Bir şehri sevdiniz mi hiç…
Aşık oldunuz mu ona?
Sevdiğiniz adamın kollarına koşar gibi koştunuz mu?
Ulaştığınızda derin bir huzurun içinde buldunuz mu kendinizi?
Cennetin dehlizlerinde yürür gibi hissettiniz mi sokaklarında kaybolmuşken?
Değilken gökyüzüne doğru kaldırıp yüzünüzü, oradaki gökyüzünü hayal ettiniz mi hiç?
Sokaklarında dolaşırken ömrünüzdeki en özgür haliniz olduğunu bildiğinizden emin, ona
kavuşmak için gün saydınız mı hiç?
O şehirde saçlarınıza değen rüzgarın en güzel el olduğunu düşündünüz mü ?
Dudaklarınızı donduran soğuğunu deli gibi özlediniz mi ?
Sizi ıslatan yağmurlarında sırılsıklam olmak için delice arzu duydunuz mu?
Lara Fabian’ın her şarkısında gözlerinizi kapatıp onu düşündünüz mü?
Her ona döndüğünüzde gözünüzdeki perde aralandı mı hiç?
Her onda olduğunuzda ruhunuzla kavuştuğunuzu hissettiniz mi?
Ruhunuzdaki telaşı nasıl dinginleştirdiğine şahit oldunuz mu?
Sabretmenin beklemek olduğunu,
Bir Elif gibi doğrulabildiğinizi hatırladınız mı onda yalnızken…
Suret dünyasının karmaşasından kurtulup yüklerinizden arındınız mı?
İçinizdeki sene onda vardınız mı?
İçinizdeki asıl senin, orada zahir olmaya başladığını anladınız mı?
Mesela güzel gülüşler bıraktınız mı cafelerinde…
Kanatlanıp kuş oldu mu ruhunuz?
Yıllardır katliamın ortasında yaşarken, kendi kendinizle barıştırdı mı hiç bir şehir sizi?
Sonra yıllar sonra yarımken tamamlandığınızda, yine gidip ona söylemek istediniz mi?
Tüm yüklerin aslında bir ‘’hiç’’ olduğunu artık öğrendiğinizi bilsin istediniz mi?
Bir zerre olduğunuzu ama o zerrenin içinde kainatın olduğunu gördüğünüzü bilsin istediniz
mi?
Onun başlattığı yolculuğun en keyifli zamanında olduğunuzu o da görsün istediniz mi?
Her zamankinden daha yalnız ama daha dik asıl kendinize doğru yürüdüğünüzü bilsin
istediniz mi?
O yol ki; bütün sesleri susturup, sükutu seçtiğiniz…
O yol ki; artık asla dönmeyeceğiniz…
O yol ki; ‘’yavaşlasan bile, asla durma, devam et’’ dediğiniz…
Her sayfasına kıymetli bir iz bırakmak istediğiniz…
Sizi önce kaybettiren sonra aratan…
Sonra yeniden yaratan…
Paris, geldiğimde geç karşıma dinle beni…
Şimdi eksik olan ne varsa tamamlanma zamanı.
Ve artık o an ki; geçmiş, ruhumun hangi takviminde kaldı…