Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündeme gelen Yalıkavak Marina’da Hürriyet gazetesi yazarı Osman Müftüoğlu’nun marinanın ilk açıldığı dönemde “Yaşasın Hayat” adlı bir klinik açtığı ortaya çıktı.
Odatv’de yer alan habere göre, Hürriyet gazetesi başyazarı Osman Müftüoğlu’nun, 2014 yılında iş insanı Mübariz Mansimov, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da yer aldığı doğum günü partisindeki görüntüleri gündeme geldi. O dönem Hürriyet gazetesinden yazarlık görevini yürüten Müftüoğlu, Mansinov’un sahibi olduğu Palmila Holding’in Turizm Grubu’nun da başındaydı.
OTEL VE MARİNADA KLİNİK
Osman Müftüoğlu, Mübariz Mansimov ve Mehmet Ağar uzun yıllardır yakın ilişkiye sahipti.
Zira Mansimov sahipliğinde Yalıkavak Marinası açıldığında Osman Müftüoğlu, “Yaşasın Hayat” kliğini açmıştı.
Ayrıca Mansimov’un Yalıkavak ile Gümüşlük arasındaki Palmali Otelinin kliniğini ve SPA işletmesini aldığı belirtildi. Müftüoğlu’nun oteldeki işleri devam ettirdiği ileri sürüldü.
NE OLMUŞTU
2014’te marinanın yönetimine bugün AKP Milletvekili olan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu, Zülfü Tolga Ağar girdi. Gurbanoğlu, marinadaki hisselerin bir bölümünü 2016 yılında sattı.
Aradan bir yıl geçtikten sonra Gurbanoğlu, otel ve marinanın değerinin altında hatalı biçimde devrinin gerçekleştirildiği iddiasıyla Palmarina Holding ve RSR Holding’e dava açtı. İddialara göre, hisseleri satın alan isimler SOCAR’la bağlantılıydı.
Gurbanoğlu açtığı davada söz konusu devir bedelinin hatalı bir biçimde belirlendiğini iddia etti. Davanın dilekçesinde ise şu iddia yer aldı:
“Davalılar ile davalıların doğrudan ve dolaylı bir şekilde çalışanlar ile davacı müvekkillerin çalışanları birlikte hareket ederek el birliği ve işbirliği ile davacı müvekkilleri kandırarak hile ve esaslı hataya düşürerek basiretli bir tacir gibi davranmalarını bertaraf etmişlerdir.
Davacı müvekkil Palmali Otelcilik adına tescilli bulunan şirket hisseleri ile davacı Palmali Gemicilik adına kayıtlı bulunan taşınmazların bir bütün halinde piyasa rayiç değerinin çok altında bir bedelle bir başka ifadeyle sanki gerçek piyasa değerleri davacı müvekkil şirketlere ödeniyormuşçasına sözleşmelerin imzalanması ve hisse-tapu devir işlemlerinin gerçekleştirilmesini sağlamışlardır. Ancak devredilen gerek şirket hisselerinin gerekse taşınmazların gerçek piyasa değerlerinin davacı müvekkillere ödenmediği aşikârdır.”
Yani, Gurbanoğlu, kendi çalışanlarının karşı tarafla işbirliği yaptığını söyledi.
Kaynak: Yeniçağ