Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdür Birinci Yardımcısı ve Yapı İşleri Direktörü Sergey Butckikh, Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam Akkuyu Nükleer Güç Santrali çerçevesinde geçen yıl Türkiye Ekonomisine 1 milyar dolarlık yatırım yapıldığını belirterek, “Yatırımların yüzde 40’ının üzerindeki hacim yerli piyasadan satın alındı” dedi.
Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, Mersin’de inşa ettiği Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali olacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesinde yürütülen çalışmalar ve 2021 hedeflerine ilişkin medya semineri düzenledi. Bir otelde gerçekleştirilen toplantıya, Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdür Birinci Yardımcısı ve Yapı İşleri Direktörü Sergey Butckikh ile santralin denetimini gerçekleştiren Fransız Assystem firmasının Ünite Koordinatörü Alexia Sergeant ve Nükleer Enerji Mühendisi Dr. Erdal Özdemir katıldı.
“BU NÜKLEER SANTRAL DÜNYANIN EN GÜVENİLİR NÜKLEER TESİSİ OLACAK”
Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdür Birinci Yardımcısı Sergey Butckikh, toplantıda Akkuyu NGS’de bugüne kadar yaptıkları çalışmaları detaylarıyla anlattı. Rus ve Türk ortaklığıyla inşa edilen nükleer santralin tarihçesinin 2010 yılına dayandığını belirten Butckikh, bu tarihte Türkiye ile Rusya arasında Hükümetler Arası Anlaşmanın imzalanmasıyla projenin başladığını anımsattı.
Projenin finansmanının Rusya Federasyonu tarafından sağlandığını dile getiren Butckikh, “Nükleer santral projemiz 4 güç ünitesinden oluşacak ve toplamda 4 bin 800 megavat güce sahip olacak. Çok net ifade ediyorum; eminim ki, bu nükleer santral dünyanın en güvenilir nükleer tesisi olacak, çünkü Akkuyu’da kullanacağımız reaktör tipleri halihazırda 4’ü Rusya’da biri de Belarus’ta olmak üzere 5 tanesi dünyada işletmeye sunulmuş durumda. Yeni nesil bir teknoloji kullanacağız, yani 3+ nesil teknoloji kullanılacak. Santralin işletme ömrü 60 yıl ama 20 yıl daha uzatma imkanı var. Bu gerekçelere dayanarak inşa etmekte olduğumuz nükleer santralin en güvenilir, en emniyetli nükleer santral olacağını hiç çekinmeden söyleyebilirim” diye konuştu.
“HALİHAZIRDA 400’ÜN ÜZERİNDE BÜYÜK TÜRK ŞİRKETİ PROJEDE YER ALIYOR”
Akkuyu NGS projesi kapsamında gerçekleştirilen işlerde yerli Türk şirketlerinin yer alması konusunda da çok büyük olanaklar ve fırsatlar sunulduğunu söyleyen Butckikh, “Halihazırda 400’ün üzerinde büyük Türk şirketi projede yer alıyor. Ayrıca şu anda inşaat sahamızda şuanda 8 binin üzerinde işçi istihdam ediliyor. İnşaat dönemimizin zirveye ulaştığı dönemde ise toplamda 12 binin üzerinde işçinin istihdam edilmesi öngörülüyor. Bu elbette çok devasa bir güç anlamına geliyor. İnşaat bittiğinde işletme dönemine geçilecek ki, bu süreçte de yaklaşık 4 bin insanın istihdamı sağlanacak. Projemiz kapsamında önemli bir diğer husus; santralimizde istihdam edilmek üzere özel eğitim programı uygulanmakta ve Türk vatandaşları arasından seçilenler de eğitilerek daha sonra santralde istihdamları öngörülmektedir. Bu kapsamda, 600 kişi Rusya’da eğitilecek ve uzman olarak yetiştirilecek. Bu program kapsamında halihazırda bugün itibariyle 143 uzmanımız Rusya’da eğitimlerini tamamladı ve şirketimiz bünyesinde istihdam edildi. Geçtiğimiz günlerde de 43 Türk vatandaşı eğitimlerini başarıyla tamamladı ve diplomalarını aldı. Bunlardan 3’ü Mersin bölgesindendir” ifadelerini kullandı.
“ŞU ANDA İNŞAAT SAHAMIZDA 3 ÜNİTEYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR EŞ ZAMANLI DEVAM EDİYOR”
Akkuyu NGS faaliyete geçtiğinde Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak kapasitede olacağını vurgulayan Butckikh, santralde son bir yılda gerçekleştirilen işlere ilişkin de bilgi verdi. Butckikh, birinci ünite ile ilgili tüm çalışmaların tam kapasite ilerlediğini söyledi. İşlerinin kapasitesinin her yıl daha da artarak yüksek bir aşamaya geçtiğine işaret eden Butckikh, şunları söyledi:
“8 Nisan 2020’de ikinci ünitenin yapımı için resmi olarak ruhsat alındı ve yapımına geçildi. 3 Mayıs 2020’de de 3’üncü ünitenin çukur kazısı için sınırlı çalışma izni alarak çalışmalara başladık. Şu anda inşaat sahamızda 3 üniteyle ilgili çalışmalar önceden onaylanan program kapsamında eş zamanlı devam ediyor. Bizim için önem arz eden bir olay daha var; Haziran 2020’de birinci ünitenin iç koruma binasının montajı yapıldı. İkinci ünitenin inşaatında ise ‘kor tutucu’ dediğimiz çok önemli bir ekipmanın Kasım 2020’de tasarımda öngörülen yerine kurulumu tamamlandı. Kor tutucu ekipmanı, korun içine yerleştirilen ve tasarım dışı bir kaza olması durumunda farklı maddelerin sızmasını her türlü önlemeyi sağlayan bir ekipman.”
“4’ÜNCÜ ÜNİTENİN İNŞAATINA BAŞLAMAK İÇİN GEÇEN YIL 12 MAYIS’TA NÜKLEER DÜZENLEME KURUMUNA BAŞVURU YAPILDI”
Şu anda inşa etmekte oldukları nükleer santralin Türkiye’nin ilk nükleer santrali olduğuna dikkat çeken Butckikh, “Bu zor ve karmaşık inşaat sürecinde Türk inşaatçılarının, tedarikçilerinin maharetlerini, ustalıklarını ve işe olan hakimiyetlerini vurgulamadan geçemeyeceğim. Örneğin, 137 tonun üzerinde ağrılığa sahip konsol kirişinin yerine yerleştirilmesi çok zor, ancak Türk inşaatçıları bunu başarıyla yerine getirebiliyorlar. İnşaatın yanı sıra ekipman imalatı da devam ediyor. Bizim için geride bıraktığımız eylül ayında çok anahtar bir olay gerçekleşti; birinci ünitenin reaktörün ana ekipmanı buhar jeneratörü inşaat sahasına tedarik edildi. Bu ekipman 350 tonun üzerindedir ve fabrikada imalatı 36 ay sürmektedir. Artık 400’ün üzerinde imalat fabrikalarında birinci ünite için ilgili ekipmanların imalatına başlanmış durumda. Geçen yılın son aylarında tribün ekipmanın da son aşamasına gelindi, inşaat sahasına sevkiyatının da mart ayında gerçekleşmesini bekliyoruz. Bir diğer önemli ekipman da boru hatları ki, bunlar da Rusya’da imal ediliyor. Yaz aylarında basınç kabının kurulumunu yaptıktan sonra gerekli elementlerin tasarımda öngörülen yerlere kurulumu yapılacak. Tüm bu işlerin yanı sıra gerekli izin çalışmalarını da sürdürüyoruz. 4’üncü ünitenin inşaatına başlamak için geçen yıl 12 Mayıs’ta Nükleer Düzenleme Kurumuna başvuru yapıldı. Kasım ayında da 3’üncü ünite için inşaat lisansı alındı. İnşaat lisanslarının alınması 3’üncü ünitenin inşaatına geçilmesi için gerekli tüm hazırlıkların tamamlandığı anlamına geliyor” dedi.
Korona virüs pandemisi sürecinin Akkuyu projesine yansımalarını da anlatan Butckikh, süreçte projenin durmaması için tüm önlemleri aldıklarını ve 2020’de planlamalardan sapmadan devam ettiklerini söyledi.
Butckikh, önümüzdeki dönemde gerçekleştirecekleri çalışmaları ise şöyle anlatı:
“Birinci ünite artık net görülüyor. İkinci ünite sürüyor ve 3’üncü ünite için kazı çalışmaları sürüyor. Bir nükleer santral sadece nükleer güç üniteleri veya binalardan bir tesis anlamına gelmiyor. Çok sayıda yardımcı binalar var. Batı ve doğu inşaat ve montaj üsleri adeta bir fabrika faaliyette. Nükleer santrali Akdeniz’in kıyısındaki bir bölgede yapıyoruz. Bu nedenle deniz hidroteknik yapılarının da olması gerekiyor. Kıyı koruma yapıları örneğin deniz hidroteknik yapılarındandır. Beton gibi malzemeler yüzde 100 yerli malzemeden tercih ediliyor. İleride yerli piyasadan temin edilmesi öngörülen malzemelerin yüzde 40’ının yerli piyasadan tedarik edilmesi projede öngörülüyor. Kıyı koruma yapılarında kullanılan malzemeler burada üretilip inşaat yerinde de kullanılıyor.”
“ÇATLAK DEMEMEK GEREKİYOR”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Butckikh, ‘zeminde çatlak’ iddialarına ilişkin bir soruya, “Aslında bunlara çatlak dememek gerekiyor. Bir inşaatın ne kadar zor bir teknolojik süreç ile gerçekleştiğini zaten anlattım. Beton harcının oluşumundan en ufak detaylara kadar yapılan hesaplamalar, kullanılan malzemelerin farklı hesaplar kullanılarak yapılan bir çalışmadan bahsediyoruz. Bu kadar kapsamlı bir tesisin inşaatında elbette ki öngörülen tasarımda izin verilen bazı boşlukların oluşması gayet doğal ve inşaat sürecinde meydana gelebilecek hususlar. Bu tür hususlar ortaya çıktığında bunların onarımının ne şekilde yapılacağı da proje uygulama belgelerinde yer alıyor.
İnşaat sahasında halihazırda bağımsız yapı şirketleri var. Onlar tüm bu süreçleri çok sıkı bir şekilde denetliyorlar. Ortaya çıkabilecek boşluklarda kullanılan teknolojinin ne kadar doğru ve hesaplamaların nasıl seçildiği bir daha o boşluklar ortaya çıkmıyor ki bu da projede doğru bir teknolojinin kullanıldığının ispatıdır bizim için” yanıtı verdi.
“FİYAT ÇOK YÜKSEK DEĞİL, SABİT BİR FİYATTIR”
Türkiye’nin 15 yıl boyunca Akkuyu’nun üreteceği elektriğin yüzde 50’sine 12,35 sent/kWh üzerinden alım garantisi vermesi ve bu fiyatın çok yüksek olduğu yönündeki eleştirilere yönelik soruyu da yanıtlayan Butckikh, “Bu çok yüksek bir fiyat değil. Sabit olmakla beraber şunun bilincinde olmalıyız ki, bu fiyat hükümetler arası anlaşmanın imzalandığı tarihte belirlenmiştir. İçinde bulunduğumuz dönem ekonomiyi ve artan nüfus oranını dikkate alırsak; dünyadaki birçok ülkenin karbondioksit kaynaklı elektrik üretiminden vazgeçtiğini ve elektrik ihtiyacının giderek artacağını dikkate alırsak bu fiyatın yüksek fiyat olduğunu söylemek doğru olmuyor. Bahsettiğiniz bu fiyat sabit bir fiyattır. Dolayısıyla bu fiyat, anlaşma kapsamındaki süre içinde herhangi bir şekilde revizeye uğramayacaktır. Nükleer santralin inşaat aşamasının tamamlanıp üretime geçildiğinde bu fiyatı dünya piyasası ile kıyasladığınızda hiçbir şekilde yüksek fiyat demek doğru olmayacaktır. Altını çizerek söylemek isterim; bu fiyat sabit olup 15 yıl içinde hiçbir şekilde revize edilmeyecektir. Bu sözleşmenin şartlarından biri” dedi.
“TÜRKİYE EKONOMİSİNE 1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM YAPILDI”
Akkuyu NGS’nin Türkiye’ye sağladığı ekonomiye ilişkin soruyu da Butckikh, “Projeye yapılan yatırım, geçen yıl itibariyle Türkiye ekonomisine 1 milyar dolarlık bir yatırım yapıldı. Yatırımların yüzde 40’ının üzerindeki hacim yerli piyasadan satın alındı. Projemize daha çok Türk yerli tedarikçilerin katılmasını da destekliyoruz. Burada inşaat malzemesine eş zamanlı olarak bizim ihtiyacımız olan kalitedeki malın tedarik edilmesi de önemli bir husus. Türkiye’den tedarik ettiğimiz inşaat malzemelerinin kalitesi oldukça yüksek. Ama diğer taraftan fiyat politikasını da göz ardı edemeyiz, çünkü maliyet çerçevesinde yapılan bir proje. Malzemelerin yerli piyasadan temin edilmesi, yerlileştirme çok zor ve karmaşık bir süreçtir, çünkü burada iki önemli unsun var. Biri fiyat politikası, ikincisi de güvenlik önlemleri. Eğer bunların ikisinden seçim yapmak zorunda kalırsak güvenlik faktörünü seçmek zorundayız. Türkiye’de bulunduğumuz sürede bu konuyla ilgili çok çalışma yapıldı. Yerli piyasadan tedarik ettiğimiz ürünler için Türk Standartları Enstitüsü inceleme yapıp, belgeleyerek projede kullanılmasına izin veriyor” şeklinde yanıtladı.
Toplantıda daha sonra Akkuyu NGS’de bağımsız denetim gerçekleştiren Fransız mühendislik şirketi Assystem Ünite Koordinatörü Alexia Sergeant ve Nükleer Enerji Mühendisi Dr. Erdal Özdemir, sunum gerçekleştirdi.