Kaynak: STRATEJİK ORTAK ÖZEL / RÖPORTAJ
Emekli Koramiral Can Erenoğlu
“Doğal afetleri, doğal karşılama anlayışı terk edilmeli”
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde gerçekleşen 7.7 ve 7.5 büyüklüğündeki depremler Türkiye’yi derinden etkiledi. Bu tür depremlerin yaşanmasının ardından oluşan can kayıplarının ardında nelerin olduğunu ve bu kayıpların önlenmesi için nelerin yapılması gerektiğini eski Sahil Gğvenlik ve Güney Deniz Saha Komutanı Emekli Koramiral Can Erenoğlu, Stratejik Ortak’tan Caner Çiftçi’ye değerlendirdi.
“SESİMİ DUYAN VAR MI?’YI BİR KEZ DAHA YAŞIYORUZ”
Can Erenoğlu sözlerine şu şekilde başladı: “Türkiye’ye geçmiş olsun. Üzüntüm çok büyük. Depremlerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve Milletimize baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.
Türk Milleti Gölcük depremindeki gibi “Sesimi duyan var mı?” durumunu bir kez daha yaşıyor.”
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ
Can Erenoğlu, can ve mal kaybının sebebinin farklı olduğunu belirterek, “Unutmayalım can ve mal kaybına neden olan deprem değil, ilime ve mühendislik ilkelerine uyulmadan yapılmış binalardır. Japonya’da 9-10 şiddetindeki depreme dayanıklı binalar yapılırken biz maalesef yeterli dersi almadık. Sözün bittiği yerdeyiz” dedi.
BİNALARIMIZA DEPREME DAYANIKLILIK TESTİ YAPTIRMALIYIZ
Sayın Erenoğlu bazı konulardaki eksiklerimize de değindi ve bu konu hakkında; “Türkiye için en önemli tehditlerin ve risklerin başında deprem gelmektedir.
Deprem öncesi kişisel tedbirleri önemsemiyor, erteliyor ve kısa sürede almıyoruz. Bir kaç metrekare daha büyük evimiz olsun diye kentsel dönüşüme direniyoruz, binalarımızın depreme dayanıklılık testini yaptırmıyoruz ve binaları yapanların çoğu yaptıkları binalarda oturmuyor. Deprem öncesi şahsen almamız gereken ve bilinen tüm tedbirleri almanın yanı sıra naçizane önerim oturduğumuz binaların depreme dayanıklılık testlerini yaptırmalıyız” dedi.
DEPREME DAYANIKLI YENİ BİNALAR YAPILMALI
İlave önerilerde de bulunan Erenoğlu, “Binalarımız yapılırken 1999 depremi sonrası yönetmeliklere göre yapıldı gibi söylemlerin ötesinde bilimsel bir işlem yapılmalı ve oturanlar depreme dayanıklılık testi sonuçlarını içeren belge ile bilgilendirilmeli. Ayrıca bir deprem durumunda barınma yerleri de önceden belirlenerek toplanma yerleri gibi e-devlette yayınlanmalı.
İmar aflarından kesinlikle vazgeçilmeli.
Özellikle hastanelerimiz ve huzur evleri ile bakım evleri vb. için depreme dayanıklı yeni binalar yapılmalı.
AFAD önerilerini dikkate alarak mutlaka acil durum malzemeleri listesi yapmalıyız. Canlı kurtulma olasılığı da dikkate alınarak, kayıpları en aza indirmek için imkanı olanlar kendilerini, aile bireylerini ve evleri ile eşyalarını sigorta ettirmeli. Oturduğumuz ev/daire/sitenin deprem, yangın ve sel gibi olağanüstü durumlara ilişkin bir Acil Durum Planı var mı? Olması gerekiyor mu? Bunları araştırmamız ve yöneticileri uyarmamızda yarar var”
İHA VE DRONELAR AKTİF KULLANILMALI
Erenoğlu insansız platformların önemine değinerek, “Gölcük depreminde ve bugünkü depremde olduğu gibi halen de yaşanan deprem bölgelerine ulaşım güçlüklerinin aşılması için insansız hava araçları ve dronelar ile yardım ihtiyaç malzemelerinin sahiplerine ulaştırılması planlanmalıdır.
En önemlisi de doğal afetleri doğal karşılama anlayışını terk etmeliyiz” dedi.
DENİZ KUVVETLERİ’NE BÜYÜK YÜK DÜŞÜYOR
Can Erenoğlu, afetlerde Deniz Kuvvetlerinin de önemine değinerek, “Gölcük depreminden en önemli dersi alarak deprem planlamaları yapan, deprem malzemesi konteynerleri dahil çoğu binasını 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Özden Örnek’in öncülüğünde Kuvvete ait binaları yenileyen, olabilecek ciddi depremlere dayanıklı hale getiren Deniz Kuvvetleri Komutanlığı daha önce yaptığı gibi deprem bölgelerine ihtiyaç malzemelerini denizden ulaştırmalıdır.
Mümkünse TCG ANADOLU Amfibi Hücum Gemisi dahil Çıkarma Gemilerimizi hastane hizmetleri ve barınma yeri ihtiyaçlarını karşılamak üzere derhal İskenderun’a göndermeli. Giderken iş makineleri, enkaz kaldırma malzemeleri ve Harp/Sahra hastanesi tesisi için malzeme de götürmelidir. Belki de bunlar yapılıyordur. Yapılıyorsa moral açısından açıklanmalıdır. Örneğin İskenderun ve Hatay’da hastaneler yıkıldığından yaralıların gemilerle başka illere taşınmasına başlanması ve bunun açıklanması doğru bir uygulama olmuştur. Ayrıca Askeri hastaneler farklı ortamlarda görev yaptıklarından dolayı her Kuvvet için ayrı ayrı olacak şekilde ve yeni binalar yapılarak açılmalıdır.” dedi.
UMARIM DERS ALANLAR OLUR
Cümlelerinin sonuna doğru; “17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde resmî rakamlara göre 17.000 insan vefat etmişti. Oradaki binalardan birini yapan müteahhit binada 16’lık demir yerine 8’lik demir kullandığı için tutuklanmasına rağmen kısa süre sonra salıverilmişti. Kontrolörler hakkında ise işlem yapılmamıştı. Umarım bu kez ders alanlar olur” diye de ekledi.