Türkiye’nin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya devam ediyor. Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin vurduğu bölgede şimdi de sel felaketi yaşanıyor.
Deprem felaketine hazır değildik. Ama gördük ki sele de hazır değiliz! Orman yangınlarına hazır değiliz, göç dalgalarına hazır değiliz… Peki biz devlet olarak neye hazırız? İnsanların göz göre göre ölmesine mi?
Doğal afetlerle mücadelede bilimsel yollarla yapılabilecekler vardır, bir de bu mücadelede öngörülemeyenler vardır. Bunca yıl yapılabilecekler varken neden hep savsaklandı, bu afetlerin yaratacağı tahribatlar bilinmiyor muydu?
Yandaşı zengin etmenin bedelini de bu millet ödüyor.
Depremin ardından sel felaketi de gösterdi ki “Yol yaptı” diye höykürüp duranlar o yolların yerle bir olduğunu gördü. Yapılan övünülen inşaat yapılarının ne kadar plansız gelişi güzel olduğunu, doğa nutuk atmadan gösterdi.
Dere yataklarını imara açtınız, kentleri yağmaladığınız. Felaketler art arda gelirken maalesef liyakatsizlik, öngörüsüzlük ve tedbirsizliğin önüne geçmediniz. Tüm felaketlerde halk kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı.
Kendilerini ve yandaşlarını zengin edip, hiçbir felakete hazırlık yapmayan Ak Parti ise uzun zamandır siyaseten halka dönük hiçbir söylem üretemiyor. Halkla bağları da zaten bu süreçte tamamen koptu, tek düşünceleri ellerinde kalan maddi ve yönetsel güçlerini korumak, onun içinde gerekirse yalan söylemekten, iftira atmaktan hatta kumpas kurmaktan bile çekinmiyorlar.
İnsan kaderini kendi çiziyor. Nasıl rezil bir hayat yaşayacağına, nasıl öleceğine, nasıl felaketlerle boğuşmak zorunda kalacağına vereceği 1 oyla karar veriyor. Gerisini oy verdikleri hallediyor.
O yüzden Oy kullanırken yanınıza vicdanınızı alın menfaatlerinizi değil!