Emin DEMİREL
“12 Eylül” öncesini yaşayanlar iyi bilir! Boğaziçi Üniversitesi’nde “istenmeyen rektör” ile başlayan gösteriler, nereden nereye doğru sürüklenmek isteniyor? Muhalefet ve iktidar olayları körüklüyor mu? Gösteriler “dış güçlerin” işi mi?.. Etki, tepki doğuruyor, sonuç ne olacak?
Her şey Melih Bulu isimli akademisyenin Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasıyla başladı. Bu olayın başından, günümüze kadar (1.2.2021 -Bugün de gösteriler devam etti, 80 kişi gözaltına alındı) devam eden sürecin analizini yapalım. Bu analiz de, eğrisiyle doğrusuyla her şeyi ortaya dökeceğiz. 12 Eylül öncesi Türkiye’sin deki öğrenci olayları, sokak olayları gibi hadiseleri yaşayan bir kişi olarak, bu olaya bakınca şaşkınlığımı gizleyemiyorum.. Sanki el ele vermişler, ülkeyi karıştırmak için, daha da germek için yarışıyorlar? Yasa dışı örgütler vs. herkes “balıklama “bu olayın üzerine atlamak için kolları sıvamış, bekliyor. Mesela siyasiler.. Bakın tek tek, kısa ve öz Boğaziçi Üniversitesi olayının aktörlerine bir göz atalım;
- Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden biri olan Boğziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne, tüm temahüllere aykırı olarak AKP’de siyaset yapmış bir kişi atandı. Öğrencilerin yanı sıra, öğretim üyeleri de bu atamaya anında karşı çıktılar. Haklı idiler, tabi ki. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bir süre sonra da Devlet Bahçeli ve AKP’nin sözcüleri, bakanları hep birlikte, “it ürür kervan yürür”, dercesine, “istesenizde istemeseniz de bizim dediğimiz olacak” dediler(!) Ve ”o arkadaş” da, rektör olmanın getirdiği keyf ile görevine başladı.
- İktadarın bu yanlış atamadan dönmesi gerekirken, karşı gelen çevreler ile inatlaşması ortamı geren önemli bir unsurdur.
- Tepkilere gelince; İlk başta masum ve haklı gösteriler düzenlendi. Buna, halen devam eden öğretim görevlilerinin tavrı da dahildir. Ancak, bir süre sonra işin rengi değişmeye başladı. Aşırı uçtaki örgütsel yapılanmalar ile sempatizan grupları için bulunmaz bir fırsattı. Polisin de sert tutumu ortamı daha gerdi.
- Haklı iken, haksız çıkan bir ortam doğdu. “Adam gibi “ demokratik haklarını kullanarak protesto gösterisi varken; neden siyasi partiler olaya müdahale ederek ortalığı karıştırdılar.. CHP’nin militan marksizt il başkanı devreye girdi. “Asıp kestikleri “12 Eylül öncesini özlercesine, sol gruplarla olay yerinde idi. Tabi ki polisle gerginlik yaşanması doğaldı. Onun için üniversitenin önüne gelmişlerdi.
- Komünist partileri saymıyorum bile. Sahte milliyetçi “ajan” Perinçek yanlısı grupların yanı sıra, HDP de boş durur mu? Milletvekilleriyle birlikte desteğe geldiler. Sonuç yine aynı. Polisi tahrik ve gözaltılar.
- Böyle muhalefet mi olur? Amaç Türkiye’yi, dışarıya “her anlamda olumsuz” göstermek! Bu nedenle güya fırsatı değerlendiriyorlar..
- Bir de tahrikin medya kanadı var. Burada da, olağan muhalefetin yanı sıra marksizmden vazgeçmeyen ve “eski günlerini özleyen” bir güruh var. Bir örnek verecek olursak Ayşenur Aslan. Kendisini iyi tanırım. Konuyu anlattığı proğramlara bakarsan; Oooo , Türkiye mahvolmuş da haberimiz yok. Tam bir felaket tellalı..
- Bu arada, okul içerisinde faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri var. Bunların öyle milliyetçi, ülkücü falan olmasını beklemeyin. Günümüz Türkiye’ sinde üniversitelerdeki öğrenci yapılanmalarının yüzde doksanı PKK yanlılarının, marksizt kökenlilerin ve dini marjinli grupların elinde. En basit örnek İstanbul Üniversitesi.. Biz Boğaziçi’ndeki öğrenci derneğine dönecek olursak; Sadece bu derneğin ismini ve açılımını yazacağım. Böyle bir derneğin kimler tarafından desteklendiği ve böyle bir grubun protestosundan, faaliyetinden ne bekleneceğine varın siz karar verin!.. ;
- “LGBTT (Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travesti) harflerinin baş harflerinin birleşmesi… 1900’lardan itibaren kullanılmaya başlayan “LGBT”, eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimeymiş… Eşcinsel hareketi olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmış mış… Hareket GLBTT kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda “yok” sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış mış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık yapılmış. “
Asabım bozulduğu için bu dernekle ilgili yorum yapmıyorum!..
- Ama yukarıda da bahsettiğim gibi, iktidar cephesi de kesinlikle “melek” değil. Ortamı germek için her türlü olumsuz söylev ve davranışlarda bulunuyorlar. Kabe’nin resminin yere atılmasını (Provakasyon için bulunmaz bir ortam) protesto eden AKP yanlısı, dini orjinli grubun, İstanbul Üniversitesi önündeki gösterisine ne denir? Neredeyse polisin korumasında, protestolarını yaptılar. Evet, yapsınlar da ; iki yüzlü uygulama ile adalet mi dağıtıyor sanıyorsunuz? Bu tarz törelanslar, karşı grubu daha da marjinleştirmez mi? Zaten iki öğrenciyi tutukladınız, neyin gövde gösterisi bu…
- Beyler, amacınız karşıt grupları karşı karşıya getirmek ise, bu alanda hızla ilerliyorsunuz. Bir sonra ki aşama, iki karşıt grubun bir birlerine saldırması, polis şiddetinin daha da artması ve hatta silahların da devreye girmesi ile kaos ortamının başlaması.
El birliği ile ülkemizin “içine ediyoruz”. Ey siyasiler, bir birinizle yarışmanıza gerek yok. Konjektör bu gidişle zaten oraya doğru gidiyor.
Dedim ya, “biz bu filmi daha önce çookkk gördük!”
Taze rektör, şimdiden adını kapkara olarak tarihe yazdırmayı başardı!. Cumhurbaşkanı’nın yanlıştan dönercesine, atadığı Bulu’yu görevden almasını veya saygıdeğer rektörün istifa etmesini kimse beklemiyor. Yok sa, kamuoyunu yanıltırlar mı? Ne dersiniz ?
Hükümet ve muhalefet işsizlik, enflasyon, milli güvenlik konularına kafa yorsalar daha iyi olmaz mı? Ama,”mutfaktaki yangın onları çok da ilgilendirmiyor” gibi.. Bir birleri ile kavgayı Boğaziçi Üniversitesi üzerinden yürütmeyi yeğliyorlar. “Kardeşim uzak dursanıza üniversiteden…”
Politika yapan arkadaşlar belki alınacaklar ama; Yazık bu ülkeye. Bu yüzden toplumu ikiye böldüler. Kimse kusura bakmasın ama ideolojileri farklı olsa da, siyasi partilerin pek bir birlerinden farkı yok.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olay nereye varır bilmem. Türkiye’nin en seçkin üniversitesinde eğitim bekleyen öğrencilere bu yapılır mı? Yazık değil mi? Dileğimiz, gençlerimizin başına olumsuz bir durum gelmeden, konunun bir an önce barışçıl bir şekilde son bulması…