“Üstü kalsın…”
Yavuz Selim DEMİRAĞ
15 Ocak 2021
6 Ocak 1991’de kaybettim babamı. Önümüzdeki hafta “Babamın öldüğü yaşta” olacağım için vasiyet işini öncelemeye çalıştım. Oysa yerim Ankara Karşıya mezarlığında 1’nci kapı ile 2’nci kapı arasında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın’ın girişimi ile mezar yeri ayrılmıştı. Babamı ağabeylerimle beraber toprağa koyarken; “Yanına da beni gömün” demiştim. Zaman zaman ailece ziyaretlerimizde çocuklarıma da babamın yanını göstermiştim. Sonuç da nasip!..
***
Hacı Bektaş fikrim Aşık Mahzuni’den sonra depreşti. Mahzuni’nin yüzlerce eserinin tek satırından etkilenmeyen bu toprakların çocuğu var mı? Üstelik Mahzuni Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde 1939’da doğmuş. Nevşehir ile Hacı Bektaş ilçesiyle ilgisi yok. Mahzuni Baba Astsubay Okuluna girmiş, okul Mersin’den Ankara’ya taşınmış. Biyografisinde farklı konular yazsa da birebir kendisinden dinledim. Babamdan kalan 45’lik plaklarını imzalatırken yaşadıklarını kendi ağzından duydum. O’nun bağlamasının tınısını, Cumhuriyet çocuğu olarak yaşadığı dönemlerin yorumlarına tanık oldum. Can yoldaşı Fikret Otyam ile telefon konuşmalarını duydum. Ankara-Dikmen’deki evine bir kaç kez bırakmıştım. Yargılanırken tedavi için Almanya’ya gitmişti. “Acı Gurbet Almanya” hayatının belli dönemlerinde zorunlu mekanı olmuştu. 70’li yıllardaki “Amerika katil, katil…” deyişi solcusu, sağcısı, devrimcisi-ülkücüsünün diline pelesenk olduğu gibi “Çeşm-i siyahım”dan, “Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı”sının günümüze yansıması “Kuru ekmek” değil mi? “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana…” 17 Mayıs 2002’de vefat ettiğinde geride 8 çocuk, 4 torun bırakmıştı. Vasiyeti üzerine Hacı Bektaş’a gömüldüğünde yurt dışında olduğum için O’nu uğurlayamadım. Fakat memleketim Kayseri’ye her gidiş-dönüşümde ziyaret etmenin onurunu yaşadım. Aynı toprakların çocukları olan Abdurrahim Karakoç ile görüşmelerinde vesile olabildimse ne mutlu bana. Fikir ve ideolojik ayrılıklar bir yana “Mihriban” ile “Yuh yuh soyanlara, soyup kaçıp doyanlara” arasında tercih yapılabilir mi?
***
Ali Mahzuni aynı zamanda benim ilkokul öğretmenim, hayat çizgimin belirleyicilerinden Ali Kemal Gözükara ile de dost idi. Özel sohbetlerde Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’ta 1980 öncesinde cereyan eden olayları da konuştuk. Sabah merkezde ülkücü genci vuran namlunun öğleden sonra Milönü semtinde devrimci-alevi katledişinin belgelerini serdik masaya. Maraş’ta ülkücü öğretmenlerin bekar evinde bir gün önce yapılan katliamdan hemen sonra kapıların işaretlenişi ve faillerinin yurt dışındaki istihbarat örgütlerine varışını, PKK’nın günümüzde Erzincan’da, Şırnak’ta bunun devamını gerçekleştirdiğini konuştuk. Beraberce göz yaşı döktük.
Hacı Bektaş’ı özellikle tercih eden Aydın doğumlu, İstanbul’da duraklayan Yüzbaşı Selehattin’in Romanı’nın babası İlhan Selçuk da alemdir. İlhan Amca’yı Attila İlhan sayesinde tanıdım. “Türkçü-Devrimci Dayanışma” konusunda ciddi mesafeyi merhum Necdet Sevinç ve Arslan Bulut ile beraber yaşadık. 1925 doğumlu İlhan Selçuk, Türkiye karikatür geçmişinin yıldızı ağabeyi Turhan Selçuk’u da vasiyeti üzerine Hacı Bektaş’a defnettirmişti. Kuruluşu Mustafa Kemal’e dayanan Cumhuriyet gazetesinin çizgisinde zaman zaman sapmalar olmuş ise de İlhan Selçuk hep kuruluş ilkeleri ile mücadele verdi. İlerleyen yaşına, hastalıklarına rağmen ünlü “Kumpas Davaları” yüzünden 2008’de gözaltına alındı. Cumhuriyet’e operasyonlara göğsünü siper edip, direndi. 21 Haziran 2010’da hayata veda ederken vasiyeti ile ağabeyinin yanı başında Hacı Bektaş’a defnedildi. Cumhuriyetin çocukları ve torunlarının ziyaretgah yeri oldu.
***
Hacı Bektaş konusunda Mustafa Arslan ve Ertan Öztürk’ü anmadan geçemem. Tam o yıllarda yolumuz düştü Hünkar’ın yanına. Ulusoy ailesinin konuğu olduk. Gazi’nin Sivas Kongresi dönüşü 2 gün konuk olduğu postnişde ilk defa “Cumhuriyeti kuracağız” fikrini açıkladığı yerde, Atatürk‘ün ayağına toz olmak maksadıyla seçtim mezar yerimi… Derken Sayın Meral Akşener‘in MHP içerisindeki demokratik kongre arayışları esnasında yaptığı ziyarette Hacı Bektaş halkının sergilediği samimiyete tanık oldum. Isındım… Kendimi onlardan biri olarak hissettim. Yeni seçilen belediye Başkanı Arif Yoldaş Altınok ile bir araya gelmedim. Talebimi geri çevireceğini sanmıyorum. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu göreve başladığı günden bu yana Hacı Bektaş etkinliklerini hiç kaçırmadı. Gözaltına alındığımızda, mahkemelerimizde, saldırıya uğrayıp, hastahaneye kaldırıldığımızda, cezaevine uğurlanmamızda bizi yalnız bırakmayan Sayın Kılıçdaroğlu’nun toprağa verilişimizde yine yanımızda olacağından şüphemiz yok.
Kimilerine göre duygusal bir yazı oldu… Dedim ya “Babamın öldüğü yaştayım…” Bedeni Hacı Bektaş’da olmasa bile ruhu orada gezen Cemal Süreya’nın son deyişi ile:
“Üstü kalsın…”
Kaynak Yeniçağ: “Üstü kalsın…” – Yavuz Selim DEMİRAĞ