Danimarka ile Kanada, ‘Viski Savaşları’nın başrolü, Kanada’yı Avrupa’ya komşu yapan Hans Adası konusunda anlaştı.
1970’lerin başından bu yana iki ülkenin paylaşamadığı bu ada, 1 kilometrekarelik, çorak ve yerleşimin olmadığı bir toprak. Ama iki ülke de bu adada hak iddia ediyor.
Hikayesini hızlıca anlatayım.
Yıl 1973. Hans Adası‘nın da içerisinde bulunduğu Nares Boğazı ile ilgili iki ülke masaya oturuyor.
“Artık bu sınır anlaşmazlıkları son bulsun, sınırlarımız belli olsun” diyen taraflar, anlaşma sağlanması sonrası masadan kalkıyor ama bu ada toplantının tek anlaşmanın olmadığı konu oluyor.
İki taraf da yoğun tartışmalar sonrası sınır anlaşmazlıklarını çözmüşken, bir ada yüzünden toplantının tekrar uzamasını istemedi ve ileri bir tarihte çözümün sağlanması konusunda uzlaşma sağlandı. Masada anlaşmanın olmama sebebi ise adanın Kanada’ya da Grönland’a da 18 kilometre mesafede olması.
Şimdi gelelim onların savaş dediği, bizim coğrafyamız için flörtleşme olan meseleye.
Yukarıdaki toplantından 9 yıl sonra Kanadalı yetkililer adaya hem asker çıkarıyor hem de bir Kanada viskisi ile birlikte Kanada bayrağı dikiyor.
Bunu gören Danimarkalı yetkililer, hazırlıklarını yapıp haftalar sonra adaya çıkartma yaparak Kanada bayrağını indiriyor ve yerine Danimarka bayrağı asıyor. Tabii ki Kanada’ya ‘diss’ attıkları için, onların viskisini kaldırıp Danimarka içkisi bırakıyorlar.
Böyle böyle yıllar geçiyor. En son adaya ayak basan kendi ülkesine ait materyaller bırakıyor.
Bazen kriz çıkıyor, birbirlerinin büyükelçilerini çağırıyorlar. Ta ki geçen haftaya kadar. İki ülke yetkilileri, adanın tam ortadan ikiye bölünmesi konusunda anlaşıyor ve 50 yıllık sınır anlaşmazlığı da son buluyor. Böylece Kanada ilk kez Avrupa kıtası ile karadan komşu oldu.
Anlaşmazlığı ‘Tüm savaşların en dost canlısı’ olarak tanımlayan Danimarka Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod “Uzun süredir devam eden ihtilafların barışçıl bir şekilde çözülebileceğini gösterdik. Diğer ülkelere de aynı yolu izlemeleri için ilham verdiğimizi umuyoruz” dedi.
Bakan Kofod’a diyecek çok şey var ama biz kısaca ‘coğrafya kaderdir, ne hukuku’ deyip geçelim…