Soğuk havaların etkisini göstermeye başladığı şu günlerde, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan hastalıklara karşı insanlar bitkisel çözümler arıyor ve bitki çaylarının kullanımı artıyor. Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, bitki çaylarını tüketirken her bitkinin yan etkilerinin de olduğu bilinerek bilinçli ve dikkatli kullanılması gerektiğini kaydetti.
Kış aylarında vücut direncinin düştüğünü, soğuk algınlığı, grip, nezle gibi hastalıklarda artış olduğunu ifade eden Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, bağışıklık sistemi güçlendirmek, vücut direncini arttırmak için mevsim sebze ve meyvelerinin her renginden ve çeşidinden faydalanılması gerektiğini belirtti. Dr. Fadıloğlu, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde bitki çaylarından da destek alınması gerektiğini, ancak bilinçli kullanımın çok önemli olduğunu vurguladı. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Her bitkinin yan etkilerinin de olduğu bilinerek bilinçli ve dikkatli kullanılması gerektiği unutulmamalı ve kullanım miktarına dikkat edilmelidir” diyerek olası yan etkiler hakkında da bilgi verdi.
Dr. Öğretim Üyesi Fadıloğlu, “Örneğin; zencefil öksürüğe, boğaz ağrısına, ishale, kansere karşı koruyucu etki gösterirken kan sulandırıcı etkisi nedeniyle kanamaya meyilli hastalarda problem yaratabilir. Kekik, biberiye çayı da yüksek tansiyonu olan hastalarda dikkatli kullanılması gereken bitkilerden bazılarıdır. Ayrıca, ilaç kullanan kişilerin kullandıkları bitkisel gıda takviyelerine ve bitki çaylarına mutlaka dikkat etmeleri, doktorlarına danışarak tüketmeleri gerekir. Birçok bitkinin ilaçlarla birlikte alındığında çeşitli yan etkileri bulunuyor” diyerek uyardı.
“KAYNATMAK YERİNE, SICAK SUDA 4-5 DAKİKA DEMLEYİN”
Kullanılan bitki çaylarının kalitesinin de çok önemli bir etken olduğunu anlatan Fadıloğlu, “Bu anlamda taze bitki çayları tercih edilmeli ve satın alınmalıdır. Serin ve kuru yerlerde saklanmalı ve 1 yıl bekletilmelidir. Ihlamur, adaçayı, gül, papatya gibi yaprak bitki çayları 4-5 dakika demleme usulüyle zencefil, tarçın gibi kök bitki çayları ise 1-2 dakika kaynatılıp süzülerek içilmelidir. Daha uzun süre demleme ya da kaynatma, çeşitli zararlı yan etkilere neden olabileceği gibi bitkinin içindeki yararlı maddelerin kaybolmasına ve beklenilen faydalı etkinin görülmemesine yol açacaktır. Demlenen çay hemen tüketilmeli, üzerine su eklenerek tekrar kullanılmamalı ve tekrar ısı uygulanarak saatlerce bekletilmemelidir. Su kaynatılmamalı ve su sıcaklığı 80 derece olmalı veya kaynatıldıktan sonra en az 1 dakika dinlendirilerek kullanılmalıdır. Kullanılan suyun klor oranı düşük olmalı, kaliteli içme suyu kullanılmalıdır. Şeker kullanmak yerine bal tercih edilerek öksürük şikayeti de hafifletilebilir, ancak bal sıcakken değil çayınız ılık olunca eklenmelidir. Her bitkinin zararsız olmadığından ve yan etkilerinin olduğundan yola çıkarak birçok bitkiden karışım hazırlanarak yapılan bitki çayları tercih edilmemelidir” şeklinde konuştu.
“MEYVE SEBZE TÜKETİMİ BAĞIŞIKLIK İÇİN ÖNEMLİ”
Bağışıklığı güçlendirmek için mevsim sebzelerinin tüketilmesinin önemine de dikkat çeken Dr. Fadıloğlu, “Havuç, pırasa, ıspanak, lahana, karnabahar, kırmızı tatlı biber, domates, balkabağı, marul, roka, tere, maydanoz, limon, portakal, mandalina, kivi gibi metabolizmayı güçlendiren, antioksidan içeriği yüksek A ve C vitamini içeren gıdalar mutlaka tüketilmeli. Taze sıkılmış meyve suları hemen tüketildiğinde hastalıklara karşı direncin arttırılmasında önemli rol oynar. Soğan ve sarımsak, içerdiği çinko, selenyum ve kükürtlü bileşikler sayesinde, enfeksiyon ve kansere karşı koruyucu etki gösterir. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkili olan bir diğer vitamin E vitaminidir ve yeşil yapraklı sebzeler, ceviz, fındık gibi bitkisel yağlar, tahıllar, kuru baklagillerde yüksek oranda bulunur. Bu sebze ve meyveler miktarında tüketildiğinde bağışıklık sisteminiz güçlenir ve hastalık ihtimaliniz azalır” dedi.
BALIK TÜKETİMİNİN ÖNEMİ
Sebze ve meyvelerin yanı sıra kış aylarında daha çok yağlanan ve omega-3 içeren palamut, sardalye, somon, uskumru gibi balıkların da haftada 1-2 kez tüketilmesi gerektiğini belirten Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Hem bağışıklık sistemi güçlendirilmeli hem de vücudun direnci arttırılmalıdır. D vitamini alımı da güneşten az yararlanılan kış aylarında, balıktan karşılanabilir. Selenyum da bağışıklık sistemini güçlendiren antioksidan etkili bir mineraldir. Yumurta, ay çekirdeği, yulaf, hindi eti ve kırmızı ette selenyum bulunur. Bağışıklık sisteminin iyi çalışması için yeterli protein alınmalı, çinkodan zengin kuzu eti, ıspanak, yumurta, mantar, deniz ürünleri, süt gibi gıdalar dengeli tüketilmeli. Zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlarda bulunan omega-9 yağ asitleri de bağışıklık sistemini olumlu etkiler” diye konuştu.
Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için uyku düzeninin de çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Fadıloğlu, “Günde en az 7 saat ve karanlık ortamda uyumalı. Ayrıca hareketli bir yaşam tarzı tercih edilmeli ve stresten uzak durmaya çalışılmalı. Spor yapmak da vücut direnci için olmazsa olmazlardan” dedi.