İstanbul’un işgal faciasını yaşadığı kanlı dönemde: 10 Mart 1920’de Şehzadebaşı Karakolumuz İngiliz askerleri tarafından basılmış askerlerimiz şehit edilmiş ve yaralanmıştır.
Ermeni terör örgütleri Türk yöneticileri hakkında ölüm kararı almış, Ermeni terörist Solomon Teiliriyan, Talat Paşa’yı 15 Mart 1921günü Berlin’de, Ermeni terörist Misak Torlakyan, Azerbaycan’ın ilk İçişleri Bakanı Behbut Han Cevanşir’i 18 Temmuz 1921 İstanbul’da, Ermeni terörist Arşavir Şıracıyan, Sadrazam Sait Halim Paşa’yı 6 Aralık 1921 günü Roma’da, Aram Yerganyan Bahaettin Şakir ve adı belirlenemeyen bir Ermeni terörist Cemal Azmi Bey’i 16 Nisan 1922 Berlin’de şehit etmiştir.
Celal Öcal
Birinci Dünya Harbi sırasında Ermeni çetecilerin Rus ordusuyla birlik olup Türk ordusunu arkadan vurma, yöre halkına zülüm uygulamalarına tedbir olarak Osmanlı Hükümeti, çıkarttığı “Geçici Sevk ve İskan Kanunu” ile bir kısım Ermenileri ülkenin bir başka bölgesine nakletme kararı alır.
Osmanlı yönetimi bu barışçı tedbirin uygulamasını çok sıkı takip eder. Eksikliği görülen görevliler mahkemeye verilir, bir kısmı suçsuz bulunur, bir kısmı ceza alır.
Ancak Mondros Mütarekesi’nden sonra dosyalar yeniden açılır. İstanbul’un işgal altında olduğu, Damat Ferit Hükümeti’nin işbaşında bulunduğu ortamda, İngilizlerin baskısıyla “kurban arama siyaseti” başlatılır ve Türk bürokratları yeniden yargılanır. İtilaf Devletleri’nin kontrolündeki İstanbul’da Ermenileri göç ettirme suçu bahane edilerek, vatanseverler her yerde aranır, sıkıştırılır. Yargılamalar “Ermeni intikam hareketine” dönüştürülür.
İstanbul’un işgal altında olduğu dönemde Geçici Sevk ve İskan Kanunu’nun gereğini uygulamakla, yöre halkını Ermeni çetecilerin katliamından kurtaran bir kısım Türk Bürokratları yargılanarak idam edilir .Bir kısım Türk yöneticileri ise Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilir.
İşgal altındaki İstanbul’da Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi; Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey hakkında verdiği idam kararı ardından, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında da idam kararı vermiş katil, işbirlikçi bir mahkemedir.
Bu cinayet ve faciaları Atatürk’ün T.B.M.M kabullenmez ve unutmaz. 27 Haziran 1926’da Ermeni Suikast Komiteleri tarafından Şehit edilen veya bu uğurda suver-i muhtelife ile ducar-1 gard olan ricalin ailelerine verilecek Emlak ve Arazi hakkında 882 sayılı Kanun çıkartılır.
Kanunun 1. Maddesi
Ermeniler tarafından siyasi maksatlarla şehit edilen Türk siyasi heyetinin eş ve çocuklarına Ermeni emval ve emlaki metrukesinden bir meslek temlik olunur.
2. Madde
İşbu meskenin kıymet ve mahiyeti “şehit edilen zevatın en müreffeh zamanındaki hal ve şanı dikkate alınarak” takdir olunacağı belirtilir.
Kanunun çıkarılma sebebi; “Memleketin kurtuluşunu, geleceğini, saadetini ilerleme ve gelişmesini hayat tarzı kabul eden ve suikasta maruz kalarak şehit edilen yöneticilerin geride bıraktıkları eş ve çocukları milletin ve devletin emanetindedir. Büyük idealler peşinde hayatlarını feda eden büyük insanların aile ve evlatlarının acılarını teselli etmek, onları mükafatlandırmak, benzerlerini gayrete getirmek ve milletin şükran hislerini göstermek, kuvvetlendirmek, onların fakir fukara durumuna düşmemesi için gereğini yapmak şeklinde açıklanır.”
Bu Kanun çerçevesinde “Talat Paşa, Cemal Paşa (13.4.1924-478), Cemal Azmi Bey, Bahaeddin Şakir,Cemal Paşa’nın yaverleri Süreyya Bey, Nusret Bey, Sait Halim Paşa’nın aile fertleri olan 22 kişiye şeref aylığı bağlanır.
Tehcir meselesinden dolayı Kürt Mustafa’nın riyaset ettiği Divan-ı Harp kararıyla idam edilen, mahkeme sırasında kaçıp intihar eden Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey 14 Ekim 1922 de, Urfa Mutasarrifi Mehmet Nusret Bey 25 Aralık 1921’de Milli Şehit ilan edilir ve aile mensubu 20 kişiye “vatani hizmet” tertibinden ömür boyu şeref aylığı bağlanır.
Her şehit ailesine tazminat olarak bir miktar para verilir. TBMM’si bu para yardımının Devlet bütçesinden değil, suç işleyerek kaçan ve bir daha geri dönmeyen Ermenilerin mallarından yardım yapılmasına özen gösterir!
Mehmet Kemal Bey’in idam sehbasındaki son sözleri şu olmuştur. “Borcum var, servetim yok. Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum Eminim o asil millet sahip çıkacaktır”.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey kimdir?
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, 1884 yılında Beyrut’ta doğmuştur. Antalya ve İzmir Liselerinde okumuş. Mülkiye’den pekiyi derece ile mezun olduktan sonra 1908’de Beyrut Vilayeti Maiyet Memurluğuna başlamıştır.
Babası Arif Bey, aslen Yenişehir Teselya eşrafından olup. Sirkeci Gümrüğü Yolcu Salonu Müdürüdür.
Kemal Bey, 1909 yılında 12 Adalar Valiliği maiyet memurluğunda stajını tamamlayarak kaymakam olur. Rodos İdadisinde bir yıl Türkçe ve Sosyal Bilimler öğretmenliği yaptıktan sonra. 18 Aralık 1911’de Doyran, 1912’de Gebze, 1913’de Karamürsel 1915’de Boğazlıyan Kaymakamlığı yapar.
Kemal Bey, 20.08.1915-09.10.1915 tarihleri arasında Yozgat Sancağı Mutasarrıfı Vekilliğinde bulunmuş. Nisan 1916 da 2000 kuruş maaşla Batraski-Şam Kazası Kaymakamlığına, 26 Ekim 1916’da Izmit Sancağı Muhacirin Müdürlüğüne atanmıştır. 13 Haziran 1917’de Boğazlıyan Kaymakamlığı’nda bulunduğu sırada tehcir sırasında ihmali bulunduğu gerekçesiyle Ankara Valiliği İdare Kurulunun Lüzumu Muhakemesi karan ile görevden alınır. Konya’da yargılanır ve aklanarak Tarım müfettişi olarak göreve başlar. Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin karan ile yeniden yargılanmak üzere 7 Ocak 1919’da gözaltına alınarak 30 Ocak 1919’da İstanbul’a getirilir.
İşbirlikçi Hürriyet ve İtilaf Partisi, Ermenilere ve Batılı devletlere yaranmak için, önceki dönemin ileri gelenlerini Harp Divanına sevk eder.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey de vatan haini Nemrut Mustafa Paşa’nın başkanlığındaki Harp Divanında yargılanır ve bu düzmece mahkemenin karan ile 10 Nisan 1919 günü saat: 17.20’de Beyazıt Meydanı’nda idam edilir.
Dipnot
1- Unutulan bu şehitlerimizin adının yaşatılması için her türlü girişimde bulunan Vakfımız, Alb. Erkmen Mütevellioğlu ve Dr. Sedat Ongan’ın üstün gayretleri ile Şehzadebaşındaki Metro durağında 16 Mart Şehitleri adı yaşatıldı.
2- 405 sayılı Resmi Gazetede yayımlanır.
Celal Öcal
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Tarih-Kültür dergisi
Sayı 388