Oyunbozanlık yapınca arkadaşları tarafından yalnız başına bırakılan çocuklar hayal kırıklığı içinde ve ağlamaklı bir yüz ifadesi ile “giderlerse gitsinler” der ya Erdoğan’ın tepkisi de işte tam böyle bir şey…
AKP Genel Başkanı Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, son dönemde devlet hastanelerindeki doktorların maaşlarını düşük buldukları için özel sektöre geçiş yaptıkları yönündeki gelişmelere de değindi ve devletin yüksek maliyetli sağlık eğitiminde yatırım yapılan doktorların 25 bin liraya kadar çıkan maaşları beğenmeyerek özel sektöre geçişlerini eleştirdi.
Erdoğan “Bu hastaneleri yapan biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu yetiştirdi. En çok maliyeti yüksek olan birim de sağlıktır. Şimdi az para alıyorlarmış. Sordum en düşük alan ne kadar alıyordu 8-9 bin, en yüksek alan 25 bin civarı… E buna rağmen özel sektör daha fazla veriyor diye oralara kaçıp gidiyorlarmış. Bakın açık konuşuyorum. Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren yeni doktorları buralarda istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum. İsterlerse yurt dışından dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve buralarda istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Ve biz şu anda asistan doktorlarımızla buralarda devam ederiz. Ne gerekiyorsa bunu yaparız. Doktorluk gibi aziz bir mesleği paraya bina etmek, paraya onu dayamak herhâlde pek de insani değildir.” demiş…
Sevgili Erdoğan, sen bu ülkeyi yönetmek, sorunlarını çözmek için seçildin, bunun için maaş alıyorsun ve görüyorum ki bırak çözmeyi sorunları anlamıyorsun bile olan bitenden bihaber sadece nutuk atıyorsun.
Öncelikle şunu söyleyeyim sadece doktorlar değil, bu ülkenin nitelikli tüm insanları senin yanlış ve kötü yönetimin, iş başına getirdiğin liyakatsiz kadroların ve ideolojik tutumun nedeniyle mutsuz, umutsuz ülkeyi terk ediyor ya da terk etmeyi düşünüyor.
İyi eğitimli nitelikli gençlerin yüzde 70’inden fazlası Türkiye’den ümidini kesmiş geleceğini yurt dışında arıyor.
Ülkemizde çakıl taşı edebiyatı çok yapılır sık sık “tek çakıl taşımızı vermeyiz” denir ya bırak çakıl taşlarını elmaslarımız, yakutlarımız katar katar gidiyor. Bunun tek nedeni de maddi değil, ülkeyi diktatörce yönetmek liyakat, özgürlük ve hukuku yok etmek, ideoloji ve yaşam biçimi dayatmaya çalışmak bu sonucu doğuruyor.
Geçtiğimiz günlerde Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği, Mayıs-Eylül 2021 tarihleri arasında 28 ilde ve 3 bin 243 kişiyle yüz yüze gerçekleştirdiği “Türkiye Gençlik Araştırması 2021” çalışmasını kamuoyuyla paylaşmıştı. Araştırmanın sonuçlarına göre gençlerin yaklaşık yüzde 72,9’u fırsat verilse veya imkânı olsa Türkiye dışındaki bir ülkede yaşamak istiyor. Katılımcıların yüzde 87,3’ü ise “Türkiye’de çok fazla işsizlik var” görüşünde. Gençler, işsizliğin birinci nedeni olarak “adam kayırmacılık ve torpili” gösterirken, yüzde 64,1’i de “kamuya işe alımlarda ehliyet ve liyakate göre davranılmadığını” düşünüyor.
Başka araştırmalar ile de desteklenen bu araştırmanın sonuçlarına bakılırsa Erdoğan’ın güvendiği dağlara kar yağdığı görülebilir, o ümit bağladığı gençler de bırak kamuyu Türkiye’de bile kalmak istemiyor…
Neyse konunun başlangıcına doktorlara dönelim; Erdoğan devlet okuttu diyerek minnet bekliyor ya yahu kardeşim devletin görevi zaten okutmak değil mi? Bunun için vergi toplamıyor mu, bunun için devlete neden minnet duyulsun?
Diğer yandan doktorlar sadece maaşlarının azlığından şikâyetçi değil onlar insan onuruna yakışır, uygar çalışma koşulları istiyorlar, memursun diye uzun nöbet ve çalışma koşullarının dayatılmasına karşı çıkıyorlar.
Doktorlar can güvenliği talep ediyor, hastane koridorlarında terör estiren vandalların engellenmesini, engellenemeyenlerin ise en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorlar.
Ayrıca hepsinden de önemlisi özgür, demokratik, adaletin hüküm sürdüğü bir ülkede insanca yaşamak istiyorlar. Açık söyleyeyim aslında “1” kişi gitse, tek adam rejimi değişse kimsenin gitmesine de gerek olmayacak.
Şunu da hiç unutmayın doktor olmak kahve köşelerinde, meydanlarda nutuk atarak politikacı olmaya makarna, kömür dağıtarak oy toplamaya benzemez. İsteyen herkes ben ekonomistim diyebilir ama doktorum diyebilmesi için arkasına kapı gibi diplomasını asması gerekir.
Ekonomist Murat Sururi Özbülbül