Çin ve Avrupa’yı birbirine bağlayan kadim bağları keşfettiğimiz Crossing Cultures’ın bu bölümünde, bu iki medeniyetin denizcilik tarihine tanıklık ediyoruz.
Çin’in güneydoğusundaki Quanzhou şehri ve Manş Adaları’ndan Jersey’de denizcilik tarihine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Quanzhou, yüzyıllar boyunca Çin’in en büyük limanlarından biri oldu. Çin’in çayını, ipeğini ve diğer değerli ürünlerini dünyanın geri kalanına götüren irili ufaklı Fu gemileri buradan yelken açıyordu.
Çin binlerce yıldır deniz ticareti yapıyor. Eski zamanlarda deniz İpek Yolu dış dünya ile hayatî bir bağlantıydı. Ancak malların, özellikle de seramik gibi ağır yüklerin nakliyesi tehlikeli olabilirdi.
Çinli gemi üreticileri riski azaltmak için Fu gemisi gibi dahiyane bir çözüm buldu. Bu gemi, su geçirmez bölme teknolojisini ilk kez kullandıkları için devrim niteliğindeydi. Bu yenilik, Çin gemilerinin en şiddetli fırtınalara ve en sert dalgalara dayanmasını sağlayacaktı.
Fu gemilerinin mirasını devam ettiren Lin Peizong sistemi şöyle anlatıyor: “Bölmeler gövdeyi ayırır ve güçlendirir. Bu su geçirmez bölmelerin altında tıpalar var. Eğer diğer kısımlardan herhangi birinde bir sızıntı olursa su bu bölüme yönlendirilir. Suyu sonra kaptan boşaltır.”
Arkeolojik kalıntılar, 10. ve 13. yüzyıllar arasındaki Song Hanedanlığı döneminden kalma ticaret gemilerinin bölme perdeleri kullandığını gösteriyor. Gövdeler bugün hâlâ bu şekilde bölmelere ayrılıyor. Bu, bir kaza durumunda geminin tamamen sular altında kalmasını önlüyor. Ayrıca depolamayı kolaylaştırıyor ve en önemlisi kargonun kaymasını engelliyor.
Bir zamanlar Çin limanlarını Fu gemileri süslüyordu. Modern çelik gövdeli gemilerin ortaya çıkışı bu görkemli dönemi sona erdirdi. Ancak 2020 yılında Lin Peizong, 14. ve 17. yüzyıllar arasındaki Ming Hanedanlığı döneminden kalma bu efsanevi geminin tam ölçekli bir kopyasını inşa etmek üzere bir ekip kurdu.
Peizong, “Dokuz yıldır denizciyim. Su geçirmez bölmeler oluşturma tekniğini miras aldım. Fu gemileri denizde yaşayan bizlerin evidir. Hayalim bir Fu Gemisi ile deniz İpek Yolu’na yelken açmak.” diyor.
Fu gemileri günümüzde en çok, onlardan yapılan model kopyalarıyla tanınıyor. Zhang Guohui bu eski ve nadir zanaatın ustası.
Zhang, bu gemilere Fujian’da üretildikleri ve Çince “Fu” karakteri “iyi şans” anlamına geldiği için bu ismin verildiğini söylüyor.
Macellan’ın yolculuğu
Fu gemisi Çin’i dünyaya taşıdı, Nao Victoria ise kelimenin tam anlamıyla dünyanın etrafından dolaştı.
Avrupa’daki Jersey Adası, dünyanın çevresini dolaşan ilk gemi olan ikonik Nao Victoria’nın tam boyutlu bir replikasına ev sahipliği yapıyor.
1519 yılında Portekizli kaşif Ferdinand Macellan, belki de şimdiye kadar yapılmış en büyük deniz yolculuğuna çıktı. Sevilla’dan beş gemilik bir filoyla yola çıkan Macellan’ın İspanyol kraliyeti adına görevi, günümüz Endonezya’sındaki Maluku Adaları ya da Baharat Adaları’na giden batı rotasını bulmaktı. Önünde isyan, cinayet ve nihayetinde ölümüyle sonuçlanan 3 yıllık yorucu bir yolculuk vardı.
“Bugün bile bir motorla manevra yapmak hâlâ zor. O zamanlar yalnızca kıçtan ya da ona yakın bir yerden esen rüzgâra bağlıydılar. Gemi dümenine tutturulmuş çubuğu hareket ettirmek de zordu, özellikle de dalgalı denizlerde. Çünkü doğrudan dalgalara ve akıntıya karşı itiyorsunuz. Ve her zaman alize rüzgarlarını aramak zorunda kalıyorlardı.”
Portekizli komutan Macellan Atlantik’i geçip Pasifik’e girdiğinde, bir isyanı acımasızca bastırmıştı bile. Ama bu onu bekleyen dehşetin yalnızca fragmanıydı.
Uçsuz bucaksız Pasifik Okyanusu’nu geçerken açlık ve iskorbüt hastalığı baş gösterdi. Keşif gemisi neredeyse 100 gün boyunca karaya ulaşamadı.
Beş yüzyıl önce bu gemide hayatın gerçekte nasıl olduğunu anlamak zor ancak tehlikelerle dolu bir yolculuk olduğunu biliyoruz.
Javier mürettebatın büyük kısmının hayatta kalamadığını söylüyor: “Neredeyse hiçbiri hayatta kalamadı. Asıl sorun tatlı su ve taze meyve-sebze eksikliğiydi. Pasifik Okyanusu’nun boyutunu hafife almışlardı ve bu yüzden geçmek için yeterli donanıma sahip değillerdi. Ayrıca bazıları yerliler ya da Portekizliler tarafından tuzağa düşürülüp yakalandı ya da öldürüldü.”
Nao Victoria ile dünyayı dolaşan isim: Juan Sebastián Elcano
Sonunda keşif seferi Filipinler’e ulaştı. Ancak Macellan, İspanya için yeni topraklar talep ettikten sonra yerli kabilelerle girdiği bir savaşta öldürüldü. Hayatta kalanlar Basklı Juan Sebastián Elcano önderliğinde yola devam etti.
Nao Victoria ile tek başlarına Hint Okyanusu’nu geçip Afrika’nın Ümit Burnu’nu dolaşarak İspanya’ya döndüler ve yol boyunca karınlarını baharatla doyurdular.
Javier, Elcano’nun başlangıçta kaftan bile olmadığını ifade ediyor: “Macellan’a karşı isyanda da yer aldı. Daha sonra mürettebat sayısının azalması neticesinde terfi etti.”
Peki, bu yolculuk ve özellikle de bu gemi dünyayı nasıl değiştirdi?
Javier, “Batı dünyası için, Pasifik Okyanusu’nu keşfettiler. Yeni baharatlar, bilinmeyen ürünler ve yiyecekler getirdiler. Çok önemli ticaret yolları geliştirdiler ve ilk kez dünyanın gerçek boyutunun farkına vardık. Ve bence bu oldukça önemli bir yolculuktu.” diyor.
Başlangıçta yola çıkan yaklaşık 250 kişiden sadece 18’i, geriye kalan tek gemi Nao Victoria’yla geri döndü. Bu 18 kişi, dünyanın bir olduğunu kanıtlayarak küreselleşmeye zemin hazırladı.
Kaynak: Euronews