Son yıllarda elektrikli araçların kullanıldığı Formula E ve ralli yarışları düzenleniyor. Formula E yarışları Formula 1 yarışlarına göre çok daha kısa sürüyor (45 dakika) ve araçlar saatte 380 kilometre yerine 280 kilometre civarına kadar hızlanabiliyor. Daha da önemlisi, Formula 1 yarışlarının zihinlerde yer eden motor sesleri bu yarışlarda yerini sessizliğe bırakıyor.
Alman otomobil şirketi Opel, 2019 yılında tamamen elektrikle çalışan ilk ralli otomobili Corsa-E’yi yarattı. Opel, özellikle 2021 ADAC Opel e-Rally Cup için 15 ralli arabası daha geliştirmeyi planlıyor. Opel CEO’su Michael Lohscheller yaptığı açıklamada, 2024 yılına kadar şirketteki tüm otomobil modellerinin elektrikli birer versiyonuna sahip olmayı istediklerini söyledi. ADAC Motorsport Başkanı Hermann Tomczyk ise türünün ilk örneği olan Opel e-Rally Cup’ın Mayıs 2021’de 18 ülkeden yaklaşık 100 genç sürücüyü elektrikli motorlarla yarışmak üzere bir araya getireceğini belirtti.
Tarih tekerrür ediyor ve 1900’lerin başında olduğu gibi bir kez daha elektrikli araçların yükselişine tanık oluyoruz. Tesla Model S’in dışında Chevrolet Volt, Honda Insight ve Nissan Leaf gibi modeller de orta sınıf otomobil pazarını hedef alarak son derece başarılı oldu.Elbette elektrikli araçların bazı dezavantajları bulunuyor; kısa menzil, şarj istasyonu azlığı, yüksek maliyetli yedek batarya ve çevre kirliliği yaratan atık piller… Bütün bu dezavantajların uzun vadeli bir çözümü var ki o da elektrikli araçlara şebeke yoluyla güç sağlamak. Avrupa’daki bazı elektrikli tramvay ve otobüs hatlarında da şebeke gücü kullanılıyor.
Şehirler arasında tren hatları gibi tasarlanacak şeritler elektrikli araçlara ayrılabilir. Otomobiller bu yol üzerinde ve batarya kullanmadan kilometrelerce yol kat edebilir. Üstelik piller de zamanla küçülüyor ve kapasiteler artıyor. Tüm bu gelişmeler sağlandığında ve devletlerin teşvikiyle beraber elektrikli araçlar herkes için tercih edilebilir olacaktır.