Almanya’da federal seçimlerle birlikte Berlinlilerin şehirde gayrimenkul şirketleri tarafından yönetilen ve kiraya verilen yüz binlerce konutun kamulaştırılması için düzenlediği referandumdan evet oyu çıktı.
Referandumu düzenleyen organizasyondan yapılan açıklamaya göre yerel saatle 23:17 itibariyle oy verenlerin yüzde 54,6’sı şehirdeki büyük konut bloklarının kamulaştırılmasını istedi.
Bir dönem Avrupa kıtasının en uygun konut fiyatlarına sahip olan Berlin son dönemde artan fiyatlar konusunda kentsel sorunların simgesi haline dönüşmüştü.
Kent son yıllarda düzenli olarak dünyanın ev fiyatı en hızlı artan kenti durumunda.
Her ne kadar fiyatlar Londra ya da Paris gibi diğer Avrupa başkentlerinden daha düşük olsa da 2009 ile 2019 yılları arasında fiyatların ikiye katlanması kent sakinlerinde endişe yaratıyor.
Pazar günü yapılan referandum sonrası yeni kurulacak senatodan bir yasa hazırlayarak şehirde 3 binden fazla daireye sahip konut bloklarının kamulaştırması istenecek.
Hayata geçirilmesi halinde 240 binden fazla daire bir devlet kurumu tarafından yönetilecek. Bu adımla fahiş kira artışlarının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Almanya seçimlerinden birinci çıkan Sosyal Demokrat Parti lideri Olaf Scholz kimdir?
Almanya’daki ilk seçim sonuçlarına göre, yeni koalisyon için hangi olasılıklar var?
Referandumda ne oylandı?
Daha önceden çoğunluğu kamuya ait olan konut piyasası son dönemdeki neo-liberal politikalarla özel mülk haline geldi.
1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra kentte 200 binden fazla konut yatırım fonlarına ya da özel sermaye şirketlerine satıldı.
Almanya’nın dev emlak şirketi “Deutsche Wohnen” kenteki 110 binden fazla konutun sahibi durumunda. Bu nedenle kampanya da “Deutsche Wohnen’ı Kamulaştır” adını taşıyor.
Berlin sakinlerinin yüzde 80-85’inin kiracı olması bu durumun en çok kiracıları etkilemesine neden oluyor.
Artan kiralara karşı bir araya gelen Berlinli kiracılar, referandum içinde gerekli olan 172 bin imzayı neredeyse ikiye katlayarak konunun sandığa götürülmesinin önünü açmıştı.
Referandum kapsamında 240 binden fazla konutun zorla kamulaştırılması talep ediliyor. Bu kapsamda başta Deutsche Wohnen olmak üzere portföyünde 3 binden fazla konut bulunan emlak şirketleri kamulaştırmanın hedefinde bulunuyor.
Kentin sosyal dokusu bozulabilir
Referandum kampanyasında kamulaştırmayı savunanlar tek sorunun artan konut fiyatlarının düşük gelirlileri zorlaması olmadığına dikkat çekiyor. euronews’a konuşan Kalle Kunkel bu durumun şehrin sosyal dokusunu da tehdit ettiğine dikkat çekiyor.
“Berlin diğer kentlerden farklı olarak ekonomik olarak bölünmüş bir kent değil. Bu nedenle farklı sosyal kesimlerden insanlar bir arada kent kimliğinin bir parçası olarak yaşıyor ve kent bu nedenle çok özel” sözleriyle görüşünü dile getiriyor.
Kunkel ayrıca yeni bina inşasının kentin gelişim hızına yetişemediğine ve bunun konut sayısında sıkıntıya yol açtığını belirtiyor. Bu durumun ev sahiplerinin ya da emlak şirketlerinin elini güçlendirdiğinin altını çizen Kunkel ev sahiplerinin seçiciliğinden yakınıyor.
Bu açıdan özellikle Türk adı taşıyan kişilerin tercih edilmediğine dair haberle hem Tük hem de Alman basınında yankı bulmuştu.
Konut sorunuyla ilgili olarak radikal çözümleri hayata geçiren Berlin yönetimi beş yıl süreyle kiraların dondurulması kararı almış, ancak Almanya Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz yıl eyalet yetkilileri tarafından getirilen kira üst sınırının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti.
Referandumun yasal olarak bir bağlayıcılığı bulunmuyor ancak bu yeni yönetimin üzerinde bir baskı oluşturacak.