Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU
20 Şubat 2021
Aşağıdaki satırlar, Dede Korkut Destanı‘nın, Prof. Dr. Muharrem Ergin tarafından, aslına uygun olarak, Türkiye Türkçesine çevrildiği Dede Korkut Kitabı’ndan:
“…Beyrek geldi. Banu Çiçek yaşmaklandı, haber sordu, der: Yiğit, gelişin nerden? Beyrek Der: İç Oğuz’dan. İç Oğuz’da kimin nesisin dedi. Pay Püre oğlu Bamsı Beyrek dedikleri benim dedi. Kız der: Peki ya ne yapmaya geldin yiğit dedi. Beyrek der: Pay Piçen Beyin bir kızı varmış, onu görmeğe geldim dedi. Kız der: O öyle insan değildir ki sana görünsün dedi, amma ben Banu Çiçeğin dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin dedi. Beyrek der: Pekala şimdi atlanın.
İkisi de atlandılar, meydana çıktılar. At teptiler, Beyreğin atı kızın atını geçti. Ok attılar, Beyrek kızın okunu geride bıraktı. Kız der: Bre yiğit benim atımı kimsenin geçtiği yok, okumu kimsenin geride bıraktığı yok, şimdi gel seninle güreş tutalım dedi.
Hemen Beyrek attan indi. Kavuştular. İki pehlivan olup birbirine sarmaştılar…”
***
Dün, gazete kisveli malum çirkefnamede, kadınların güreşmesinin -tıpkı basketbol, voleybol oynaması, yüzmesi, koşması, jimnastik yahut buz pateni yapması gibi- bir kere daha “rezalet” ve dahi “sapkınlık” olarak tanımlandığını görünce düştü Banu Çiçek aklıma…
Nereden nereye!
***
Güreş millî takımı seçmelerinden yola çıkarak, “Müslüman Türk kadınının sözde güreş diye çirkin bir oyunun içine çekildiği” sanrısına kapılan ve sağa sola “Gençliği sözde spor adı altında rezalet batağına sürükleyen eserinizle rezil olunuz” bedduaları savuranlara sorsanız, ne yapıyorlarsa “din adına”!
“Türk kadını“nı “Banu Çiçek”in, “Selcen”in, “Burla”nın ruh, beden ve tavrında idealize eden Dede Korkut‘un, mukaddimesine “Bismillâhirrahmânirrahim” diye başladığını ve “evinin dayağı” yani direği sayılan bu kadınları “Âyişe, Fâtıma soyundan” saydığını kaçı bilir acaba?
“Doğu Türkistan” derler, “Müslüman Türk“e yapılan zulümden bahsederler de, kız çocuklarına Şeyh İzzet Ata‘nın “Arslan Kız“ı Gülcemal’in hikayesini anlatan birini bulamazsınız aralarında.
Kız Saykal deyin bunlara…
Kanıkey deyin…
Telli Hanım deyin…
Ağaçadeyin…
“Emmanuelle” demişsiniz gibi bakarlar suratınıza…
Hatta…
“Porno” diye Dede Korkut‘u yasaklar, Tomris‘i yakmaya kalkışırlar imkânları olsa!
***
“Ata(!)”ları da böyleydi bunların da oradan biliyorum;
Düşmanla boğaz boğaza cenge giren “Kadıncık Ana”ların namusuna dil uzatır, sırf peçelerini çıkarıp da hemşire başlığı taktılar diye Hilal-i Ahmer‘in kahraman kadınlarını iftiraya boğar, sonra da Haçlı işgaline uğrayan Anadolu’da Müslüman Türk kadınının ırzına geçen Yunan ordusuna destek bildirileri yazarlardı!
Kafa aynı.
Kaynak Yeniçağ: Dede Korkut’u da toplatır bu kafa – Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU