Fotoğraf: Kale Arkası
Cum’ut ul hayyat (Yılanların Cuma’sı) Mardin Kalesinde
Sept-il dip (Kurtların Cumartesi’si) Zibre Çeşmesinde
Ahhad-il Merene (Merene Pazar’ı) Kale Arkasında,
İsneynlil Kelep (Çılgınca eğlenme Pazartesi’si Ravza’da
Seset’il Efet (Gezip tozma Salı’sı) Fahriye’de,
Arbaat-il Zeccat (Şecar) (Yeşil’e koşma Çarşamba’sı) Kız Kalesi Manastırında,
Hemis-il Bered ( Bağına gitmeyenlerin Perşembe’si) Vali Parkında,
Cum’ut il Rahman (Rahman Cuma’sı) Her yerde
Belsik deresi (Dere’l Belsik) yanındaki kuyulardan ve mağaraların birinden çıkan ŞAHMERAN yavrusu yılanlar kaleye tırmanırken kamis (deri) değiştirerek yenilenmeyi sağlarlar. Beklenen “yılanların öcü” hep ürküttü Mardinlileri. Şahmeran, Humbaba efsanelerinde ki yılan, kartal, insan rekabeti her bahar aylarında gelirdi gündeme Mardin’de. Artuklular zamanında yılanların ( ve de akreplerin) toplu saldırısına önlem olarak Zinciriye (Sultan İsa) Medresesinden, Ulucami’ye biri kalın, diğeri daha az kalın iki zincir “yılan ve akrep” tehlikesine karşı bir sigorta olarak çekilmişti. Ama bu zincirler çalındı. Zinciriye’de adı ve küçük bir parçası kaldı zincirlerin. “Min-len şabatu zinecir-il hayye vil akrap makaba emen fi hel beled” (Yılan ve akrebin zincirleri çalındığı için bu kentte güven kalmadı)
Bahar; yenilenme mevsimidir. Zalim Dehak’a karşı Ninovalıların kakışması NEVRUZ, Musa’nın Firavunun zulmüne kalkışan halkı ID il KALENDES’i, Süryani, Arap, Nusayrilerin DEMİ idil KIDDIS ve Süryanilerin 1 Nisan’da ki AKİTU bayramları Mardin’in bahar ritüelleridir.
HASSİT MERENE adı verilen etkinlik 8 gün sürer(di). Kışın zorlu koşulları ardından doğanın bereketli ve pozitif sonuçlar getirmesi dilenirdi. Cuma’dan Cuma’ya bu süre içinde uyanan doğanın dengesi bozulmasın diye iş yapılmaz, dikiş dikilmez, çamaşır yıkanmaz hatta bağa tarlaya gidilmezdi. Bu ritüele uymayanların başına yıl boyu felaketler gelebileceği inancıyla tüm hafta tembellik edilirdi. Bu nedenle “Sebbit-il Batare” (Avareler Haftası) da denir. Yerel turizmin canlandığı günlerde; köylüler tabaklarda kahvaltılık, süt, kaymak, bez keselerde taze peynir getirip satarlardı.
Klasik Merene’de etkinlik Cuma günü üç koldan tüm Mardinlilerin kaleye tırmanıp kaleyi yeniden fethetmeleri ile başlardı. İlk kez kale arkasında Marin adlı Süryani bir kadının bahar ayında doğum yapmasıyla başlamış bu gelenek (Kynk Eliza Donat). Ben 6 yaşıma kadar Mardin’de idim 2 kez katıldım o tırmanışı bir miting, bir hücum gibi yükselişi yaşadım. O fotoğraflardan birini sizlerle paylaşıyorum. Arabane ( kenarlarında halkala çevrili tef) çalınır, Reyhani ve Kesirteyn dansları yapılır, yemek yenir, mırra içilir, çocuklara kaval yontulurdu. Annemin 1932 5 Mayıs’ dan (Melahat 1926 doğumluydu) anılarında “Şişman bir kadın 4 deste oyun kağıdını tek eliyle yırttı. Aynı heybetli kadın halat çekme oyununda 6 sporcu delikanlıya karşı halatı çekerek alkışlandı” diye anlatmış. Babam Arabane ile transa geçen kişiler hu şuu içinde uzunca bir şişi karnına batırıp, şişi sırtından çıkardığını korku ve hayretle seyrettiğini heyecanla anlatırdı. Kale içinde harabe halinde birkaç kepenksiz dükkan bulunuyordu. Seyyar satıcılar leblebi, çekirdek satarlardı. Piknik kale arkasında olurdu.
Mardin’e yılanlar değil ama, insanlar çok zarar verdi. Bu gelenek 1960 ların başında bitti. Kaleye Nato’nun radarı kuruldu. 1965 te kaleye çıkmak yasaklandı. Hızlı göç ve terör ; sevgini, saygının yerini korkuya ve bireyselleşmeye terketti.
Mardin ovası 550 m rakımlı, Mardin ve kale 1100 m 3-4 km mesafede böyle bir yükseliş kente muhteşem bir görüntü ve mistik bir hava veriyor. Taş evler safran rengi, tozu dumanı, güvercini, uçurtması film seti gibi ovaya bakan teraslardan izleniyordu.
Nato sayesinde insanlardan arınan kaleye 1970 yılına kadar 18-20 bireyden oluşan kartal grubu gelirdi. Onlarda terketti Mardin’i bizim gibi. Haa bir de benin uçuk kahverengi kapan çaylaklar vardi, gözümün önünde kapmıştı güvercinimi ağlamıştım. Bu nedenle sevmem yüksek uçan kuşları.
Hassit Merene 2015 te yeniden kutlanmaya başlandı. Heyecansız, tiyatro yapar gibi. Mardin Kalesi için benim projem var. Capetown’ da Table dağından çok güzel olacak umarım. Umarım güzel günler gelir, kaygısız, korkusuz, hastalıksız baharlara uyanırız.
Sevgilerle
M.Ünvan ATLI