Ortalık yine toz duman… Global güç, süper güç, denge politikası vs. vs. derken dünyanın geldiği noktaya bakın! Açlık tehlikesi kapıda! Afrika şimdiden gıda krizi ile karşı karşıya. Açlıkla ilgili BM’ye acil çağrıda bularak yardım isteyenlerde var. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, “Afrika kıtasının, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın rehinesi olduğunu” söylüyor. Böylece, tahılla ilgili baş gösteren gıda sorunundan Rusya’yı mesul tutuyor.
Dünya’nın her tarafı kaynıyor! “Türk düşmanı Filistinliler”( En son Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeyi’ne yönelik operasyonlara karşı olduklarını açıklamış, bir hafta önce de Kıbrıs Rum kesimini ziyaret ederek ikili anlaşmalar imzalamışlardı), İsrail karşısında toprak ve can vermeye devam ediyor. Batılı ülkeler de bunu sadece izliyor. Üç-beş sığınmacı alarak insan haklarından bahseden batı, “Türkiye’ye kakaladıkları mülteciler” ile ileride Türkiye’yi nasıl paramparça edeceklerinin planlarını yapıyorlar.
Rusya, Ukrayna ile bir taraftan “atari oyunu oynar gibi savaşırken”, diğer taraftan Baltık kıyısındaki toprak parçasına yönelik ulaşımda aksaklıklar yaşıyor. Tek ulaşım yolu olan demiryolunu kapatan Litvanya, batının kışkırtmasıyla Rusya’nın yeni hedefi oldu bile….
Terör ise, var hızıyla devam ediyor. Afrika’da yine bir günde yüzlerle ifade edilen sivil ölümler yaşanıyor. Kimsenin umurunda olmadığı için, dünya görmezden geliyor. Kolombiya’da ise ELN adlı terör örgütü hükümet ile barış yapmak istiyor!
ABD ile İran, Basra körfezinde ortamı geriyor. İki ülkenin deniz unsurları tacizlerini sürdürüyor. Asıl önemli nokta ise Uzak Asya’da yaşanıyor. ABD donanması Tayvan’a sahip çıkmak (asıl amacı Uzakdoğu’daki deniz hakimiyetini güçlendirmek) için bölgede seyir halinde.. Çin’in ABD’ye yönelik kabadayılığı sürerken, Japonya’ya da rest çekiyor. Daha dün (20 Haziran 2022) iki ülke arasında yıllardır sorun olan Senduka Adaları çevresinden Çin gemileri Japon karasularına girerek gerilimi bir kat daha arttırıyor.
TÜRKİYE’NİN DURUMU!
Libya’da Kaddafi’yi öldürerek ülkenin parçalanmasına neden olan (Arap Baharı) ABD, kanlı gömleğini Suriye’de de giydi. Her iki ülkenin parçalanmasını sağladı. Bu bölgelerde devşirdiği terör unsurlarını taşeron olarak kullanmayı yeğledi. Velhasıl bütün olumsuz gelişmelerden en çok etkilenen ülke Türkiye oldu..
İsveç’te PKK gövde gösterileri düzenliyor. (Güya NATO’ya girmek için örgüt desteğine son vereceklermiş! ) ABD başta olmak üzere tüm batılı ülkelerin adeta yarışırcasına desteklediği PKK ve PYD terörü, devlet kurma aşamasına geldi. Sınırlarımız kevgire dönmüş, akın akın mülteci geliyor..
Yunanistan’ın ABD’ye teslim olurcasına, nerede ise tüm ülkeyi askeri yığınak haline getirmesinin arkasında da, Türk düşmanlığı yatmaktadır. Zamanında yapılan dış politikadaki yanlışlıklar, günü geçirme siyaseti Türkiye’nin sınır güvenliği için alması gereken müdahale-önlemleri de kısıtlamış görünüyor. Her defasında “bir başka bahara” denilerek, sınır güvenliğini oluşturacak “tampon bölge” bir türlü gerçekleştirilemiyor. ABD ile Rusya’yı bir defa sınırına komşu yapmışsın. Ortalıkta kimse yok iken, Suriye iç savaşında taraf (Müslüman Kardeşler vs.) olmuşsun, sen seyre dalınca da el oğlu binlerce km ‘den gelerek burnumuzun dibine oturmuş… Türkiye’ye yönelik bir çok faaliyete girmiş, onlarca, – yüzlerce güvenlik görevlisi ve sivil vatandaşı şehit vermişim; Suriyeli hainler ise benim ülkemde keyif sürer olmuş…
Kim ne düşünür bilmem. Ancak görünen gerçek, Türkiye’nin bir kez daha ABD ve Rusya tarafından sınır ötesine muhtemel bir harekatının önlenmiş olduğu gerçeğidir. Çok gülünç.. Ancak, buna şimdilerde bir de İran eklendi, haberiniz olsun ey Büyük Türk milleti! “Farslı çakallar” şimdi güneyimizde Rus ve Esat güçleriyle birlikte, bize karşı mevzilenmiş durumdalar. Şaka falan değil…
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin de Türkiye’nin güvenlik konularına müdahalesini olumsuz etkilediği bir gerçek. Binlerce yıllık devlet geleneği olan Türk soyunu pek aydınlık günler beklemiyor… Etrafımızı düşman sarmış… ABD, Rusya güneyimize sınır olmuş. Tankıyla, tüfeğiyle cephe hattı oluşturmuş…
Bu konuların siyasi partilerle, iç politikayla bir ilgili yoktur.. Milli meseleler politika üstüdür. Bununla birlikte Türkiye’nin düze çıkması için Türk Töresi’ne bağlı, geçmişini iyi analiz eden, milli politikalar üretecek, liyakata önem arz eden, her türlü cemaat ve tarikat kültüründen uzak milli yapılanmalara, dolayısıyla kafalara ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, bu gidişatın Türk Milleti’ne maliyeti her açıdan çok büyük olacaktır. Buna toprak kaybı da dahildir….
Durum bu.. Hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Gelecek nesilleri olağan üstü yıllar bekliyor.. Tanrı hakkımızda hayır eylesin. Türkiye’nin işi gerçekten zor!