Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, “1 Ekim’e, Türkiye’nin büyük bir bölümünde kuvvetli, şiddetli kuraklık koşullarıyla gireceğiz. Bu yazın sonunda da son üç yıldır olduğu gibi kuraklık olaylarını konuşacağız” dedi. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır ise “2021 yılında taşkın ve sellere bu kadar insanı kaybediyorsak mühendislik anlamında ciddi problem var demektir” diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, “1 Ekim’e, Türkiye’nin büyük bir bölümünde kuvvetli, şiddetli kuraklık koşullarıyla gireceğiz. Bu yazın sonunda da son üç yıldır olduğu gibi kuraklık olaylarını konuşacağız” dedi. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır ise “2021 yılında taşkın ve sellere bu kadar insanı kaybediyorsak mühendislik anlamında ciddi problem var demektir” diye konuştu.
Türkiye’de yağış ortalamalarını ve yağışların doğal afetlere etkilerini değerlendiren, Prof. Dr Murat Türkeş ve Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, kuraklık olaylarının önümüzdeki dönemde daha çok gündemde olacağını belirtti. Uzmanlar; planlama, mühendislik ve erken uyarı sistemlerindeki iyileştirmelerle afetlerle mücadelenin kolaylaşabileceğini kaydetti.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, önceki gün temmuz ayına ilişkin alansal yağış raporunu açıkladı. Rapora göre; Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’da normaline göre yağışlar azalırken; Karadeniz’deki yağışlarda yüzde 65 artış meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ve Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır yağışların doğal afetlere etkilerine ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
“YENİ SU YILINA KURAKLIK KOŞULLARIYLA GİRECEĞİZ”
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, şunları söyledi:
“Sadece yağışların uzun süreli ortalamalarına baktığımızda kuraklık olaylarının Temmuz 2021’de de sürdüğünü görüyoruz. Yüksek sıcaklıklar ve yağış yetersizliğini üst üste koyduğumuzda Türkiye için olumsuz bir durum söz konusu. Temmuz sonunda ve ağustosun ilk iki haftası Akdeniz’in büyük bir bölgesi ile Muğla yöresinde tarihin en büyük orman yangınlarıyla karşı karşıya kaldık.
Yeni su yılı başlangıcı olan 1 Ekim’e, Türkiye’nin büyük bir bölümünde kuvvetli, şiddetli kuraklık koşullarıyla gireceğiz. Bu yazın sonunda da son üç yıldır olduğu gibi kuraklık olaylarını konuşacağız. Akdeniz havzasında Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da uzun zamandır şiddetli hava iklim olaylarının etkisi yaşanıyor.
Yılın sıcak döneminde yağışlar kuvvetli, şiddetli sağanaklar şeklinde düşüyor. Dolayısıyla başta Karadeniz, Kuzey Doğu Anadolu ve olası yağışların olabileceği alanların iklim değişikliği koşullar altında kuvvetli sağanak yağışlar şeklinde düşebileceği unutulmamalı. Aşırı yağışların doğrudan yanlış yerleşim alanlarının bulunduğu yerlerde oluşturduğu seller, taşkınlar, çamur atması gibi kitle hareketleriyle afetlere yol açacağı düşünülmeli.”
“YAĞIŞ TEK BAŞINA TAŞKIN VE SELLERİN SORUMLUSU DEĞİL”
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır ise, yağış miktarının değişkenlik gösterebileceğini belirterek planlama, mühendislik ve erken uyarı sistemlerindeki değişikliklerle doğal afetlerdeki problemlerin önüne geçilebileceğini söyledi. Çukurçayır’ın değerlendirmesi şu şekilde:
“Akdeniz’de orman yangınlarının birçok nedeni var. Birincisi, yaklaşık bir yıldır Türkiye’nin en kurak kuşağı Akdeniz bölgesi. Uzun yılların ortalamasına bakıldığında ise, Karadeniz haricinde en yüksek yağışı alan Muğla ve Antalya atmosferik sistemlerden dolayı yağış almıyordu ve çok ciddi bir kuraklık yaşıyordu. Yüzey bitki örtüsü zaten çok kuruydu. Kuzeyli rüzgarlar da orada bir fön etkisi yaptı. Yangının hem yayılma hızını hem de yangınla mücadeleyi zorlaştırdı.
Karadeniz’de de taşkın ve sellere baktığımızda ise ciddi yağış alan yerler oldu. Karadeniz’in Bozkurt yerleşkesinde 420 kilogram 48 saatte yağış gerçekleşti ve bu ciddi bir yağış. Ancak yağış tek başına taşkın ve sellerin sorumlusu değil. Dereler iki duvar arasına sıkıştırılmış dolayısıyla çok ciddi yağışlarla da bu yatak, bu dereyi taşıyamaz hale gelmiş. Biz mühendisler olarak, deniz kenarındaki bir yerleşim yerine nasıl sel bastığının cevabını bulmak zorundayız.
2021 yılında taşkın ve sellere bu kadar insanı kaybediyorsak mühendislik anlamında ciddi problem var demektir. Her yağışta bir takım konut, can, köprüleri kaybedeceksek hem planlama hem de mühendislik açısından düşünmek zorundayız. Doğal afetlerle mücadelede erken uyarı sistemlerini oluşturmak zorundayız. Türkiye’nin de yakında gündemine alması gereken konulardan bir tanesi bu.”