Çocuklar okula başladı, bebeğim uyuyor. Evin sessizliğinin aksine kafamın içi sesli. Önce çocukları düşünüyorum. Okula kaçta gitti, kahvaltısını yapabildi mi. Sonra bebeğimi düşünüyorum; bana bitişik sıcacık uyurken, acaba ne zaman benden bağımsız uyuyabilecek de işlerimi yapabileceğim, bugün neden zorlandı uykuya dalarken…sonra ne ara yine çocukluğuma gidiveriyorum. Annemin yatak odasında başucunda bir kitap geçiyor elime. Yeni okumayı öğrenmişim. 80’li yılların başı. Üzerinde ‘Kızıma Mektuplar’ yazıyor. Bu bana alınmış, benim, bu odada ne işi var diye düşünüyorum. Babam bana almış olmalı. Çocuk aklımla bana mektup yazmış sanıyorum. Hemen okumalıyım. Açıp bakıyorum. Okuyorum. Okuyorum. Ama neden hiçbirşey anlamıyorum. Sadece yazılar. Şiiri tanımıyorum. Duyguları tanımıyorum. Hayatı tanımıyorum. Babamdan bana sıcacık bir hediye olarak kalbime, zihnime yazıyorum, kazıyorum, çiziyorum, rengarenk boyuyorum, hediye paketi yapıp anılarıma kaldırıyorum. Belki de 40 yıl sonra zihnimde bu sabah, şimdi bu hediye paketini açınca sevinç duyuyorum. Sevinçten gözlerimden yaşlar akıyor. Sevildiğimi hissediyorum 35-40 yıl evvel o sabah hissettiğim gibi.
SEVGİNİN ÖNÜNDE
Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde eğil kızım
1981
ATAOL BEHRAMOĞLU
Kitabı kütüphanemde bulup tekrar okumak için heyecanlanıyorum. Bakıyorum bebeğim hala bana yapışık uyuyor. Kıpırdasam uyanacak. Zihnimdeki tatlı yolculuk son bulacak. En iyisi elimdeki akıllı telefondan bulup okumaya çalışayım. Kitabın tamamına erişmek elbet imkansız, bir kaç mısraya ulaşıyorum. İçim sevinç, umut, hüzün, sevgi ile doluyor. Sevilmek güzel şey babadan kızına gelen bir mektup ile, bir hediye kitap ile, şiir ile, şarkı ile, gümüş takı hediyeler ile, uzatılan, usulca okşanan bir el ile, telefonda da olsa sohbet ile.
Mikis Theodorakis 96 yaşında hayata gözlerini yumdu, benim çocukluk anılarım yine bana göz kırptı. Babam ile uzun yolculuklarda dinlerdik Livaneli ile albümlerini. Sonra Joan Baez, Ruhi Su, Grup Gündoğarken, Nükhet Duru, Timur Selçuk…
Kızılay’da, Tunalı Hilmi caddesinde babamla el ele yürürdük. Kuğulu, Seymenler parklarına giderdik. Araba ile yolculuklarımızda babam sevinçle dolar elini arkaya uzatır elimizi tek tek tutardı. “Güzel kızım” diye başlar mektubuna.
İşte ben böyle şiirle, şarkıyla, el ele sevildim.
Kimbilir 40 yıl sonra benim çocuklarım sevildiklerini nasıl hissedecek?