik bir kazı alanı, arkeolojik bir park, endüstriyel miras müzemiz diye 3 fonksiyon olmasını planlıyoruz. Toplam alanımız 475 bin metrekare. İşimiz bittiğinde sadece 75 bin metrekaresi demiryoluyla ilişkili alanlar olsun. Gerisinde açık hava müzesi, kapalı müzeler, sergi alanları ve seyir koridorları olsun. Arkeolojik kazılar ve buranın yeniden ihyası, endüstriyel miras ve arkeolojik park alanı için bugüne kadar 255 milyon lira harcadık. Toplamda 700 milyon lirayı bulacağını öngörüyoruz. Bunlar tamamen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın bütçesiyle harcanıyor. Sayın Bakanımız da buradaki eserlerin ortaya çıkması ve halkımızla buluşması için çok hassas. Burada yaptığımız projeleri kendisine sunuyoruz. Burada aynı anda 500 kişiyi ağırlayabilecek kadar geniş bir alanda çalışmamız var. Burada adını kamuoyunun bilmediği çeşitli yapılar var. Mesela bir muhacir misafirhane binası diye Osmanlı’nın yaptığı bir özel konaklama evi var. Bu konaklama evini açmak istiyoruz, 1942’de askerimizin 2. Dünya Savaşı tedbiren yaptığı sığınaklar var, 400 metre uzunluğunda, galeriler bunlar, genişliği 2 metre, yüksekliği 2.40 metre olan çok özel galeriler…
Haydarpaşa Garı çevresindeki kazı, yukarıdan böyle görünüyor
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahim Asal da konuyla ilgili bazı açıklamalarda bulundu. Asal, “Peronun kaldırılmasıyla ortaya çıkan geç Roma, erken Bizans yapısı 4-5. yüzyıla tarihlenen bir yapı kalıntısı var, çok güzel mimari plan veren bir yapı. Bunun hemen bitişiğinde muhtemelen orta Bizans döneminde maden ergitme atölyesi gibi kullanıldığını tahmin ettiğimiz ocaklar tespit ettik. Saray kalıntısı olacağını düşündüğümüz binanın etrafındaki kalıntılar ortaya çıkmaya başladı. Bir mimari bütünlük verip bizim daha çok arkeolojik bilgiye ulaşmamızı sağladı. Şu anda 45 alanda İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü arkeolojik kazı yapıyor. Ama bu kadar sikke, özellikle de geç Roma, erken Bizans sikkesine rastladığımız hiçbir alan yok. Yaklaşık 12 bin civarında şu anda tespitimiz. Bir de sadece sayı değil, verdiği bilgiler de çok önemli. Mesela Khalkedon’un ilk sikkelerinden biri, milattan önce 5. yüzyıla tarihlenen ilk sikkelerinden biri burada kazı sırasında tabakasında tespit edildi. Bu çok önemli bir şey. Daha önceden vardı bu sikkelerden ama bir kazıda ilk kez çıkıyor. Kazıda çıkmasının önemi de tabası ve verdiği bilgiyi artırıyor.” dedi.