Çanakkale Savaşı’nda kardeşinden beş gün sonra şehit düşen Binbaşı Ali Faik Bey’in Avusturalya’da ortaya çıkan günlükleri torunu Erdal Kabatepe tarafından ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’ adıyla kitaplaştırıldı. Dedesinin günlüklerinin ve eşyasının peşine düşüp, onlardan ‘para ile satılmayan’ nefis bir kitap hazırlayan Kabatepe’ye minnettarım.
Yıllardır Çanakkale ile ilgili kitapları toplarım ama, bugüne kadar ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’ gibi tasarımı ve baskısı on numara olan, örnek bir Çanakkale kitabını nadiren gördüm.
TANER AY
Ezine’deyiz. Savaşa katılıyoruz. Ben 4’üncü Kolordu 11’inci Tümen 33’üncü Alay 1’inci Tabur komutanlığına atandım. Alay komutanlığına da Yarbay Ahmet Şevki Bey. 11’inci Tümen Geyikli ve civarından sorumlu olacak. Kardeşim Mehmet Fevzi 77’inci Alay 1’inci Tabur 2’nci Bölüğe atanmış. Yarbay Ahmet Şevki Bey’le cepheye gitmeden bir fotoğraf çektirmeyi planladık. Öyle ya, savaş bu. Kim öle kim kala…”
Bu fotoğraf ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’in doksan üçüncü sayfasında. Fotoğrafta kardeşi Mülâzım-ı Sânî Mehmet Fevzi yok ama, önce o şehit düşecektir. Sonra da diğerleri. Bu nedenle Yarbay Ahmet Şevki Bey’in ve Binbaşı Ali Faik Bey’in suretleri bize o fotoğraftan kalır.
BEŞ GÜN ARAYLA ŞEHİT DÜŞEN İKİ KARDEŞ
26 Nisan’da saat beşten önce yürüyüşe geçen Binbaşı Ali Faik Bey’in taburu Çanakkale’ye vapurla aktarılıp Kilye İskelesi’ne çıkar ve oradan cepheye varır: “Burada acı haber geldi. Kardeşim Mehmet Fevzi dün 25 Nisan’da şehit düşmüş. Yirmi beş yaşında gencecik. Görmeye gittim. On iki yara almış. Ağladım. Na’şına eğildim ‘Ne mutlu sana şehâdet mertebesine erdin, Allah bana da nasip etsin!’ dedim. Cepheye döndüm.”
28 Nisan Binbaşı Ali Faik Bey’in günlüğünde yok. Ama o gün hangi sıkıntıların ve tatsızlıkların yaşandığını biliyoruz. Merâk edenler Mehmet Kıbıl’ın 2017 yıllında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Çıkarmadan Tahliyeye, Arıburnu-Anafartalar Muharebeleri’ isimli eserinin 141’inci sayfasından 152’inci sayfasına kadarki kısmını okuyabilirler. 29 Nisan’a ise “Bugün benim için çok üzücü bir gün. Komutanımı, çok yakın dostumu kaybettim. Yarbay Ahmet Şevki Bey şehit düştü. Ruhu şad olsun!” diye başlıyor. Yarbay Ahmet Şevki Bey, cephede göğsüne isabet eden bir mermiyle şehit olmuştur.
“Bu günleri bekliyorduk. Cepheye gelmeden beraber fotoğraf çektirmiştik, geleceğe yadigâr kalsın diye. İşte, bana sadece fotoğrafı ve ortak anılarımız kaldı. Sıra hangimizde? Bugün? Yarın?”
Yarbay Ahmet Şevki Bey’in şehâdeti üzerine Alay Komutanlığını vekâleten Binbaşı Ali Faik Bey üstlenir. 30 Nisan sabahı günlüğüne şunları yazar: “Bir süredir karşı taraftan ses çıkmıyor. Bir gariplik var. Düşman 10.00’dan önce Kanlısırt’ın sol tarafına doğru hareketlenebilir. Bizim siperleri dolaşayım. Askerlerimizi canlı tutayım. Ama önce siperden uzanıp karşıya bir baka…”
Cephedeki durumu görmek üzere saat 10.00’dan önce siperden dışarıya çıkan Binbaşı Ali Faik Bey, alnına isabet eden bir piyade mermisiyle şehit düşmüştür. Demek ki Ali Faik Bey’in sırası ‘yarın’ imiş. Çamburnu’nda, kendisinden bir gün önce şehit düşen komutanı ve arkadaşı Yarbay Ahmet Şevki Bey’in yanında toprağa verilir.
TORUNU SAYESİNDE BASILDI
Binbaşı Ali Faik Bey şehit düştüğünde, geride annesi Safiye Hanım’ı, zevcesi Fatma Hamdiye’yi ve 1914 doğumlu oğlu Ahmet Naci’yi bırakmıştı. Safiye Hanım, iki oğlunu Çanakkale’de kaybedince, üzüntüsünden kötürüm olur ve 22 Kasım 1938 günü Bursa’da ‘Doksanbirli’ soyismiyle yaşamını kaybeder. Fatma Hamdiye Kabatepe ise 8 Haziran 1974 günü İstanbul’da yaşama veda etmiştir. Binbaşı Ali Faik Bey’in 1914 doğumlu oğlu Ahmet Naci de askerliği seçer ve 2 Eylül 1960 günü Bitlis’te 34’üncü Piyade Alay Komutanı iken kendi isteğiyle emekliye ayrılır. 26 Mart 1994 günü kaybettiğimiz Albay Naci Kabatepe’nin Süeda Hanım ile evliliğinden, 1944 yılında Sumru ve 1945 yılında Erdal isimlerinde iki çocuğu dünyaya gelmiştir. Binbaşı Ali Faik Bey’in torunu Erdal Kabatepe’ye minnettarım. Dedesinin günlüklerinin ve eşyasının peşine düşüp, onlardan ‘para ile satılmayan’ nefis bir kitap hazırlamış. Yıllardır Çanakkale ile ilgili kitapları toplarım ama, bugüne kadar ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’ gibi tasarımı ve baskısı on numara olan bir Çanakkale kitabını nadiren gördüm. Bu vesîleyle ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’den beni haberdar eden ve Çeşme’den Erdal Kabatepe’nin komşusu olan Ece-Ali Aktan dostlarıma da teşekkür ederim.
Bugün Millî Savunma Bakanlığı’nın sitesinde, Çanakkale Savaşı’na katılanlara bir yasal düzenleme bulunmadığından madalya ve berat verilemediği açıklaması bulunuyor. Büyük ayıbımızdır. Ayrıca, bu konudaki 2/3256 sayısına kayıtlı kanun teklifinin de yıllarca sümen altı yapıldığı ve meclisin 16 Mart 2021 günkü 59’uncu birleşimdeki 4/114 sayılı önergeye karşın, meclis çoğunluğunu oluşturan partinin oylarıyla teklifin reddedildiğini biliniyor. Gelibolu yarımadasının her karış toprağında yatanlar sînemizin hakiki yıldız madalyalarıyken, onlara sembolik madalya verilmesine ilişkin bir kanun teklifi niçin ve kimler tarafından reddedilir, yanıtını siz verin…
ÇANAKKALE ÇALIŞMALARINA ÖRNEK BİR ESER
İyi ki Erdal Kabatepe gibi torunlar, Haluk Oral, Şahin Aldoğan ve Gürsel Göncü gibi Çanakkale Savaşı araştırmacılarımız bulunuyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın ‘Çanakkale Savaşı’ dizisini de çok önemsiyorum. Ama dizinin kitapları, parasal imkânları bulunduğundan, çok daha iyi basılabilirlerdi. Umarım bundan sonraki Çanakkale kitaplarında baskıya ‘Ben Binbaşı Ali Faik Bey’i örnek alırlar. Belki ‘para ile satılmayan’ bu değerli ve önemli kitabın da, bir yayınevince aynı özenle baskısı yapılıp, Binbaşı Ali Faik Bey’in şehâdetinin 108’inci yıldönümünde dağıtımı yapılır.
ÜSTÜNDE DEĞİL AVUSTRALYA’DA ORTAYA ÇIKTI
Binbaşı Ali Faik Bey, düzenli günlük tutan biridir. Ne var ki, bizim tarafta Binbaşı Ali Faik Bey’in üzerinden günlüğünün çıktığına ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Aradan yıllar geçiyor, Annie May Costance Summerbelle, Sydney’de çıkan ‘The Evening News’ isimli bir akşam gazetesinde, ‘Extract from a diary found on a dead Turkish officer, the major commanding 1st Battalion, 33rd Infantry Regiment, Gallipoli, 30 April 1915’ başlığıyla bir günlük yayınlıyor. May Summerbelle’in elindeki günlük beş sayfadır ve İngilizce olarak daktilo edilmiştir. Bayan Summerbelle, 5 Mart 1931 günü bu beş sayfayı Australian War Memorial’a 217 numarayla bağışlıyor. Ama, günlükten beş sayfalık çeviriyi kendisine kim vermiştir, anımsamıyor. Günlüğün aslına ne olmuştur, onu da bilmiyor. Kesin olan, günlüğün Binbaşı Ali Faik Bey’in cesedinden alındığıdır. Muharebe alanlarında ele geçirilen bazı yazılı belgeleri İngilizlerin Mısır’a götürüp orada İngilizceye çevirttikleri biliniyor ama, Binbaşı Ali Faik Bey’in günlüğüne ilişkin bu yönde resmî bir kayıda rastlanmamıştır. Binbaşı Ali Faik Bey muharebelerin başında şehit düştüğü için günlüğün böyle bir serüveni olması muhtemeldir.
KARAR